Kılıçdaroğlu çiftinin en büyük acısı

Kılıçdaroğlu çiftinin en büyük acısı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu Mardin'de düzenlenen Kadınlar Günü törenlerine katıldı. Kılıçdaroğlu'nun yanında çok fazla görünmek istemeyen Selvi Kılıçdaroğlu en büyük acısını anlattı: 'İlk bebeğimizi üç aylıkken kaybetmek en büyük acımdır'

İşte Akşam Gazetesi yazarı Çiğdem Toker'in bugünkü o yazısı

MARDİN YOLU

'Bir kadın olarak, sizde çok iz bırakan bir acınız var mı?''
Mardin'e bizi götüren ve bu kadar küçük ve daracık olanına ilk kez rastladığım özel uçakta Selvi Kılıçdaroğlu ile karşılıklı oturuyoruz. Dışarıya çıkmaktan, görünmekten, fotoğraf vermekten hazzetmediğini hiç saklamayan Selvi Hanım, Dünya Emekçi Kadınlar Günü için, eşinin yanında. Aslında ortada bana göre kutlanacak bir şey yok! Ama benim böyle hissediyor olmam, günün de konunun da önemini azaltmıyor. Ve ilk kez tanıştığım Selvi Hanım'a, yukarıdaki soruyu sorabilmek için, önce izin alıyorum. 'Paylaşmakta sakınca görmüyorsanız elbet'' diye de ekleyerek.

İLK BEBEKLERİNİ ÜÇ AYLIKKEN KAYBETMELERİNİN ACISINI UNUTAMIYORLAR

Sessiz bir baş onayıyla, ortamızdaki minik servis masasına doğru eğiliyor Selvi Hanım ve 'Var tabii' diyor. İlk bebeklerini henüz üç aylıkken kaybedişlerini, hiç ama hiç unutamadığını söylüyor. 'Hastalık sebebiyle mi?' İnce bir yaş süzülüyor Selvi Hanım'ın gözlerinden: Evet biz de daha iyi bakabilirdik belki diyor güçlükle. Susuyoruz. 'Bu kadar zaman geçti üç çocuğum oldu ama... Yine de... Böyle işte görüyorsunuz' diyor... Adını sormak istiyor, soramıyorum. Fakat Selvi Hanım keskin bir sezgiyle hissediyor bu tereddüdümü. 'Az önce çocuk isimlerinin dönemleri yansıttığını konuşmuştuk.' Fırat ismini çok severdim zaten. Bölgemin de etkisi olabilir.

DEVRİM FIRAT

İkinci bir adı daha vardı: Devrim. Devrim Fırat. Yıl? 1975'ti. Selvi Hanım'a tıpkı kendisi gibi kameralardan, mikrofonlardan hoşlanmayan oğlunu soruyorum: 'Kore'de mi?' Doktorasıyla ilgili bir işi için şu anda Türkiye'deymiş. Müzikle uğraşını orada da sürdürüyormuş. Bateri taşımanın güçlüğü nedeniyle oraya sadece bagetlerini götürmüş. Duraksıyor Selvi Hanım ve bir sırrı paylaşırcasına değil, doğallıkla sürdürüyor: 'Kerem de sordu geçenlerde kardeşini. Bir yerde okumuş. Ben de ilk kez anlattım Devrim Fırat'ı.' Yine susuyoruz. Allah hepimizin çocuklarını bağışlasın diye teşekkür edip sonlandırıyorum sohbeti. Sonra da bir türbülans...