Yücel Kuran, sunuculuğunu uzman Psikolog Gökhan Çınar'ın üstlendiği TV8'in yeni gündüz kuşağı programı Paylaş Benimle'nin bugünkü konukları arasında yer alıyor.
17 yıl boyunca uyuşturucu kullanan ve ardından olduğu tedaviyle kurtulan 41 yaşındaki Yücel Kuran, karanlıktan aydınlığa çıkan zorlu yolculuğunun detaylarını ''Beynimdeki Düşman'' isimli kitabında kaleme almıştı.
Şimdi madde bağımlılarına umut olan Kuran, yaşadığı zorlu süreci Uzman Psikolog Gökhan Çınar'a anlattı.
Peki Yücel Kuran kimdir, kaç yaşında, hangi kitabı yazdı? İşte Paylaş Benimle konuğu Yücel Kuran'ın hayat hikayesi...
YÜCEL KURAN KİMDİR?
1981 yılında dünyaya gelen Yücel Kuran, ilkokuldan sonra çalışmaya başladı. Yıllarca mücadele ettiği madde bağımlılığında yaşadıklarını ve savaşını ''Beynimdeki Düşman'' adlı kitabıyla anlattı.
18 yıl boyunca uyuşturucu madde kullanan Kuran, önce eşinden ayrıldı, kızını görememeye başladı. Uyuşturucu bağımlısı olan Kuran, çok başarılı olduğu işini de kaybetti.
Anne ve babasının yanında yaşamaya başlayan Kuran, daha sonra evi de terk ederek sokaklarda yaşamaya başladı. Bir gün metrobüs durağında uyurken BAYDER kartını elinde bulan Kuran'ın hayatı, derneğe gitmesiyle değişti.
Tedavi olup gençlere yol gösterici nitelikte bir kitap yazan Kuran, hayata sıfırdan başladı. Şimdi aynı dernekte kendisinin geçmişte yaşadıklarının benzerini yaşayan gençlere rehberlik yaparak ve kitap yazarak hayatını sürdürüyor.
YÜCEL KURAN'IN HAYAT HİKAYESİ
İlk olarak 18 yaşında arkadaşının teklifiyle esrar kullanmaya başladığını aktaran Kuran, önceleri bağımlılık yapmadığını, buna güvenerek kullanmaya devam ettiğini söyledi.
Yavaş yavaş madde bağımlısı olan Kuran, bu sırada askere gittiğini, askerden gelince evlenip bir kız çocuğu sahibi olduğunu belirtti. Turizm sektöründe çalıştığını ve iş hayatında başarılı olduğunu söyleyen Kuran, bir yandan da madde kullanmaya devam ettiğini kaydetti.
Kuran, "Esrarla başladım, ecstasy ile devam ettim, sonra kokaine geçtim. Böylelikle tam 17 yıl geçti. 17 yıl her gün torbacıya giderken 'Bugün son, bugün bırakacağım' dedim. Ama bırakmak bir türlü nasip olmadı." dedi.
Bağımlıyken bu durumu kabul etmediğini de vurgulayan Kuran, şöyle konuştu:
"İçimden, 'İstediğim zaman bırakırım' dedim. Ancak sürekli içmek için bahanelerim vardı. İlk önce 'Eşimle anlaşamadığım için içiyorum' dedim. Daha sonra eşimden ayrıldım, bu sefer 'Eşimden ayrıldığım için içiyorum' dedim. Çocuğumu göremedim, 'Çocuğumu göremediğim için içiyorum' dedim. İşimi kaybettim, bu sefer de 'İşimi kaybettiğim için içiyorum' dedim. Ailemle yaşarken 'Onlarla anlaşamadığım için içiyorum' dedim. En sonunda sokaklarda yaşamaya başlayınca, 'Ben sokaklarda yaşıyorum diye içiyorum' dedim. Ama şimdi durup düşündüğümde bakıyorum ki ben içtiğim için eşimi, kızımı, ailemi kaybetmişim, içtiğim için sokaklara düşmüşüm. Her şey içtiğim için olmuş."
İşini kaybettikten sonra anne ve babasının evinde yaşamaya başlayan Kuran, daha sonra ailesinin evinden de ayrılarak yaklaşık iki sene boyunca sokaklarda kaldığını belirtti.
Bir hastanenin bahçesinde araçlara park için yardımcı olarak harçlık kazandığını belirten Kuran, sokakta yaşamanın çok zor olduğunu ifade etti. Daha sonra dışarı atıldığını ve o andan itibaren metrobüs duraklarında kalmaya başladığını kaydetti.
Hayata dönüm noktasının BAYDER kartını avucunda bulması olduğunu anlatan Kuran, şunları söyledi:
"Önceden turizm şirketinde çalışırken eski eşimin erkek kardeşi benim yanımda çalışıyordu. Sokaklarda yaşadığım dönemde bir gün hastane acil girişinin önünde insanlara 'Bana bir sigara verir misiniz?' diyordum. Birisine daha sordum, o kişi bana 'abi, abi' diye seslendi. Kafamı bir kaldırdım, kızımın dayısı idi. Madde kullandığım her sene boyunca ölmek istemiştim ama en çok o an ölmek istedim. Üç gün metrobüs istasyonunda yaşadım. Artık ölmek üzereydim herhalde. Uyandığımda elimde BAYDER'in kartını buldum, biri elime sıkıştırmış. Sonra bu derneğe geldim. 'Ben umudumu yitirdim' dediğimde, bana 'Allah'tan umut kesmek haramdır' dediler. O günden sonra burada yatılı kalmaya başladım. Benim dönüş noktam 'Allah'tan umudu kesmek haramdır' sözü oldu. 'Ben yaşayabilirim, bırakabilirim' dedim."
Daha sonra detoks ile arındığını ve tedavi olduğunu aktaran Kuran, kendisinin de insanları kurtarmak istediğini ve bu sebeple iki yıldır BAYDER'de kalarak bağımlılık danışmanlığı yaptığını ifade etti.

''BOŞLUĞU DOLDURMAK LAZIM''
Uyuşturucu madde kullanıcılarının bazı dönemlerde bırakmaya kalkıştığını ancak başarılı olmadığını belirten Kuran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"3-5 ay gibi bir süre kullanmayınca, insanlar 'Benim oğlum bıraktı' diyor. Tamam bıraktı ama burada bir sıkıntı var, o da madde kullanma isteğinin bitmemiş olması. Bu istek hep sürecek ama, 'Ben bu istekle nasıl baş edebilirim, bunun yerine ne koyabilirim' diye düşünmek lazım. Biz bu boşluğun yerine hiçbir şey koymadan uyuşturucuyu bırakmaya çalışmışız, işte ben burada bunu öğrendim, maddenin yerine bir şeyler koymamız gerekiyor. Bunlar nedir? Okumak, yazmak, yüzmek, spor gibi bunların hepsi olabilir."

45 GÜNDE 437 SAYFALIK KİTAP YAZDI
Hayatının artık değiştiğini, her gün yüzlerce sayfa kitap okuduğunu söyleyen Kuran, "İlk olarak tiyatro oyunu yazdım ve bağımlı arkadaşlarımla oynadık, sonra üç tane daha oyun yazdım. Sonra kitap yazmaya karar verdim ama tek başıma yazmam imkansız, ekipçe başardık. Ben 45 günde 437 sayfa kitap yazdım ve basmaya karar verdik." dedi.
Kuran, "Bu kitapla bir bağımlının bağımlılıktan kurtulacağına inanıyorum veya bir ailenin çocuğunun uyuşturucuya bulaşmasın diye koruyucu önlemler alacağına inanıyorum. Kitabı, bir yol gösterici, harita olarak görüyorum ya da hiç bulaşmamış insanlar bunu okuyunca 'Hayır ben buna asla yaklaşmamalıyım' diyeceğine inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.
Ailelere tavsiyelerde bulunan Kuran, sözlerini şöyle tamamladı:
"Benim burada gençlerden önce ailelere mesajım var. 'Benim çocuğum yapmaz' demeyin. Nefis her kötülüğü yapar. Onun için 'Benim çocuğum Ayşe teyzenin oğluyla arkadaşlık yapıyor, biz Ayşe teyzeye bakıyoruz ve onlar muhafazakar, o zaman onun çocuğuyla arkadaşlık yapabilir' denmemeli. Biz çocuğa bakacağız, tamam arkadaşlık yapıyor fakat Ayşe teyzenin çocuğu ne yapıyor. Mesela bizim toplumumuzda babaya her şey söylenmez gibi yanlış bir algı var. Babalık, çocuğunun babaya derdini anlatabilmesidir."