
Pek çok etken ya da hastalık, kulak çınlamasının sebebi olabiliyor. Kulak çınlamasının mekanizması henüz tam olarak bilinmese de, özellikle iç kulakta işitmeyi sağlayan iç ve dış tüylü hücrelerin yıpranmasına bağlı olduğu kabul ediliyor. Diğer yandan kulak ve işitme siniri dışındaki sebeplerde, beyin sapındaki işitme çekirdeğinde çaprazlaşan sinir liflerinin bu sorunun ortaya çıkmasında pay sahibi olduğu da düşünülüyor. Kulak hastalıkları geçici, aralıklı veya kalıcı çınlama sebeplerinin başında geliyor. Özellikle iç kulak tipi işitme kayıplarında kulak çınlaması yüzde 80 oranında görülüyor. Kulak çınlaması olan hastaların yüzde 8'inin işitmesi normal oluyor.
Ancak işitme kaybı arttıkça çınlama oranı da artıyor. Alerjik nezle, geniz eti, sinüzit, diğer nezleler gibi burun tıkanıklığı ve geniz akıntısına sebep olacak her şey kulak problemine de yol açabileceği için çınlama nedeni olabiliyor. Dış kulak yolunu tıkayan kirler, orta kulak enfeksiyonları, seröz otit denen ve sıklıkla çocuklarda görülen orta kulakta negatif basınç ve sıvı birikimi ile gelişen durumlar, kulak zarı delinmeleri, kulağa olan künt travmalar ile çene eklemi ağrı sendromu ve hastalıkları da çınlama nedenleri arasında sayılıyor.
Kulak çınlaması, yaş ve cinsiyet gözetmeksizin toplumun yüzde 10-15'inde görülüyor. Sürekliliği halinde uykusuzluk, sinirlilik, huzursuzluk ve bazı klinik depresyonlara neden olabilen kulak çınlamalarının vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekiyor.
Kulak çınlamasında ne zaman doktora başvurulmalı?Kulak çınlaması süreklilik kazanmışsa, baş dönmesi eşlik ediyorsa ve özellikle tek taraflı ise bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmak gerekiyor. Kulak çınlamasının şiddeti artmışsa, günlük yaşantıyı ve iletişimi bozacak konsantrasyon problemi oluşturur hale gelmişse mutlaka tedavi edilmesi öneriliyor.
"Yapılan çalışmalar, 4 yıldan az olmamak kaydıyla, her gün 10 dakika ve daha fazla cep telefonu ile konuşanlarda kronik kulak çınlamasının katlanarak arttığını gösteriyor."
GÖRÜLME SIKLIĞI YAŞA GÖRE DEĞİŞİYOR MU?
Kulak çınlamaları çocuklar dahil olmak üzere her yaşta görülebiliyor. Toplumda görülme sıklığı yüzde 10-15 arasında olan kulak çınlaması, 40 yaşından sonra artarak, 55-65 yaş aralığında daha da belirgin hale geliyor. En yaygın 65-79 yaş grubunda görülen bu rahatsızlık, 80 yaşından sonra azalmaya başlıyor. Özellikle 55-65 yaş grubunda olan her beş kişiden birinde kulak çınlaması görülebiliyor.Sosyal yaşamı bozacak derecede ciddi çınlaması olan hastaların oranı ise yüzde 0.5. Genellikle erkeklerde kadınlara oranla biraz daha fazla görülen kulak çınlamasının sebebi ise erkeklerin çalıştıkları işlerde, kadınlara göre daha fazla gürültüye maruz kalmaları olabiliyor.
KULAK ÇINLAMASINDAN KORUNMANIN YOLLARI
Yüksek şiddetteki gürültüden (70-90 dB arasında sürekli bir ses veya 100 dB üzerindeki patlar tarzdaki seslerden) akustik travma yaratabileceği için uzak durulmalı. Çınlamaya yol açabilecek ilaçlar, eğer çok gerekli değilse kullanılmamalı. Hipertansiyon ve diyabet tedavi edilmeli.Fazla tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı ve kan basıncı düzenli şekilde kontrol ettirilmeli.
Daha hareketli bir yaşam tarzı benimsenmeli. Çünkü hareketli yaşam, kan dolaşımının daha iyi düzenlenmesini de sağlıyor. Sensorinöral işitme azlığı yapabilecek kolesterol ve trigliserid yüksekliği için diyet uygulanmalı.
Kulakta çınlamaya yol açabilecek hastalıklar (Meniere hastalığı, buşon, eksternal otit, tümörler) tedavi edilmeli, östaki disfonksiyonu ve alerjik hastalıklar için uygun tedavi yapılarak orta kulak havalanması artırılmalı.