Oruçla arınmanın mükafatı: Bayram
ensonhaber.com

Yardımlaşmanın, insanları kaynaştırıp küsleri barıştırmanın en güzel vesilesidir bayramlar. İnsanlar kabirlerde yatan yakınlarını dahi bayram vesilesiyle ziyaret eder, ruhlarına Fatiha okuyarak onları da sevindirirler.

Ramazan Bayramı’nın müminler için ayrı bir yeri vardır. Her gün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu iftar sevinci bayram sabahı yaşanır. Otuz gün boyunca oruç tutup sonunda tüm ailenin bir araya geldiği kahvaltı sofrası, yediden yetmişe herkese mutluluk verir ve güzel izler bırakır.

Oruçla arınmanın mükafatı: Bayram

HZ. PEYGAMBER'İN BAYRAMI

Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, yılın iki bayram gecesinde kalkıp ibadet etmeyi tavsiye ederlerdi. Bu gecelerde uyanık bulunmanın, kalbin uyanıklığına vesile olduğunu bildirirlerdi. Bunu bir hadis-i şeriflerinde şöyle ifade etmişlerdi:

"Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez."

Bayramlar saadet asrında da bambaşka bir hava ve neş'e içinde yaşanırdı. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, bayram sabahında namazgaha çıkardı. Peygamber hanımlarının da diğer hanımlar ve kızlarla birlikte namazgaha çıkması istenirdi. Kadınlar cemaatin arka tarafında yer alırlardı. Kılınan bayram namazından sonra Peygamberimiz cemaate hitaben bir hutbe okurdu.

Abdullah bin Mesud, Hz. Peygamber (s.a.v)'in namazı hutbeden önce kıldığını, sonra hutbe okuduğunu, daha sonra kadınlara işittiremediğini düşünüp onların yanına geldiğini ve onlara hatırlatmada bulunduğunu rivayet etmiştir.

Yine Hz. Peygamber (s.a.v)'in bayramda yetim bir çocuğa davranışı, her kaynakta karşımıza çıkıp bize tebessüm ettirir.

Bir bayram günü Hz. Peygamber (s.a.v) evinden çıkmış, mescide gidiyordu. Yolda sevinçle oynayan çocuklara rastladı, hepsi bayramlık yeni elbiseler giymiş, sevinç içinde koşturuyorlardı.

Fakat çocukların içinde zayıf, çelimsiz bir çocuk vardı. Onlar gibi mutlu değildi ve üzerindeki elbiseleri yırtık, eskiydi. Bir köşeye çekilmiş, oynayan çocukları izliyordu.

Peygamberimiz çocuğun yanına yaklaşarak, ''Sen niye arkadaşlarının yanında değilsin? Niye onlar gibi sen de gülüp oynamıyorsun?'' buyurdu.
Çocuk karşısındakinin kim olduğunu bilmiyordu. Cevap verdi:

''Ben hem öksüzüm hem de yetimim. Babam şehit oldu. Annem de başka biriyle evlendi.''

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz çocuğun elinden şefkatle tuttu. Saçlarını okşadı ve şöyle buyurdu:

''İster misin Resulullah’ın baban, Aişe’nin de annen olsun ?''
Çocuk karşısındakinin Resulullah olduğunu anlayınca sevinçle, heyecanla cevap verdi:

''Ya Resulullah, nasıl istemem?''

Efendimiz (asm) yetim çocuğun elini tuttu ve evine götürdü. Evde onu yedirip, içirdi. Ona yeni elbiseler giydirdi. Yetim çocuk bu şekilde tekrar arkadaşlarının yanına döndü.

Arkadaşları ondaki bu değişikliği görünce neler olduğunu sordular. Çocuk da onlara Peygamber Efendimizin (asm) kendisini evlâtlık aldığını söyledi. Bunu duyan çocuklar, ''Keşke bizim de babamız şehit olsaydı da Resulullah (asm) bizi de evlâtlığa alsaydı…'' dedi.

Oruçla arınmanın mükafatı: Bayram

BAĞIŞLANMA MÜJDESİ BAYRAM

Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın bir sevinç işaretidir. Resulullah Sallal-lahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur. Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler:

"Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.''

Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:

"Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir."

Bayram günleri sevinç ve neşe günleri olduğu için bu sevincin açıkça gösterilmesine, bu bağlamda her türlü meşru oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir.

Hz. Aişe anlatıyor:

''Bir grup Habeşli, bir bayram günü mızrak ve kalkanlarıyla gösteriler yaparken rakseder gibi oynuyorlardı. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam beni çağırdı. Başımı onun omuzuna dayadım. Bu vaziyette onların harp oyununa bakmaya başladık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar."

Oruçla arınmanın mükafatı: Bayram

BAYRAMI TEKBİRLE SÜSLEYİN

Ancak bayramdaki sevinç, gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmamalı, helal dairede meşru biçimde olmalı, günah unsurları taşımamalıdır.

Büyük cemaatler halinde kılınan bayram namazları esnasında getirilen tekbirler, gafletin giderilmesine ve şükür vazifesinin yerine getirilmesine en büyük bir vesiledir. Toplu halde getirilen tekbirlerin sesi adeta semayı süsler ve kalplere huzur verir.

Ebû Hüreyre anlatıyor: Resulullah Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: ''Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.''

Hz. Peygamber (s.a.v)'in sünnetine uyarak bayramlara önceden hazırlanmak, gusül abdesti almak, misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak, güzel koku sürünmek, bayrama özel yeni ve temiz kıyafetler giyinmek, çocukları ikramlar ve hediyelerle sevindirmek, bayramlarımıza daha da güzellik katacaktır.