AHLAT’A DAİR…
Önceki günlerde Ahlat’ta bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli’nin fotoğrafı sosyal medyada geniş yer buldu.
Elbetteki bu fotoğrafa destek mesajları atanlar kadar rahatsız olanlar da vardı.
Benim konum her ikisi de değil.
Ben, uzun zamandır üzerine düşündüğüm bir başka konuyu bugün buraya taşımak istiyorum
Ahlat’taki bu fotoğraf da bunun bir anlamda vesilesi oldu.
Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli…
Özellikle darbe sürecinden sonra önemli bir yol arkadaşlığına imza atıyor.
Türkiye’de birçok şey yaşandı.
İki partiyi de karşı karşıya getiren olaylar oldu.
Ancak…
Buna rağmen ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ne de Bahçeli tarafından bu yol arkadaşlığında herhangi bir sarsılma olmadı.
Zaman zaman gelgitlerin yaşandığı olsa da…
Bu bağ kopmadı.
Aksine…
Güçlenerek devam etti.
İşte Ahlat’taki bu fotoğraf da bu bağın en net tezahürü oldu.
Artık Cumhur İttifakı, diğer ittifaklar gibi olmadığını net bir şekilde gösterdi.
Daha doğrusu bu ittifak, artık rüştünü ispatladı.
Yani temelleri oldukça sağlam bir ittifak.
Bu anlamda…
Hem Sayın Erdoğan’ın hem de Sayın Bahçeli’nin tarih sayfalarında önemli yer edineceğini düşünüyorum.
Elbetteki bu aynı zamanda bir teşkilatlanma başarısı.
Çünkü her iki partinin de köklü teşkilatları var.
Ve bu teşkilatların da birbirine sevgi ve saygısı önemli.
Yani kafa isimler süreci sağlam tutunca alt tarafta da süreç birlikteliği sağlam temellere oturuyor.
Bu bence oldukça önemli ve kıymetli bir durum.
Şimdi gelelim Ahlat meselesi üzerinden tartışılan bir başka konuya.
Ahlat'ta yaptırılan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi.
Bu külliye ile ilgili çok sayıda dezenformasyon dolaşıyor.
Buraya yılda 20 binden fazla öğrenci kamp yapmaya gidiyor.
Her hafta 100’e yakın öğrenci çeşitli illerden Ahlat Külliyesi’ne davet edilerek eğitim, kültür ve sanat içerikli programlara katılıyor.
Türkiye artık bu sığ tartışmalardan çıkmalı.
Her yıl aynı ezber.
Oysa Ahlat demek, sadece Bitlis’in bir ilçesi değil, Selçuklu’nun başkenti, Anadolu’nun kapısı demek.
Ne üzücü bir tablo ki…
Anadolu’nun bu kapısına devletin en üst düzeyde sahip çıkmasından rahatsızlık duyan bir zihniyet var ülkede.
Bilhassa kimi sosyal medya organları sistematik bir dezenformasyonla kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışıyor.
Bu çevreler, Ahlat gibi kadim bir beldenin yeniden ayağa kalkmasından, bölgenin kalkınmasından neden rahatsız?
Türkiye, Ankara ve İstanbul merkezli Doğu’yu unutan bir ülke değil arkadaşlar.
O günler eskide kaldı.
Doğu da, batı da, kuzey de, güney de bu milletin asli unsurları.
Ahlat’a külliye yapılması, bu dengenin sağlanmasında sembolik ve stratejik bir adım.
Bölge halkı da bunu yürekten sahiplenmiş.
Her 26 Ağustos’ta Malazgirt ruhunun Ahlat’ta canlanması, bu milletin birlik ve beraberliğini pekiştiriyor.
Bu birliktelik kimi, neden rahatsız ediyor?
Sonuç olarak şunu söyleyeyim…
Ahlat’taki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Anadolu’nun kilit taşlarından biri.
Ve nesilden nesle taşınacak önemli bir değer.
Unutmadan…
Bu durumu bilgi kirliliği üzerinden bir dezenformasyon unsuru haline getirenler bilsin ki..
Böyle yaparak sadece bir binayı değil, bu milletin tarihini ve iradesini de yok sayıyorlar.