Ankapark: Bitmeyen Bir Hikâyenin Ankara’daki Gölgesi

Adem Metan
Adem Metan

Herkese merhaba,

Bu köşeden sizlere uzun süredir sesleniyorum. Kimi zaman eleştirilen, kimi zaman da “evet, doğru” denilen tespitlerim oldu. Ancak değişmeyen bir gerçek var: Günümüzde medya alanında söz söylemek, yazmak, yorum yapmak her zamankinden daha zor. Hele ki ülke gündeminin bu kadar yoğun, tartışmaların bu kadar sert olduğu bir dönemde.

Bugün sizlere Türkiye’nin yakın tarihinde hafızalara kazınan bir projeden, özellikle Ankara’da yaşayanların yakından bildiği Ankapark’tan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle şunu belirtmeliyim: Sayın Mansur Yavaş ile hayatımda yalnızca iki kez görüştüm. Biri bir yakınını kaybettiğinde taziyesinde, diğeri ise makamında yaptığım kısa bir ziyarette. Hatta o gün, yanında görev yapan Volkan Gültekin’i ziyaret etmiş, sonrasında Sayın Yavaş’la da sürpriz bir şekilde bir çay içme fırsatı bulmuştum. Karşılıklı nezaket içinde sohbet etmiş, ardından ayrılmıştık.

Bu nedenle bu yazıda ele alacağım konunun saygı sınırlarını aşan bir tarafı olmayacaktır. Amacım kimseyi hedef almak değil; sadece kamuoyunda uzun süredir yankı bulan bazı soru işaretlerini dillendirmek.

Ankapark yıllardır yerinde sayıyor. Ne yazık ki bir adım ileri gidilemedi. Kimseye yar olmadı; olacak gibi de görünmüyor. Sayın Yavaş, göreve geldiği günden bu yana bu konudaki her açıklamasında suçu önceki yönetimlere, özellikle de Melih Gökçek dönemine yöneltti. Elbette geçmişin hataları olabilir, ama artık şunu sormak gerekiyor:

“Peki, bugüne kadar siz ne yaptınız?”

Düşünüyorum da, farklı bir yaklaşım mümkün değil miydi?

Evet, bu projeye büyük harcamalar yapılmış olabilir. Belediyenin bütçesi zorlanmış da olabilir. Ancak bugün geldiğimiz noktada, burayı tamamen atıl bırakmak yerine, yeniden işlev kazandırmak çok daha mantıklı olmaz mıydı?

“Masraf edildi, ama bu yatırım atıl kalmasın. Projeyi revize edip Ankaralıların hizmetine sunalım.” demek hem siyaseten hem de toplumsal açıdan daha yapıcı bir tavır olurdu.

Bu durum ister istemez akla başka sorular da getiriyor.

Sayın Yavaş, bir dönem kamuoyu yoklamalarında adı cumhurbaşkanlığı için geçen bir isimdi. Diyelim ki bir gün bu ülkenin Cumhurbaşkanı oldu, o zaman Türkiye’nin dört bir yanında yarım kalan projelere de aynı yaklaşımı mı gösterecek? “Ben yapmadım, o yaptı.” deyip temelleri atılmış çalışmaları çürümeye mi terk edecek?

Türkiye krizleri bol, gündemi hareketli bir ülke. Bu nedenle özellikle Ankapark meselesi bir şekilde çözüme kavuşturulmalıydı. Çünkü her geçen gün bu alan sadece ekonomik değil, siyasi bir sembole dönüşüyor.

Bir zamanlar “Avrupa’nın en büyük temaparkı” diye tanıtılan Ankapark, bugün Ankara’nın ortasında kapanmış bir hikâye gibi duruyor.

Sayın Yavaş başarılıdır ya da değildir. Bu konuda takdiri Ankaralılar veriyor. Ancak şu da bir gerçek ki Ankapark meselesi, Ankara tarihine “bitmeyen bir proje” olarak geçme riski taşıyor.

Artık mazeretlerin değil, çözümün zamanı.