BİR VİZYON MESELESİ…

Adem Metan
Adem Metan

‌Herkese merhaba

‌Biliyorsunuz bu köşede savunma sanayiinde yapılan atılımlara sık sık yer vermeye çalışıyorum.

‌Bunu hem bulunduğumuz coğrafyanın gereği…

‌Hem de bir gurur vesikası olarak sürekli gündemde tutmak istiyorum.

‌Ve geçtiğimiz günlerde de…

‌Yine göğsümüzü kabartan bir atılım geldi.

‌Son yılların en büyük sanayi yatırımlarından biri Oğulbey Teknoloji Üssü'nün temelleri atıldı.

‌Hakikaten Türkiye, son yıllarda savunma sanayii alanında yaptığı yatırımlarla dikkatleri üzerine çekiyor.

‌Bilhassa dış basında bunun yansımalarını da sıkça görüyoruz.

‌Yerli ve milli üretim anlayışını bir devlet politikası haline getiren Ankara, şimdi bu stratejiyi bir üst seviyeye taşıdı.

‌Artık yeni bir dev savunma üssü projemiz var.

‌Bir kere şunu net bir şekilde vurgulamak gerek.

‌Yeni kurulacak savunma üssü, klasik anlamda bir askeri yığınak noktası olmanın çok ötesinde.

‌Bu üs, Türkiye'nin savunma kabiliyetlerini merkezi bir yapıda birleştirmeyi…

‌Komuta-kontrol sistemlerini modernize etmeyi…

‌Ve ileri teknolojiyle entegre bir yapı oluşturmayı hedefliyor.

‌Bana kalırsa bu bağlamda bu savunma üssü, yalnızca bir güvenlik tedbiri değil.

‌Türkiye’nin bölgesel bir güç olma iddiasının da açık bir göstergesi.

‌Elbette bu projede elini taşın altına koyan herkes büyük bir takdiri de hak ediyor.

‌Çünkü bu, aynı zamanda kararlılıkla yürütülen bir milli vizyonun ürünü.

‌Bana kalırsa bu vizyonun en dikkat çekici iki mimarı var.

‌Türk savunma sanayiinin lokomotifi ASELSAN ve liderliğiyle bu süreci istikrarlı bir şekilde yöneten Sayın Erdoğan.

‌Çünkü bu çapta stratejik bir projenin, arkasında güçlü bir ekip ve güçlü bir siyasi irade olmadan ilerlemesi mümkün değil.

‌Takdir edersiniz ki…

‌2000’li yılların başında yüzde 20’lerde olan yerli üretim oranının bugün yüzde 80’leri aşması, tesadüf değil.

‌Bu ancak stratejik bir kararlılığın sonucu.

‌Kolay değil arkadaşlar…

‌Tüm engellemelere, zamanında yapılan tüm ambargolara rağmen…

‌Türkiye artık özellikle savunma alanında dünyada söz söyleyen bir ülke pozisyonuna geldi.

‌Cumhuriyet tarihimizin tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı…

Ülkemize hayırlı olsun.

BİRİ DÜĞÜN MAGANDALARINI DURDURSUN!

Geçtiğimiz gün bir düğün daha kana bulandı.

Gelinliğiyle mutluluğa adım atan bir kadın, birkaç saat içinde eşini toprağa verdi.

‌Üstelik daha 23 yaşında.

‌Bir damat, kendi düğününde maganda kurşununa kurban gitti.

Akıl alır gibi değil.

Kutlama niyetiyle sıkılan bir kurşun, bir ömrü bitirdi.

Oysa ki düğünlerimiz sevinçtir, bir başlangıcın kutlamasıdır.

Ama bizde ne yazık ki çoğu zaman bir magandalıkla son buluyor.

Üstelik bu ilk değil.

Aynı hafta içinde başka bir düğünde, küçük bir çocuk yaralandı.

Öncesinde bir kadının başına mermi isabet etti.

Belli ki kurşunu sıkanların idrak edemediği bir gerçek var.

Havaya çıkan mermi, mutlaka bir yere iner.

Peki neden silah sıkıyoruz?

İnanın düşünüp durdum ama bu saçma eylemin motivasyonunu bulamadım.

Hangi gerekçe bir insanın hayatına değecek kadar güçlü olabilir ki…

Üstelik sadece düğünler de değil.

Asker uğurlamaları, doğumlar, bayramlar, nedense kontrolsüz kutlamalara dönüşüyor.

Yolu kapatanlar…

Trafiği felç edenler…

Kendinde kutlama adı altında her hakkı mübah görenler.

Buraya yazmakla bitmez.

Bu aslında bir şeyi bize net bir şekilde gösteriyor.

Toplumsal bir sorumsuzluk hali var ülkede..

Polis uyarıyor, valilik yasaklıyor, ama bazıları inatla bildiğini yapmaktan vazgeçmiyor.

Bu da işte gencecik insanları hayattan koparıyor.

Böyle bir kültürü de açıkçası reddediyorum.

Silah sıkarak birini öldürmek, kültür değil.

Aksine, cehaletin, vurdumduymazlığın ve sorumsuzluğun apaçık yansıması.

Umarım…

Bu haberlerin artık sonu gelir.

Belki bir kez olsun gerçekten seviniriz.

Sessiz, silahsız, kan dökülmeden…

Kalın sağlıcakla.