BU MÜCADELEDE TAVİZE YER YOK
Malumunuz…
Son günlerde bilhassa uyuşturucu ve yasa dışı bahis üzerine ardı ardına operasyonlar düzenleniyor.
Mesele kenar mahallerden çıkıp elit semtlere, plazalara, ekranlarımıza kadar taşmış vaziyette.
Ünlüler, ekran yüzleri, spikerler…
Toplumun “örnek” olarak gördüğü alanlara uzanan bu tablo, meselenin ne kadar yaygın ve derin olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Tablo hiç iç açıcı değil arkadaşlar.
Uyuşturucu artık yalnızca arka sokakların değil, vitrinlerin de sorunu.
Bakın burada çok önemli bir ayrım var.
Bu noktada yapılması gereken, ne linç kültürüne teslim olmak ne de meseleyi magazin başlığına indirgemek.
Bu iş magazin malzemesi yapılmayacak kadar elzem.
Asıl önemli olan bu işin ciddiyetini kavramak ve mücadeleyi sürdürülebilir bir zemine oturtmak.
“Birilerine operasyon yapıldı” demek yetmiyor, bu bataklığın neden bu kadar genişlediğini de konuşmak gerekiyor.
Tam da bu noktada, mücadeleyi sadece kolluk kuvvetlerine ya da yargıya havale etmenin yeterli olmadığı anlaşılıyor.
Elbette hukuk kendi mecrasında işleyecek.
Kim suçlu, kim değil buna karar verilecek.
Fakat toplumsal mücadele, mahkeme salonlarının çok ötesinde başlamak zorunda.
İşte burada da Yeşilay gibi kurumlara büyük sorumluluk düşüyor.
Yeşilay’ın yıllara dayanan tecrübesi, bağımlılıkla mücadelenin yalnızca yasaklarla değil, bilinçle ve önleyici çalışmalarla yürütülebileceğini gösteriyor.
Yani bu şu demek…
Sert sloganlardan, ürkütücü dilden uzak ama meseleyi de sulandırmadan.
Kararlı ve istikrarlı bir hat izleyerek.
Özellikle gençler açısından bakıldığında, rol modeller meselesi daha da önem kazanıyor.
Ekranlardan parlatılan hayatlar, bağımlılık riskini artıran unsurlar arasında.
Yeşilay’ın burada yapacağı şey, bu parıltının ardındaki bedeli sakin bir dille anlatmak olmalı.
Tabii burada hepimiz şu yanılgıya da düşüyoruz.
Uyuşturucuyla mücadelede en büyük hata, meseleyi dönemsel bir gündem sanmak.
Bugün ünlüler konuşulur, yarın başka bir başlık gelir.
Oysa bağımlılık, gündemle gelip giden bir sorun değil.
Süreklilik ister, sabır ister.
Sessizce ama ısrarla yürütülen bir mücadele ister.
Bu yüzden bu işin üstüne gidilmeli.
Gösterişsiz, polemiksiz ve geri adım atmadan…
Çünkü bazı mücadeleler vardır; manşet olmaz, alkış toplamaz.
Ama kazanıldığında, bunun değerini herkes çok daha sonra anlar.
Son günlerde uyuşturucuyla mücadele başlığı neredeyse her akşam ekranlarda.
“Büyük operasyonlar geliyor” havası, kulis bilgileri, isim listeleri…
Henüz dosyalar açılmadan, iddianameler yazılmadan konunun magazin malzemesine dönüşmesi dikkat çekiyor.
Mücadele konuşuluyor belki ama bana kalırsa mesele olması gerektiği yerden giderek uzaklaşıyor.
Sürekli ekranlarda konuşulan, isim isim tartışılan her başlık, mücadeleyi güçlendirmek yerine bazen zayıflatıyor.
Çünkü konu bir noktadan sonra suçla değil, dedikoduyla anılır hale geliyor.
Bugün spikerler, sanatçılar, tanınmış simalar konuşuluyor.
Yarın başka isimler…
Bu dil, topluma net bir mesaj vermiyor; aksine meseleyi bir dizi fragmanı gibi sunuyor.
Oysa bağımlılık, ne bir senaryo ne de reyting konusu.
Her cümle, her ima, gerçek hayatta karşılığı olan yaralar açar.
Burada bu mücadeleyi kararlılıkla yürüten kolluk kuvvetlerine de İçişleri Bakanlığı’na da ayrı bir parantez açmak gerek.
İsmine, cismine bakmadan kararlılıkla bu işin üstüne gidiyorlar.
Bu illetle el ele verip, sonuna kadar mücadele ederek kazanacağız.
Yani sözün özü…
Mesele magazin malzemesi olamayacak kadar vahim arkadaşlar.
Aman dikkat…