Etkileşim tehlikesi Aybüke'yi yaktı

Sosyal medyayı aktif kullanan biri olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki;

Etkileşim tehlikelidir.

Ve sizi sürekli yanlışa sevk eder.

Biliyorsunuz bir Aybüke Pusat gündemimiz vardı. 

O günlerde hatırlayın;

Herkes…

Aybüke sen kahramansın…

İşte gerçek cumhuriyet kadını…

İşte cesur Türk kadını…

Şöylesin Aybüke…

Böylesin Aybüke… 

Sosyal medyada adına günlerce etiketler açıp, el birliğiyle kahraman yaptılar

Aybüke Pusat’ı…

Muhalif medya, artan takipçi sayısını her gün haber yaptı.

Partnerine günbegün ‘konuş’ diyerek baskı üzerine baskı yapıldı.

Sonra ne mi oldu?

Aybüke Pusat…

Sessizce kenara bırakıldı.

Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden birinde başrol olmanın keyfini sürecekken,

Belki de kariyeri ile ilgili önemli  bir yol çizecekken,

Önü arkası düşünülmeden atılan bir adım…

Onu kısa süreli kahraman yapsa da 

Türkiye’nin en önemli yapımlarından birindeki görevinden etti.

Unutuldu…

Üzerine bir çizgi çekildi…

Klavye delikanlıları yeni bir kahraman bulmak için çoktan kolları sıvadı. 

Önceki gün TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, Meclis KİT Komisyonu'nda kendisine sorulması üzerine bir örnekle bu durumu anlatıyor.

İyi de bir örnek…

İtiraz edilmeyecek bir örnek…

“Aybüke Pusat görüşlerinden dolayı olsa 

Burada 2 yıldır nasıl görev yapıyor?” diyor.

Üstelik Sayın Sobacı’nın takındığı tavır da oldukça yerinde.

TRT’ye yönelik algı operasyonuna tek tek yanıt verdi.

Kanıtlarıyla kara propagandayı yerle bir etti. 

Bakın arkadaşlar dünyanın hiçbir yerinde, çalıştığınız kurumu hedef haline getirip sonra da üzerinden para kazanmaya devam edemezsiniz. 

Biri, sizin dükkanınızı taşlarsa ‘alın bu taş daha iyi’ derseniz o dükkan ilk sizin başınıza yıkılır. 

Sonuç günlük kahramanlıklar…

Unutulup giden bir kariyer…

İLETİŞİM BAŞKANLIĞI NEDEN MUHALEFETİN HEDEFİNDE?

İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hayatımıza giren bir kurum.

Önceleri gerekli açıklamaları ya da bilgilendirmeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın danışmanları yürütüyordu.

Elbette ki zamanın ruhunda, herkes elini taşının altına koyarak gerekli özveriyi gösterdi.

Ve işini en iyi şekilde yaptı…

Orada tanıdığımız, tanımadığımız çok isim olmuştur.

Bu ülkeye emekleri de olmuştur. 

İşini hakkıyla yapanı ve bu memleket için iyi işler yapanı…

Takdir ederiz ve baş üstüne koyarız.

Fakat artık tüm bu süreç, tek bir çatı altında toplandı: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı! 

Çok uzun bir süredir gözlemliyorum.

İletişim Başkanlığı, sistematik bir şekilde muhalefet tarafından yıpratılmaya  ve itibarsızlaştırmaya çalışılıyor. 

Hatta açık konuşayım…

Bir dönem bunda başarılı da oldular. 

Muhafazakar camia içerisinde de ‘Kardeşim bu İletişim Başkanlığı ne yapıyor?’ ifadesi oldukça konuşuldu. 

Tabii burada kişilerden ziyade kurumlara odaklanmak lazım. 

Kurumları da inşa edenler, elbette ki insanlar. 

Fahrettin Altun, İletişim Başkanı olduktan sonra kendisiyle bir süre görüşemedim. 

Daha doğrusu bir araya gelme fırsatımız da olmadı. 

Fakat uzun bir süre sonra kendisi ile tanıştık.

Hatta oldukça keyifli ve dikkate değer de bir röportaj yaptık. 

Hedeflerini…

Türkiye ile ilgili öngörü ve düşüncelerini anlatan bir röportaj…

Bu röportaj sayesinde Sayın Altun’u daha yakından tanıma fırsatı buldum. 

Sonrasında da Birleşmiş Milletler programı çerçevesinde bir hafta kadar birlikteydik.

Benim gördüğüm kadarıyla…

İşinde oldukça başarılı…

Yüzeysel değil derinlemesine düşünüyor…

Sosyal medya manipülasyonlarına kapalı.

Doğru bildiğinden vazgeçmiyor.

Dezenformasyonla çetin bir mücadele yürütüyor.

Çünkü Sayın Altun, bir şeyden çok emin,

Türkiye sosyal medyadan çok daha büyük bir ülke.

İş, sadece bir paylaşım yapıp köşeye çekilmek işi değil.

Bunun kamu diplomasisi var…

Uluslararası ilişkileri var…

İlişki yönetimi var…

Sayın Erdoğan’ın marka konumlandırması var…

Dezenformasyonla mücadele var…

Hakkını teslim etmek lazım Sayın Altun bu işleri hakkıyla da yapıyor .

Dezenformasyonla adete göğüs göğüse çarpışıyor.

Doğru bilginin inine girip çıkarıyor.

Bunu depremde, yangınlarda çok net gördük. 

Bakın 6 Şubat depremlerinde sosyal medyada yayılan spekülasyonlarda kurum olarak topyekûn mücadele ettiler. 

Fakat bugün bakıyorum teşekkür edilmesi gerekirken; Sayın Altun, muhalefet tarafından sürekli hedef tahtasına oturtuluyor. 

Muhalefette, müthiş bir Fahrettin Altun saldırganlığı söz konusu.

Sebebi bana kalırsa çok net. 

Fahrettin Altun muhalefetin oyununu bozuyor. 

Yapılmaya çalışılan algının önünde aslanlar gibi dikiliyor. 

Zaman zaman eksikleri ya da hataları olmuş mudur?

Muhakkak olmuştur. 

İnsanız, hepimiz yanlışlar yapabiliriz.

Sayın Altun da gördüğüm tam olarak bu.

Hata varsa da ders alıp, yolunu ona göre çiziyor.

Yolunu çizerken de önce memleket, önce millet menfaati diyor.

Sanırım toplum lehine bu kadar çok çalıştığı için de muhalefet tarafından her defasında eleştiriliyor. 

Ez cümle; kendisiyle belirli zamanlarda teşrik-i mesaim olsa da…

Gördüğüm kadarıyla…

İşine odaklı ve iletişim başkanlığı markasını da oldukça doğru konumladı. 

Bana kalırsa bu, hakikatle yalanın savaşı…

Nerede durmanız gerektiğine varın siz karar verin.

Başa dön