NEDEN SUMUD’DA DEĞİLİM?
Herkese merhaba.
“Bugün bu köşede ne yazılmış” diye merak edip bakanlar için aldığım notları paylaşıyorum.
Hadi başlayım…
Öncelikle yazıya, etrafımdaki birçok kişiye ve bana yöneltilen bazı sorularla başlamak istiyorum.
“Sumud Filosu’nda neden yer almadınız?”
Değerli arkadaşlar, ben 16 yıldır medya sektöründeyim.
Ve 16 yıldır kriz bölgelerinin neredeyse tamamında yer aldım.
İsrail, Gazze’ye saldırı başlattığında da bölgeye ilk gidenlerden biriyim.
Bunları caka satmak için değil bizzat mesleğim gereği ve sizleri aydınlatmak adına anlatıyorum.
Muhakkak takip etmemiş olanlar vardır.
Tek işleri bizi takip etmek değil, saygı duyarım.
Gelelim Sumud Filosu’na…
Neden gitmedim?
Daha doğrusu gidemedim.
Bu konuda tanıdığım hemen herkesi tek tek aradım.
Başta Ersin Çelik olmak üzere çok sayıda isimle diyaloğumuz oldu.
Maddi, manevi elimden geleni yapacağımı belirttim.
Fakat…
Sumud Filosu’na davet almadım.
Buradaki insanlara davet nasıl geldi onu da inanın bilmiyorum.
Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki…
Bu davet bana gelse Gazze için her daim hazır olan biri olarak o filoda yer alırdım.
Açıkçası buradaki sistemi ben anlayamadım.
Sistem nasıl çalışıyor, çözemedim.
Filoda bir tarafta gazeteciler, bir tarafta bazı milletvekilleri bir tarafta da STK'dan bazı isimler var.
Mesela Tunus tarafından çok fazla Türk katılıyor.
Kim davet etti bilmiyorum.
Bu delegasyon nasıl davet aldı, ne oldu, ne bitti bilmiyorum.
Ben Ersin Çelik üzerinden katılmaya gayret ettim ancak olmadı.
Yani Ersin Ağabey de İtalya'dan beni filoya aldıramadı.
Dolayısıyla işin özeti şu arkadaşlar;
Gitmek istedim ama gidemedim.
SADAKAT TWEET'LE ÖLÇÜLMEZ
Gelelim bir diğer meselemize
Sosyal medya…
Biliyorsunuz ben dijital bir yayıncı olmama rağmen bu köşemde sosyal medya ile ilgili eleştirilerimi sıralamaktan geri durmuyorum.
Dikkat ediyorum.
Son günlerde…
AK Partili vekillere, genel başkan yardımcılarına bir ayar verme süreci var.
“Burada neden konuşmadın, bu tepkiyi neden vermedin, onu nasıl savundun, Erdoğan’ı neden yalnız bırakıyorsunuz?”
Mahiyetinde çokça soru ve kendince bir ayar verme hali…
Yahu arkadaşlar, ne oluyoruz?
Nasıl oluyor da kimsenin göremediğini siz görüyorsunuz?
Neden sazı eline alan herkes, bir sosyal medya mahkemesi kuruyor?
Burası koskocaman bir parti.
Buranın bir genel sekreterliği, bir tanıtım medya başkanlığı var.
Tüm bu süreçlerin takip edilmediğini mi düşünüyorsunuz?
İnanın anlamakta güçlük çekiyorum.
Yani hiç kimse, hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyor.
Ama klavye ustaları her şeyi biliyor.
Herkes sizin durduğunuz yerden durup siz baktığınız penceren bakmayabilir arkadaşlar.
“Neden sustun?", "Reis yalnız bırakıldı", "AK Partililer hedefteyken kimse konuşmuyor..." gibi ifadeler, sanki bir sorgulama değil de bir suçlama haline geldi.
Her eleştiriyi ihanetle eşitlemek, her sessizliği terk ediş olarak okumak, bize ne kazandırıyor?
Bu işin politik olarak da çok sayıda dinamiği vardır, bilemeyiz.
Sağduyu ile yazılmış bir tweet bile, trol ordularının saldırısına uğruyor.
Peki, gerçekten sorarım size.
Bu kadar tahammülsüz olmak, hangi davaya hizmet ediyor?
Ezcümle….
Sadakat tweet'le ölçülmez arkadaşlar.
Benden söylemesi.
BİR YAYINCILIK DURUŞU
Türkiye tarihi bir dönemden geçiyor.
Kulağa biraz klişe geliyor, farkındayım.
Ama bölgesel olarak ciddi kırılmaların yaşandığı coğrafyamızda, hakikaten önemli günlere tanıklık ediyoruz.
Ben geçtiğimiz aylarda, bu köşeden şöyle bir yazı yazmıştım.
“17/25 Aralık sonrasında en sağlam duran medya, Turkuvaz olmuştur” diye.
Bugün hala bu iddiamın arkasındayım.
Turkuvaz, FETÖ’nün itibarsızlaştırma operasyonlarından nasibini alan kanallardan biriydi.
Özellikle A Haber.
Bakın size şimdi yeni bir şey söylüyorum.
Tüm itibarsızlaştırma çabalarına karşın bugün A Haber, televizyonculukta rüştünü ispatlıyor.
Nasıl mı?
‘Gün gelir devran döner’ mantığı ile değil…
Durdukları yeri, o cepheyi sağlam muhafaza ederek yayınlarına devam ediyorlar.
Bakın bugün en çok itibar suikastına uğrayan kanal olmalarına rağmen…
Reytinglerde en üst sıralarda yer almaya devam ediyorlar.
Taraflı dersiniz ya da demezsiniz.
Durdukları yeri zaten inkar etmiyorlar.
Ama işledikleri tüm konuları bir yayıncı titizliği ile sürdürüyorlar.
Bugünün medya dünyasında tarafsızlık iddiasıyla yola çıkan pek çok kurum zamanla savrulurken…
A Haber, durduğu yeri net biçimde belirledi.
Ve bu çizgiden şaşmadan yoluna devam ediyor.
Yayınlarını yaparken her detayın üzerinden tekrar tekrar geçmeleri…
Onların yayıncılığa bakış açısını ortaya koyuyor.
Özetle A Haber sadece haber vermiyor, bir duruş sergiliyor.