Neden Terörsüz Türkiye, Neden Şimdi?
"Terörsüz Türkiye..."
Birkaç ay önce bu kavramı ilk duyduğumuzda çoğumuzun aklında şöyle sorular belirdi: "Terörsüz Türkiye ne demek?
Zaten yıllardır terörle mücadele edilmiyor muydu?
Şimdi ne değişti?"
Evet, tam olarak öyle.
Türkiye yıllardır terörle mücadelesinde hem içeride hem dışarıda büyük emekler harcadı.
Ama şimdi bu söylemin zamanlaması üzerinde durmak gerekiyor.
Çünkü siyasette hiçbir şey tesadüf değildir.
Hele ki söz konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli gibi iki siyasi usta ise...
Bir kere, zamanlama kritik. Hem içeride hem dışarıda...
İç dinamiklerden başlayalım.
Türkiye yıllardır PKK terörüyle mücadele ederken, özellikle son dönemde terör örgütünün saha hakimiyeti ciddi biçimde kırıldı.
Güvenlik güçlerinin kararlı operasyonları, yerli savunma sanayinin göz kamaştıran başarısı ve en önemlisi halkın geniş desteği terör örgütünü çıkmaza sürükledi.
PKK’nın Mayıs ayında yaptığı silah bırakma çağrısı tesadüfi değildi.
Örgütün elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan bu yeni süreç, devletin kararlı tutumu sonucu şekillendi.
İçeride böyle bir ortamın oluşması tabii ki ülkenin ekonomik ve sosyal atmosferini de dönüştürmeye başlayacak.
Göreceksiniz…
Diyarbakır, Şırnak, Hakkari gibi uzun süre terörün gölgesinde kalan bölgelerde ekonomik yatırımlar artmaya başlayacak
"Güven ortamı" sözü pratiğe geçecek.
Ama bu hikâyenin bir de dış boyutu var ki, işte asıl dikkat çekmemiz gereken nokta da tam olarak burası.
Şöyle ki;
Ortadoğu'da haritaların yeniden çizildiği bir dönemden geçiyoruz. Suriye’de sular durulmuyor. İsrail'in son dönemlerdeki askeri hamleleri, özellikle İran ve Suriye'yi hedef alan saldırılar bölgeyi daha da karmaşık hale getirdi. Türkiye tam da bu süreçte "Terörsüz Türkiye" sloganını devreye sokarak aslında bölgeye yönelik stratejik bir mesaj verdi.
Mesaj açık:
Türkiye, kendi iç istikrarını sağladıktan sonra bölgesinde daha güçlü ve etkin bir rol üstlenmeye hazır olduğunu söylüyor. Yani "Biz evimizi temizledik, şimdi sıra bölgeye huzur getirmekte" demeye getiriyor.
Peki, Erdoğan ve Bahçeli bu hamle ile neyi hedefliyor?
Bir kere, Türkiye’nin bölgede lider ülke konumunu güçlendirme hedefi net biçimde ortaya çıkıyor. Özellikle Suriye ve Irak gibi ülkelerde yaşanan istikrarsızlıkları fırsata çevirmek isteyen PKK/YPG gibi terör örgütlerine karşı Türkiye artık sadece kendi sınırları içinde değil, bölgesel düzeyde de hamle yapacağını ilan ediyor.
İsrail’in Suriye’ye yönelik oluşturduğu tehditler de bu bağlamda çok kritik. Türkiye, "Terörsüz Türkiye" söylemiyle İsrail dahil tüm aktörlere şu mesajı veriyor: "Bizim bölgemizde yeni bir kaosa izin vermeyeceğiz. Bölgemizde barışın teminatı biziz."
Unutmayalım, Erdoğan'ın dış politika vizyonu uzun süredir net:
Türkiye’nin etkin olmadığı bir Ortadoğu, Türkiye için risklerle doludur. Bu nedenle Erdoğan, kendi iç güvenliğini sağlamlaştırdıktan sonra Suriye başta olmak üzere komşu ülkelerde yaşanan her türlü gelişmeye aktif biçimde müdahale edecek bir Türkiye hayal ediyor.
Bahçeli’nin Erdoğan’a verdiği destek ise bu noktada hayati öneme sahip. Çünkü MHP lideri, "barış ve kardeşlik" vurgusuyla aslında daha geniş bir toplumsal mutabakat oluşturmanın zeminini hazırlıyor.
Peki, Türkiye'nin içindeki kazanımlar neler?
En başta, ekonomik istikrar. Terörün bitmesi demek, yatırımların artması, turizmin canlanması ve ülkeye yönelik dış yatırımların hız kazanması anlamına geliyor. Ayrıca toplumda uzun yıllardır süren kutuplaşmanın azalması ve daha güçlü bir toplumsal birliktelik ruhunun oluşması hedefleniyor.
Böylece Türkiye, dışarıda güçlü bir aktör, içeride ise huzurlu bir toplum yaratmayı hedefliyor.
Özetle, "Terörsüz Türkiye" sadece içeride terörü bitirmek anlamına gelmiyor. Büyük resme baktığımızda Türkiye'nin bölgedeki liderlik iddiasının da temelini oluşturuyor.
Bu süreçte Erdoğan’ın siyasi zekası ve Bahçeli’nin kritik desteği ile yeni bir dönemin başladığını söyleyebiliriz. Ortadoğu'daki tüm gelişmeleri bu perspektifle okumak gerekiyor.
Bu yüzden soruyoruz:
"Neden Terörsüz Türkiye, neden şimdi?"
Çünkü Türkiye, bölgesindeki yeni güç denklemlerini kendi lehine çevirmek, hem içeride hem dışarıda barışı, huzuru ve refahı kalıcı hale getirmek istiyor. Çünkü Türkiye artık edilgen bir aktör değil, Ortadoğu coğrafyasında istikrarın ve güvenin merkezi haline gelmek istiyor. Türkiye, sadece bugün değil, yarının dünyasında da söz sahibi olmak için hamlesini tam da şimdi yapıyor.