Orman Kahramanlarına Yapılan Haksızlık
Yine yangın çıktı.
Yine alevler yükseldi.
Yine sosyal medyada uzmanlar çoğaldı.
Yangın çıkar çıkmaz herkes klavyeye sarıldı:
“Uçak nerede?”
“Helikopter neden geç geldi?”
“Niye söndürülemiyor?”
Herkes uzman.
Herkes müdür.
Herkes itfaiyeci.
Herkes pilot.
Ne güzel dünya!
Geçen hafta orman kahramanlarının bir gününe eşlik ettim.
Gün onlarda asla bitmiyor; gökyüzünü gözlüyorlar, termallerle ormanı tarıyorlar, yangın çıkar çıkmaz dakika saymadan orada oluyorlar.
7/24 teyakkuzdalar.
Kaybedecek bir saniyelerinin olmadığını biliyorlar.
Peki, karşılığında canını dişine takan bu insanlara teşekkür etmek yerine ne yapıyoruz?
Evden, klimalı odadan tweet atıyoruz:
“Neden geç kaldınız?”
Size bir soru:
Aynı anda onlarca yangın çıktığında hangi ülke yetişebiliyor?
Amerika mı? Avrupa mı?
Ben Los Angeles yangınlarını da yerinde izledim.
Orada da yangın büyüyor, uçaklar gecikiyor, alevler şehirlere kadar dayanıyor.
Neden?
Arkadaşlar, uçakların da helikopterlerin de karadan müdahalenin de bir sınırı var.
Uçak her coğrafyada uygun olmuyor.
Helikopter her ortamda uçamıyor.
Karadan müdahale bazen rüzgara yenik düşüyor.
Ekipleriniz ne kadar yeterli, donanımlı olursa olsun bazen doğa kazanıyor.

Bunun ne kadar farkındayız?
Ya da şöyle sorayım: Yangın çıktığında bizde işler nasıl yürüyor?
Bir yangın çıksın, hemen “Uzmanlar” ekranlarda…
Yangın havadan mı söndürülür karadan mı?
Uçak mı iyidir helikopter mi?
Sosyal medya profesörleri karar verir: Uçak yok, helikopter yok, sistem yok!
Var arkadaşlar, var!
Laf olsun diye demiyorum. Gittim gördüm, yaşadım, yanlarında bulundum.
Var!
Evet, Türkiye’nin yangın söndürme filosu var.

Uçak da var, helikopter de var, eğitimli ekip de var.
Bu süreçte dönemin Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın tutumunu da unutmamak lazım.
Son derece şeffaf davrandı.
Hiç kibirli ya da üstten konuşmadı.
Sorulara bıkmadan usanmadan yanıt verdi.
Aynı soruları bile farklı yollarla açıklamaya çalıştı.
Soruyorum size:
Bu yangınları kim çıkarıyor?
Sigara izmaritini ormana atan kim?
Cam şişeyi çalılığa fırlatan kim?
Mangal ateşini söndürmeden giden kim?
Kim? Ben mi? Sen mi? O mu? Biz miyiz?
Tabii bir de işin politik kısmı var.
Ormanlar yanarken bazılarımız siyasi dertlerini söndürmeye çalışıyor.
Yangın üzerinden muhalefet yapmak işte bizim uzmanlık alanımız.
Yanan orman umurlarında mı?
Yorum yok…
Ben son 4-5 yılda neredeyse tüm büyük yangınlarda bulundum.
Türkiye’deki ekiplerin geldiği nokta tartışılmaz.
Dünya standartlarının üstünde.
Laf olsun diye demiyorum, gördüğüm için söylüyorum.
Türkiye’de Orman Kahramanları dünya standartlarının üstünde donanıma ve kabiliyete sahiptir.
Nokta.

Asıl mesele şu:
Biz bu yangınları nasıl önleyeceğiz?
Bu ülkenin vatandaşı ormanda sigara atmayacak.
Mangal ateşini söndürmeden gitmeyecek.
Ormanın ortasına cam kırıkları bırakmayacak.
Önce bunu öğreneceğiz.
Yangın var.
Ama sadece ormanda değil.
Cehaletimizde de yangın var.
İhmalkârlığımızda da yangın var.
Ve maalesef bazılarımız için en büyük yangın:
Gündem yakalamak.
Ormanı birlikte yakıyoruz.
Sonra birlikte izliyoruz.
Sonra da hep bir ağızdan bağırıyoruz:
“Uçak nerede?”
Bazen insan yangını söndüremez.
Ama cehaleti söndürmek için hâlâ şansımız var.