Teknofest neden önemli?

Adem Metan
Adem Metan

Bugün yazımı, büyük bir heyecanla Kıbrıs dönüşünde yazıyorum.

Heyecanlıyım çünkü dünyanın en büyük teknoloji festivali TEKNOFEST, bu kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gençlerle buluştu.

‌Heyecanlıyım çünkü gençlerin ilgisi, bende derin bir heyecan bıraktı.

‌TEKNOFEST yolculuğuna hemen her yıl yerinde tanıklık eden biri olarak bu yıl bu festivalin Kıbrıs’ta yapılması oldukça kıymete değer.

‌Tam da Kıbrıs belirli odakların spekülasyonlarına alet edilmişken…

‌Tam da Kıbrıs mevzusu asılsız iddialarla siyasi bir koz olarak kullanılmak üzereyken…

‌Teknoloji devrimini burada sürdürmek dahiyane bir adım.

‌Planlı mıydı yoksa tamamen bir tesadüf mü bilinmez ama zamanlama oldukça manidar.

TEKNOFEST üzerine saatlerce konuşabilirim ama buraya bu festivalin neden önemli olduğuna dair birkaç not eklemek isterim.

‌Önemsiyorum çünkü dünyanın en büyük teknoloji  şöleni. 

‌Önemsiyorum çünkü parti gözetmeksiniz herkesi bir çatı altında buluşturan önemli bir fuar.

‌Önemsiyorum çünkü Türkiye’nin yerli sanayisinin görücüye çıktığı önemli bir vitrin.

‌Önemsiyorum çünkü hayal gücü derinlemesine olan çocuklarla bir arada olma fırsatı sunuyor.

‌Bu sene TEKNOFEST’te 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı sanal gerçeklikle anlatan deneyim alanı, festivalin dikkat çeken bölümlerinden biri olmaya şimdiden aday.

‌4 Mayıs’a kadar sürecek bu teknoloji fuarını yerinde deneyimlemenizi muhakkak tavsiye ederim.

‌TEKNOFEST, en azından önyargıların kırılması açısından en az bir kez görülmesi gereken bir festival.

‌Eylülde İstanbul TEKNOFEST’te yeniden buluşmak üzere…

BİR NEZAKETSİZ DİL

‌Bugüne değin farklı kesimlerden çok sayıda isimle bir araya geldim.

‌Çok sayıda farklı görüşle yazıştım.

‌Bu diyalogları sürdürürken nezaketi elden bırakmamaya hep dikkat ettim.

‌Fakat siyasi dilin ve nezaketsizliğin geldiği noktayı görmek benim açımdan oldukça üzücü.

‌Muhakkak denk gelmişsinizdir…

‌Ali Mahir Başarır ve Zafer Şahin arasında, X platformunda bir polemik söz konusu.

‌Konunun içeriğinden ziyade kullanılan dile değinmek istiyorum.

‌Ali Mahir Başarır’ın en başta bir siyasetçiye yakışmayan siyasi nezaketten de oldukça uzak bir üslup kullanması büyük hayal kırıklığı.

‌Karşınızda bulunan kişinin fiziksel özelliklerinizi dilinize dolayıp, bir siyasi argüman üretemezsiniz.

‌Hele hele bir siyasi parti temsilcisi olarak daha özenli davranmanız gerekirken…

‌Zaten toplum olarak ayrıştıkça ayrışıyoruz…

‌Zaten aramıza nifak tohumu girmesi küçük bir kıvılcım meselesi…

‌Rol model olması gereken isimlerin bu denli üslupsuz olmasını varın siz hesap edin.

‌Bakın kimseyle aynı pencereden dünyaya bakmak zorunda değilsiniz ama saygı duymak zorundasınız.

‌Bu hepimiz için geçerli.

‌Öznesi belki Mahir Başarır ama toplum olarak tartışmayı bilmiyoruz.

Bakın artık ekranlarda tartışma programları bile yapılamıyor.

‌Neden?

‌Çünkü eski nezaket kalmadı…

‌Tahammül kalmadı…

‌Tahammülsüzlük, bizi yine geçtiğimiz günlerde bu köşede bahsettiğim o meşhur ankete götürüyor.

‌Muhalif seçmen, iktidar destekçilerine oranla karşı cenaha daha tahammülsüz.

‌Bunun seçmenden siyasetçilere sirayet etmesi hepimiz için üzücü.

‌İnsan düşünmeden edemiyor; bir siyasetçi böyle bir üsluba sahipken seçmenden nasıl tahammül bekleyebilirsiniz ki?

‌Yapmayın beyler…