Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’ın gazetecilik faaliyetleri
Bazı insanlar tarihe derin izler bırakır ama biz her zaman onları yakından tanımak fırsatı bulamayız.
Bu isimlerin hayat hikayelerine odaklandığımızda ise görünen başarılarının ardında zorlu hikayelerin yattığını keşfederiz.
İşte benim için Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal da bu isimlerin arasında yer alıyor...
Arsal'ın hayat hikayesini çeşitli kaynaklardan öğrenmiştim ama asıl hayranlığım Beyazıt'taki Sahaflar Çarşısı'ndan edindiğim kitaplarını inceledikten sonra arttı...
İmkansızlık içinde başarılı olmuş, çalışkan ve inancından taviz vermeyen bir Türkiye sevdalısının hikayesi bu...
***
Sadri Maksudi, Kazan Türklerindendir. Sadri Maksudi’nin 78 yıllık hayatının 34 yılı Rusya’da, 11 yılı Fransa’da, 32 yılı Türkiye’de geçmiştir. Kendisi hem tarihi not tutmuş hem de tarih yazmış bir kişidir. Çok cephelidir. Tarihçi, hukukçu, insan hakları savunucusu ve dil bilimcidir. Rusya’da Çarlık yıkıldıktan sonra, Türk-Tatarların Cumhurbaşkanı seçilmiştir. İhtilal komünizme dönüşünce, Rusya’dan ayrılıp, Paris’e gitmiştir. Rusya Sorbonne Üniversitesi’nde profesör iken Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’ye davet edilmiştir. Atatürk’ün danışmanı olmuştur. Türk Tarih Kurumu’nun (TTK) ve Türk Dil Kurumu'nun (TDK) kuruluşunda yer almıştır. Ankara ve İstanbul Üniversitesi’nde görev yapmıştır. Türkiye’de 12 yıl Millet Meclisi üyeliği yapmıştır.
Sadri Maksudi Arsal’ın hayatı Türk ve Tatar halkı için siyaset, hukuk, dil, edebiyat ve tarih alanlarında verdiği mücadeleler ile doludur. Hayatı boyunca Türk kimliği ve tarihi ile ilgili araştırmalar yaparak, bu araştırmaları kitaplaştırarak, kitlelere yayarak, Türk dili ile ilgili tespitler ortaya koyarak çalışmalar yürütmüştür. Bu uğurda girdiği mücadele nedeni ile zor zamanlar yaşasa da davasından vazgeçmemiştir. Kendisi ile aynı fikirde olanlar olduğu kadar karşıt fikirler ortaya koyanlar da olmuş, Sadri Maksudi doğru bildiğini düşüncelerini ilim ışığında savunmaktan geri kalmamıştır. Küçük yaşta öğrendiği yabancı diller, iyi bir hatip olması ve yılmak bilmez araştırmacı yönü hayatının sonuna kadar kendi yolunu aydınlatmıştır.
Türk Hukuku ile ilgili yaptığı çalışmalarda ders saatleri ve eğitim şekilleri ile değil Türk Hukuku'nun alt yapısı ve diğer ülke hukukları ile karşılaştırması üzerinde durmuştur. Bu anlamda kendisine, "Türk Hukuku çalışmalarının ilk kuramcılarından" denilebilir.

Doğumu ve Ailesi:
Sadri Maksudi, 5 Ağustos 1879’da Kazan, Taşsu köyünde doğmuştur. Ailenin en küçük çocuğudur. Dedesinin babası tanınmış din alimi Maksut Efendi’den dolayı ailesi, Maksudi soyadını taşımaktadır. Babası doğduğu köyün imamı Nizamettin Molla’dır. Annesi Meftuna Hanım, okur yazar bir kadındır. Hadî, Salahattin, Dürrümasfufe ve Dürrümenşure isimli 4 kardeşi bulunmaktadır.
Hayatı ve Eğitimi:
Sadri Maksudi, önce köy ilkokulunu bitirdi. 1888’de Kazan’daki meşhur Allâmiye Medresesi'ne gitti. Burada "Ayaz İsaki" en iyi arkadaşı oldu. İkisi de Rusların Kazan’ı aldıklarında uğradıkları zulmü öğrenip, etkilendiler.
Ağabeyi Hadî, İstanbul gazetelerine ilgiliydi. Sadri Maksudi bu sebeple İstanbul’u küçük yaşta tanımıştı. İstanbul Türkçesi'ni öğrenmeye başlamıştı. 14 yaşında Daniel Defoe’nin Robinson Crusoe adlı eserini İstanbul Türkçesi’nden, Kazan Türkçesi’ne çevirdi ve bu çalışmada bir dergide basıldı. 16 yaşında Tabakat-ul-arz (Yerin Tabakaları) eseri Osmanlı Türkçesi’nden, Kazan Türkçesi’ne çevrildi.
1895’te Medrese'den ayrıldı. Tercüman Gazetesi’nin sahibi İsmail Gaspıralı’nın daveti ile Zincirli Medrese'de çalışmak üzere Kırım’a giden ağabeyi ile birlikte kendisi de Kırım'da Bahçesaray’a gitti. İsmail Gaspıralı, burada Sadi Maksudi ile yakından ilgilendi. Maksudi, Gaspıralı’nın “Türk Birliği” fikrinden etkilendi ve bu medresede Rusça öğrendi.
Bu fikir “Bütün Türklerin tek bir aile olduğunu, Kazanlı ve Kırımlı Türklerin Başkurtlar ve Kırgızlarla akraba olduğunu, hatta Hristiyan olan Çuvaşların ve Şamanist olan Yakutların öteki Türklerin kardeşleri olduğu”dur.[1]
1896 yılında Rus Öğretmen Okulu’na başvurdu. Burada Ayaz İsaki ile tekrar bir araya geldi. Edebiyat ilgilerini çekti. Okuldaki Fransız hayranlığından etkilendiler.
1898'de ilk romanı Maişet (Yaşayış) basıldı. Kazan lehçesi ile yazılmış ilk edebi eser olma özelliğini taşır. Romanı yazmaktaki amacı “Tatarca'nın bir millî edebiyat haline gelmesine katkı sağlamak”tır.
1901’de okuldan mezun oldu. Ailesinin yanına döndü.
Ailesinin de desteği ile yaşayan ünlü Rus romancı Tolstoy ile tanışmak istedi ve kendisi ile uzun bir görüşme yapma imkanı buldu.
Daha sonra Bahçesaray’a gitti ve Gaspıralı ile görüştü. Ardından İstanbul’a geldi ve Ahmet Mitat Efendi ile bir araya geldi.
1901-1906 yılları arasında Paris’e gitti. Fransızca ve Latince öğrendi. Sorbonne Üniversitesi’nde Hukuk okudu. Yüksek İçtimai İlimler Okulu’na gitti. Gabriel Tarde, David Émile Durkheim, Lucien Lévy-Bruhl gibi profesörlerin derslerini dinledi. Maksudi'nin toplumsal ve siyasi görüşleri Paris'te oluştu.
O dönemde Paris’te Meşveret Dergisi’nin sahibi Ahmet Rıza, Yahya Kemal, Ahmet Ferit ve Yusuf Akçura gibi önemli isimler vardı.
1903’te Bahçesaray’da Yusuf Akçura’nın Tercüman’ının 20’nci yılı için bir tören tertip etti. Tören Rusya Türklerinin ilk milli kongresi sayıldı.
10 Şubat 1904’te Rusya ve Japonya savaştı. Sadri Maksudi aynı anda birkaç gazeteye Rus gazetelerinden Fransızca çeviriler yaptı. Basın kartı aldı. Savaş, Eylül 1905’te Rusya’nın yenilmesiyle son buldu.
Ekim ayında Rusya’da genel grev oldu. 17 Ekim’de Çar 2’nci Nikola halkın taleplerini kabul etti. En kısa zamanda Parlamento toplanacağını bir Manifesto ile ilan etti.
1906’ta 1883 yılında çıkartılmaya başlanan, yönetim yeri Kırım’ın Bahçesaray şehrinde olan, Osmanlı Devleti dahil olmak üzere Türk dünyasına ulaşan Tercüman’da çevirileri yayınlanmaya başladı.
Sadri Maksudi, Ağustos 1906’da Rusya’ya döndü. Mekerce’deki 3’üncü Müslümanlar Kongresi'ne toplantının ikinci günü yetişti. Orada ağabeyi Hadî Maksudi ile karşılaştı. Kongrede İsmail Gaspıralı ve Yusuf Akçura da vardı.
Ülküleri, "Türk Birliği" duygusu ile yeni bir Türk nesli yetiştirmekti. Rus aydınları ile mücadele edecek bir neslin yetişmesi eğitimle gerçekleşebilirdi. Kongrede Dil Birliği kararı alındı. Artık eğitim "Osmanlı Türkçesi" olacaktı.
Kadet Partisi’nden (Meşrutiyetçi Demokratlar[2]) 2’nci Duma’ya milletvekili olarak girdi. 20 Şubat 1907’te 2’nci Duma açıldı. Başkanlık Divanı’na üye seçildi.
(1907-1912) 3’üncü Duma’da da kanun engellerine rağmen yine vekil seçildi. Türk okullarında Rusça'nın zorunlu olması, votka satışının yasaklanması, pazar günü tatili sorunu, 1908’de Osmanlı Meclisi’ni tebrik etmeyi önermesi, Kırgız toprakları, Panislamizm suçlarını ret etmek, Ruslaştırma politikasına karşı çıkılması konularında yaptığı konuşmalar önemlidir.
1909’da parlamento temsilcileri ile birlikte İngiltere’ye gitti. Bu dönemde Radloof’dan Türkoloji dersleri aldı.
1910’da varlıklı bir aile olan Rameev’lerden Kamile Hanım ile evlendi.
1908’de Türkiye’de Türk Yurdu Cemiyeti’nin kurulduğu haberi gelmişti. Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyin Ali kurucuları arasındandı. Aynı isimli bir dergi çıkartıyor ve Maksudi’den yazı yazmasını istiyorlardı. "Can Berk" takma ismi ile 24 Kasım 1911’de ilk yazısı “Büyük Milli Ameller”i kaleme aldı. Yazısında “Milletlerin terakkisi ancak büyük emel sahiplerinin vücudu sayesinde mümkündür. Büyük emel gerek fertlerde, gerek milletin heyeti umumiyesinde o kadar büyük bir kuvvet hasıl eder ki buna karşı gelecek hiçbir kuvvet tasavvur olunamaz. … Emelsiz bir millet ruhsuz bir ceset gibidir.” görüşü yer alıyordu.
Maksudi’nin vekilliği Haziran 1912’ye kadar sürdü. İyi bir hatip ve başarılı bir politikacı olduğu için 4’üncü Duma’ya girmesi engellendi.
1913-1917 tarihleri arasında Kazan’da avukatlık yaptı. Fransa’daki eğitimin Rusya’da geçerli olması için sınavlara girerek ve bir de tez yazarak "eşitlik belgesi" aldı. Petersburg’a taşındı. Oradan Kazan’a geçti. Adile ve Naile adında iki çocuğu doğdu.
1914’de Rusya Avusturya ve Almanya’ya karşı savaşa girdi. Aynı yıl kasım ayında "Türkiye’nin Almanya ile müttefik olması" Maksudi’yi yıktı. Osmanlı'nın yıkılacağını ve Türk basınının Rusya’ya sokulmayacağını düşündü. Maksudi, Osmanlı’nın her hareketini ciddiyetle takip ediyordu.
Haziran 1914’te Petrograd’ta 4’üncü Müslümanlar Kongresi toplandı.
11 Eylül 1914’de İsmail Gaspralı’nın ölüm haberi geldi. Bu habere derinden üzüldü.
1917 Rus İhtilali gerçekleşti. Maksudi, Petrograd’a gitti. Kadet Partisi’nin kongresi yapıldı.
1 Mayıs 1917’de Türkistan’da bütün Müslümanlar Kongresi yapıldı. Türkistan Hükümet Komitesinin 2’nci üyesi oldu. Şura kuruldu. Kongrede olmadığı halde Maksudi, Şura’ya üye seçildi. Hatta müftülük için aday bile gösterildi.
22 Temmuz 1917 Milli Medeni Muhtariyet toplantısında İç Rusya ve Sibirya Tatarları Milli Medeni Muhtariyetini ilanı kabul edildi. 12 kişiden oluşan heyetin başkanı Sadri Maksudi oldu.
Ekonomik olarak güçlenmek adına 17 Kasım 1917’te Muhtariyet günü konularak halktan önemli miktarda para toplandı. 20 Kasım’da meclis toplandı. Bu arada Muhtariyet dergisinin 4. sayısı yayınlanmaktaydı.
1917 Rus İhtilâli’nden sonra 23 Kasım 1917’de Sadri Maksudi Kazan yöresinde kurulan İdil-Ural Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
13 Nisan 1918 Bolşevikler iktidara geldi. Ufa’da Maksudi’nin arandığına dair ilanlar asıldığı iddia edilir. Maksudi bu iddiaları ciddiye alarak ülke dışına çıkmaya karar verir. 1918-1919 Bolşevizm’in Rusya’daki hâkimiyeti üzerine Finlandiya’ya geçti.
Rusya’da iş savaş başlamıştı ki 11 Kasım 1918’de Birinci Dünya Savaşı son buldu.
Rusya’da kalan ailesinden haber alamadı. Burada araştırmalarına devam etti. Vize alır almaz İsveç’e geçti.
Stokholm’de Yusuf Akçura ile karşılaştı.
Mayıs 1919’da Fransa’ya geçti. Burada basın kendisi ile ilgili haberlere geniş yer verdi.
Burada Le Temps gazetesine yazılar yazıyor.
Barış Konferansı’na bir Momerandum sunuyor. (30 Haziran 1919/1Temmuz 1919)
10 Ocak 1920’de Barış Konferansı'nda savaştan yenik çıkan Türkiye ile ilgili bir çağrı yapıyor.
6 Nisan 1920’de Fransa Başkanvekili Millerand ile görüşüyor.
1921’de Rusya’da açlık başlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün hükümeti Rusya Bolşevik hükümetini tanıyınca hayal kırıklığı yaşar.
Sonra bu ilişkiyi ailesini bulmak için kullanır ve bir yıl sonra bulur.
1922’de ailesi ile buluşmak için Finlandiya’ya gitti. Burada birkaç ay kaldıktan sonra birlikte Berlin’e geçerler.
Ağustos 1923’de ise Fransa’ya gittiler.
4 Aralık 1923’te Sorbonne Üniversitesi’nde Rusya’daki Türklerin tarihini içeren dersler vermeye başlayarak, Profesör oldu.
Sorbonne’a bağlı bir enstitüde akademik faaliyetlerine devam etti. 1’inci Dünya Savaşı sonundaki ortamda her fırsatta Türklerin haklarının korunmasına çalıştı.
Bu arada 29 Ekim 1923’te Türkiye’de Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Türk Ocakları Kurultayı Başkanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) ile iletişime geçti. Ankara’ya geldi. 18 Kasım ve 20 Kasım 1924’te konferanslar verdi.
24 Kasım 1924’te Gazi Mustafa Kemal ile görüştü. Gazi kendisini Ankara’ya çağırdı.
15 Aralık 1924’te İstanbul’da Darülfünun Konferans Salonu’nda konferansını verdi.
Konferansların metinleri Türk Yurdu Dergisi’nde yayınlandı.
Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Milli Eğitim Bakanı olmuştu. Maksudi ile iletişimleri sürüyordu.
1925 yılında Maarif Vekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver) tarafından Türkiye’ye davet edildi. Önce Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine, sonra yeni açılan Ankara Adliye Hukuk Mektebi’ne profesör tayin edildi.
Türk vatandaşlığına geçti. Türk Hukuk Tarihi ve Umumi Hukuk Tarihi dersleri vermesi kararlaştırıldı.
14 Eylül 1925’te Hakimiyeti Milliye gazetesinde bu konuda bir yazısı yayınlandı.
5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
1924-1930 Dil inkılabına destek verdi. Türk diline aşıktı. Bu konudaki düşüncelerini şöyle aktarmıştı:
Eminim ki bu kadar sene Arabi ve Farisi kelimeler bataklığında yuvarlandıktan sonra Türk’e Bilgi Han, Kaşgari ve Has Hacip dilinden ilham almak fikri gelecektir ve Türk milleti medeni lisanını bu kaynaklardan kuvvet alarak yapacaktır. Türkçülük siyasetinin en tabi, en mukaddes tezahürü hiç şüphesiz lisanda Türkçülük'tür.
23 Nisan 1928’de Türk Ocakları'nın has üyesi seçildi.
Bu süreçte Türkiye’de 1 Kasım 1928’de yeni alfabeye geçildi.
Türk Tarih Kurumu kurucularından:
28 Nisan 1930’da, Atatürk’ün de katıldığı Türk Ocakları’nın 3’üncü Kurultayı’nda, Afet İnan 40 imzalı bir önerge sunmuş aynı gün Kurultay’da yapılan görüşme sonucunda Türk Ocakları Kanunu’na, 84’üncü madde olarak bir madde eklenmiştir. Bu karar çerçevesinde 16 üyeden oluşan bir “Türk Tarihi Tedkik Heyeti” oluşmuştur. Heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930’da yapmış, yönetim kurulu ve diğer üyeleri seçmiştir.
Başkan: Tevfik Bıyıklıoğlu Başkanvekilleri: Yusuf Akçura, Samih Rıfat, Genel Sekreter: Dr. Reşit Galip Üyeler: Afet İnan, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Hamid Zübeyir Koşay, Halil Edhem, Ragıb Hulusi, Reşid Safvet Atabinen, Zakir Kadiri, Sadri Maksudi Arsal, Mesaroş (Ankara Etnografya Müzesi uzmanı), Mükrimin Halil Yinanç, Vasıf Çınar, Yusuf Ziya Özer.
Bu heyet, “Türk Tarihinin Ana Hatları” çalışmasını yayımlamıştır. 29 Mart 1931’de Türk Ocakları’nın 7’nci Kurultayı’nda kapatılma kararı alınınca, bu defa 12 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti” adı ile yeniden teşkilatlanmış ve 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etmiştir. Kurumun adı 1935’de “Türk Tarihi Araştırma Kurumu” olarak değiştirilmiş, daha sonra ise “Türk Tarih Kurumu”na çevrilmiştir.
1330 tarihinde basılan ve Türk Ocakları tarafından yayımlanan “Türk Dili İçin: Geçmişteki, Bugünkü ve Gelecekteki Yazı Dilimiz Üzerine Düşünceler” kitabının iç kapağında Gazi. M. Kemal imzalı şu not bulunmaktadır:
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkışafında başlıca müessirdir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Hukuk, Dil ve Siyasi Çalışmaları
Maksudi, Türkiye’de milletvekili adayı olduğunu gazeteden öğrendi ve 24 Haziran 1931 günü de milletvekili seçildi. 1934’e kadar Şebinkarahisar milletvekilliği yaptı.
Sadri Maksudi. Tarih çalışmalarında “İskitler” ve “Orta Asya Türk Devletleri” konusunu ele aldı.
Maksudi, Atatürk ile yakındı. Sürekli istişare halindelerdi.
“Türk Tarihinin Ana Hatları” kitabı bu çalışmalar sırasında çıkartıldı. 100 nüsha basılarak aydınların incelemesine sunuldu. Kitabın kısa özeti olan “Türk Tarihine Methal” ise 30 bin adet basıldı.
Maksudi, 1932’te Finlandiya Türklerini ziyarete gitti.
2 Temmuz 1932’de 1’inci Tarih Kongresi toplandı. Sadri Maksudi, 1’inci Türk Tarih Kongresi’nde “Tarihim Amilleri” adlı bir bildiri sunmuştur. Öncelikle akılcı ve dini tarih temellerini anlattıktan sonra Fransızların tarih felsefesini gerçek hayattan ve olaylardan çıkarttıklarını, Almanların ise tarihe tümüyle metafizik bir anlam verdiklerini, pozitivizmin yaygınlaşmasıyla da tarih felsefesinin revaçtan düştüğünü belirtmiştir.[3]
Atatürk’ün isteği ile 1934-1935 yılları asarında hem Ankara hem de İstanbul Üniversitelerinde ders vermeye başladı.
Maksudi, 1935 seçimlerinde yine milletvekili seçildi. 1938’e kadar Giresun milletvekilliği yaptı.
Bu yıl içinde Yusuf Akçura vefat etti. Maksudi, soydaşı ve mesai arkadaşı Yusuf Akçura’nın vefatına derinden üzüldü.
1936’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kuruldu.
20 Eylül 1937’te 2’nci Tarih Kongresi yapıldı. Maksudi, burada “Devlet ve Hukuk mefhumunun ve müesseselerinin inkişafında Türklerin rolü” konusuna değinerek şunları söyledi:
Beşeriyet tarihinde hiçbir ırk Türkler kadar devlet kurmak kabiliyetini göstermemiştir. Türkler başka devletler üzerinde hakim devlet olarak hiçbir zaman zulme istinad etmemişler, zaman ve muhitin seviye ve kabiliyetine göre, azami adaleti, azami kanuniliği ve toleransı göstermişlerdir.
Atatürk'le İlişkisi
1937’de Atatürk ile aralarında Denizbank isminden doğan bir sorun yaşandı. Maksudi, bu ismin Türkçe olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini savundu. Oysa ki bu ismi Atatürk kendisi vermişti. Bu savunmayı farklı değerlendiren çevrelerce bilgilendirilen Atatürk, aydınlarla yaptığı bir toplantıda halkı radyodan bilgilendirmelerini istedi. Aydınlar radyodan yaptıkları ateşli konuşmalarla Maksudi’yi aşırı yerdi. Kendisinin bu olaya cevabı sadece susmak oldu. Olayın ertesinde Atatürk’ün yaveri kendisini ziyaret ederek konuyu özetledi ve Atatürk’ün üzüntüsünü dile getirdi.
10 Kasım 1938’de Atatürk vefat etti. Maksudi, bu büyük devlet adamının vefat haberini gözyaşları içinde karşıladı.
İsmet İnönü’nün "Milli Şef" döneminde 1939 seçimlerine Maksudi aday olmadı.
1943’te toplanan 3’üncü Tarih Kongresi’nde de “Farabi’nin kültür tarihindeki rolü”nü işlemiştir.
1948’deki Tarih Kongresinde de “Eski Türkiye’deki ‘soy-oy-mak’ teşkilatı” konusu olmuştur.
5 Ekim 1948’de dilde Türkçeleştirme çalışmaları için Cumhuriyet gazetesinde dil inkilâbının milli esasları ile ilgili bir yazı dizisine başladı.
1940’da Hukuk Felsefesi dersini okutmaya başladı. Aynı yıl Ordinaryüs Profesörlüğe terfi etti.
1941’de ağabeyi Hadi Maksudi vefat etti. Bir kaç kez mektup yazdığı abisinin her mektuptan sonra hapis edildiğini öğrenip, ona zarar vermemek adına son yıllarını abisi ile hiç iletişim kurmadan geçirmişti. Ağabeyine ile görüşmesine verdiği ara üzüntüsünü daha da artırdı.
Sadri Maksudi, Sovyet düşmanı sayıldığından kara listedeydi.
1943 yılında Ankara’dan ayrıldı ve sadece İstanbul Üniversitesinde görev yapmak üzere İstanbul’a yerleşti.
Maksudi, 2’nci Dünya Savaşı’nda Rus Türklerinin özgür olması için Rusların yenilmesi istiyordu. Almanların Stalingrad’da Ruslara yenilmesi kendisini üzmüştü. Almanları tutan İsmet Paşa’nın politikası da değişmişti. Turancılık devası başlamıştı.
Maksudi 1945’te yaş haddinden emekli oldu.
Aynı yıl 2’nci Dünya Savaşı son buldu.
Ekim 1945’te Tasvir’de makaleler yayınlamaya başladı.
1946 Hukuk Felsefesi ders notlarını kitap haline getirdi.
7 Ocak 1946’da "Demokrat Parti" Kuruldu. Adnan Menderes öğrencisiydi. Partiye yazıları ile yol göstericilik yaptı.
Talep üzerine 1946-1950 tekrar üniversiteye geçti. Türk Tarihi ve Hukuk kitabını hazırlamaya başladı. Bu kitabının ön sözünde “Cumhuriyet devrine kadar memleketimizde 'Türk Hukuku Tarihi' ile hiç kimse alakadar olmamıştır” demektedir.[4]
Maksudi’nin mezun olan sınıflardaki son dersleri verdiği nasihatler nedeni ile ün salmıştı.
18 Mart 1949’da Maksudi’nin de aralarında olduğu ve Hamdullah Suphi başkanlığında bir toplantı yapılarak 1931 yılında kapatılan Türk Ocakları'nın tekrar devam etmesi kararlaştırıldı.
14 Mart 1950’de gerçekleşen seçimlerde Maksudi, Demokrat Parti’den Ankara milletvekili olarak seçildi. Adı bir süre Cumhurbaşkanlığı adayları arasında geçti.
Bu arada Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı (NATO), Avrupa Konseyi, Avrupa Topluluğu gibi kuruluşlar oluşuyordu.
13 Temmuz 1950’de Parlamentolar Birliği Türk Grubu’na başkan seçildi. Siyasi Avrupa Birliği’nin (AB) ya da Federasyonu'nun gerçekleşmesi halinde devletlerin milli hükümranlıklarından feragat etmelerinin doğru olmayacağı görüşünü ileri sürmüştü. Bu görüşü ilk savunan kişi olmasına rağmen ardından Fransızların savunduğu bu görüş tarihe “De Gaulle Doktrini” olarak geçti.
24 Aralık 1952 günü 1945 Anayasası kaldırılıp dil bakımından değiştirilmeksizin 1924 anayasası kabul edildi. Bu dil devriminin iflası niteliği taşıyordu. Maksudi, bu gelişme karşısında Türkçe adına çok üzüldü.
22 Ocak 1953 günü Türkiye Milliyetçiler Derneği kapatıldı.
Maksudi, 2 Nisan 1953 akşamı trafik kazası geçirdi. Bu kazayı üzülmemeleri için iyileşene kadar ailesinden gizledi.
Temmuz 1954’de Ayaz İshaki (İdilli) Ankara’da öldü. Bu vefat da Maksudi’yi derinden yaralayan olaylar arasında yer aldı.
Maksudi 1954’ten sonra kendini tekrar ilmi çalışmalara verdi.
16 Haziran 1955’de “Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları” kitabını bitirdi. Bu kitap çalışmaları arasında değerli bir yer tutar. Birkaç ay sonra kitabını Fransızca'ya çevirdi. Kitapta “Her milletin teşekkülünde etnolojik manadaki ırkın önemi vardı. Irk bir çeşit mayadır”[5] denmektedir.
Ölümü:
Sadri Maksudi Arsal, ilerlemiş yaşına rağmen ürün verme telaşını sürdürerek yaşamış ancak sağlığını yavaş yavaş yitirmiştir. Ve 20 Şubat 1957’de vefat etti. Cenazesi Türk bayrağına sarılı olarak, Gureba Hastanesi'nden Beyazıt Camii’ne getirilmiş, İstanbul Üniversitesi merkez binasında düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu mezarlığına defnedilmiştir.
Mezar taşında “Bu büyük insan hayatını şu iki ideale vakf etmiştir: TÜRKLÜK VE İNSANLIK” ibaresi bulunmaktadır.
Maksudi’nin kızı, Adile Ayda, Türk etnik tarihi üzerine kitap yazan Türkiye'nin ilk kadın diplomatı olmuştur ve 1991’de babasının hayat öyküsünü kaleme alarak bir kitap oluşturmuştur.
Makalesi Yayınlanan Gazete ve Dergiler:
Türk Yurdu Dergisi, Tercüman (Gaspralı’nın), Journal Asiatique, Hakimiyet-i Milliye İkdam, Milliyet, Tasvir, Cumhuriyet.
Eserleri:
Maişet (Yaşayış) / 1898
İngiltere’ye Seyahat / 1912
Türk Tarihi Dersleri / 1927
Türk Hukuku Tarihi / 1928
İskitler-Sakalar / 1933
Orta Asya Türk Devletleri / 1934
Hukukun Umumi Esasları / 1937
Teokratik Devlet ve Laik Devlet / 1940
İngiliz Amme Hukukunun İnkişafı Safhaları / 1940
Umumi Hukuk Tarihi / 1941
Farabi’nin Hukuk Felsefesi / 1945
Kutadgu-Bilig / 1947
Hukuk Felsefesi / 1946
Türk Tarihi ve Hukuk / 1947
Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları / 1955
Türk Dili İçin: Geçmişteki, Bugünkü ve Gelecekteki Yazı Dilimiz Üzerine Düşünceler / 1930

Günümüzde Anılıyor:
Sadu Maksudi Arsal’ın Tataristan'da anıtı dikildi. Zamanın Başbakanı Binali Yıldırım ve Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov Türk-Tatar İş Forumu'nun ardından anıtın bulunduğu İstanbul Parkı'na giderek açılışını gerçekleştirdi.
Yıldırım, konuşmasında Arsal'ın hem Rusya Devlet Duma’sı hem de TBMM'de Cumhuriyetin ilk yıllarında milletvekilliği yapmış seçkin bir şahsiyet olduğunu belirtti.
24 Şubat 2017’de İstanbul Üniversitesi vefatının 60. Yıldönümünde kendisini andı.
KAYNAKLAR:
Kitap:
Adile Ayla, Sadri Maksudi Arsal, Kültür Bakanlığı, 1991, Ankara. / Arsal Sadri Maksudi, Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, Ötüken Yayınevi, 1975, 3. Baskı, İstanbul, s.74. / Arsal Sadi Maksudi, Tür Tarihi ve Hukuk, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara. / Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Türk Tarih Kurumu, 1999, 2. Baskı, Ankara. / Ersanlı, Büşra, İktidar ve Tarih, Türkiye’de “Resmi Tarih” Tezinin Oluşumu, İletişim Yayınları, 2015, 6. Baskı, İstanbul.
Web:
www.ensonhaber.com / www.isteataturk.com / www.tr.timesofturkey.com / www.ttk.gov.tr / www.realnoevremya.com / www.tatar-ile.livejournal.com / www.gov.tatarstan.ru / www.tatar.info
[1] Adile Ayla, Sadri Maksudi Arsal, Kültür Bakanlığı, 1991, Ankara, s. 19.[2] Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Türk Tarih Kurumu, 1999, 2. Baskı, Ankara, s. 145.[3] Ersanlı, Büşra, İktidar ve Tarih, Türkiye’de “Resmi Tarih” Tezinin Oluşumu, İletişim Yayınları, 2015, 6. Baskı, İstanbul, , s. 170.[4] Arsal Sadi Maksudi, Tür Tarihi ve Hukuk, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara, s.6.[5] Arsal, Sadri Maksudi, Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, Ötüken Yayınevi, 1975, 3. Baskı, İstanbul, s.74.