Lozan, İmparatorluğun tasfiye edildiği antlaşmadır

Mustafa Armağan
Mustafa Armağan

102 yıl önce imzalanan Lozan Barış Antlaşması, çok konuştuğumuz ama hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz bir tarihî olaydır.

Oysa resmi tarihçilerin işi gücü beyinleri sloganlara boğmak.

Lozan, Cumhuriyetimizin tapusu imiş!

Fikirsiz yetişen nesiller için bulunmaz bir nimet bu Kemalizm.

Sahte “K. Atatürk” imzası koydun mu profiline, tutmayın küçük enişteleri. Ağızlarına geleni söyleme ve kılına dokunulmama hürriyetini garanti etmişler demektir.

Öte yandan “tapu” söylemi tehlikelidir de. Tapu dediğin tapu dairesinden alınır. Peki biz hangi daireden aldık vatanımızın tapusunu? Ya tapu müdürü kimdi? İngiltere mi ABD mi yoksa Fransa mı?

Tarihle oynarsanız elinizde patlar. En iyisi, tarihi silahsızlandırın. Yaftalara, sloganlara, klişelere sığınmadan konuşmayı öğrenin.

Onun için Lozan’ı önce anlayalım, anlamak için de bir zahmet okuyalım. Tartışan, kılıçlar değil, kafalar olsun.

Yıllar önce bir makaleye rastlamıştım Türk Tarih Kurumu’nun 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu başlığını taşıyan kitabında. Namlı bir prof., makalesine Lozan Antlaşması’nın azınlıklar hakkındaki maddelerini koymuş. Lakin resmi antlaşma metni ile makaledeki madde numaraları birbirini tutmuyordu. Onun 37. madde dediği Lozan’da 36., onun 40. madde diye zikrettiği ise 39. madde çıkıyordu. Acaba nedendi bu farklar?

Merak edip metni alıntıladığı Seha Meray’ın aşağıda künyesini verdiğim kitabını açtım ki ne göreyim: Bay prof. bize Lozan Antlaşması’nın metnini değil de İngiltere’nin bize müzakere edilmesi maksadıyla verdiği öneri metnini sunmuş!? İyi mi? İngiltere’nin sunduğu Barış Antlaşması Tasarısı’nı Barış Antlaşması’nın kendisi zannedip kitabına onu almayı uygun bulmuş. Madde numaralarındaki karışıklık bundanmış.

Şu laubaliliği görüyorsunuz değil mi? Bunlar mı bilim adamı? Kimse kusura bakmasın, ciddi üniversitelerde bu tip laubali adamları tarih bölümlerinin 2. sınıfına geçirmezler. Bu Kemalistler mi tarihimizi temsil edecek? Bu satırların yazarından başka kimse uyarmadı mı kendisini? Uyarmadıysa kurumda çalışan onca prof'a maaşları helal mi? (Uyardım da ne oldu? Ben aile terbiyesi almış biriyim, böyle şeyler yapmam deyip kulağının üstüne yattı!)

Öte yandan prof'un yanlışlıkla aldığı antlaşma tasarısındaki maddelerden biri dikkatimi çekti:

“Madde 35: Osmanlı uyrukluğunda olmayan ve işbu Antlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinde Filistin’de yerleşmiş bulunan Yahudilerin, kanunda belirtilecek olan şekil ve şartlar uyarınca bir bildiri düzenleyerek, Filistin uyrukluğunu edinme hakları olacaktır.” (Seha L. Meray, Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar-Belgeler, c. 3, YKY, İst., 2001, s. 60-61.)

Peki Yahudilerin Filistin’deki uyrukluk (tâbiiyet) meselesi Lozan’da ne arıyordu?

Şunu net olarak ifade edeyim:

Lozan Konferansı emperyalist ordularınca işgal edilmiş Osmanlı topraklarının yeni efendilerine transferinin gerçekleştiği toplantının adıydı. Lozan’da Osmanlı topraklarının yüzde 80’i el değiştirmiştir. Dillendirilmeyen asıl mesele budur.

Tasarının 35. maddesi aslında Filistin’e bir şekilde kapağı atmış bulunan Yahudilerin Filistin devleti vatandaşlığına geçmelerini Lozan’ın bir maddesi haline getirmekteydi. Neden? Filistin’in tapusu hâlâ bizdeydi de ondan. Maddeye göre Lozan imzalanınca Filistin topraklarında kaçak vaziyetteki Yahudiler makamlara beyanname vererek kestirmeden Filistin vatandaşı olacaktı.

İngiliz temsilci Sir Andrew Ryan bu meseleyi 25 Ocak 1923 tarihli oturumda gündeme getirecek ve heyetimizde bulunan Mason Üstadı Şükrü (Kaya) ile müzakere etmeye kalkacak ve ondan ‘Bizi ilgilendirmez’ cevabını alınca şaşıracak, buna mukabil ‘maddede belirtilen ilkenin özüne karşı çıkmadığını öğrenmekten mutlu olduğunu’ söyleyerek teşekkür edecektir.

İngiltere’nin bu maddeyi masaya getirmekteki maksadı, antlaşma onaylanana kadar geçecek sürede Yahudilere -onları Filistin topraklarının yerlisi yapmak suretiyle- Araplar karşısında avantaj temin etmekti.

35. madde resmi antlaşma metnine girmedi gerçi ama Lozan’ı imzalayan İsmet İnönü, 1969 yılında Seha Meray’ın Lozan Barış Konferansı: Tutanaklar-Belgeler adlı kitabının ilk cildine yazdığı önsözde hakikati şöyle ifşa etmiş:

“Lozan Antlaşması İmparatorluğun tasfiye edildiği antlaşmadır.”