Özgür Özel’den ‘ABD gemilerini kıble edindiler’ teranesi

Bu Özgür Özel temcit pilavı gibi durup durup aynı şeyleri söylüyor. 22 Aralık 2017’de TBMM’de “6. Filoya secde edildiğini” söylemiş ama Meclis Başkanı İsmail Kahraman’dan cevabını almıştı.

Aradan geçen yıllarda defaatle benzer lafları tekrarladıktan sonra iki gün önce de “İstanbul boğazında Amerikan filosunu denize dökerken filoya karşı dönüp namaz kılan adamlar bunlar” diye yine muhafazakâr kesimi itham etti.

Neymiş, Amerikan 6. Filosu 1969 Şubatında İstanbul’a gelmiş, derken solcular/sosyalistler buna pek hiddetlenip eyleme geçmiş, rıhtıma çıkan conileri denize dökeceklermiş.

Beyazıt’tan Taksim’e yürümeye hazırlanan solcu gençler Dolmabahçe açıklarında demirlemiş bulunan 6. Filoyu protesto edecekti.

Yeni palazlanan milliyetçi/mukaddesatçı gençlik de Taksim’de onları bekliyordu. Aralarında 2 ölü ve 200 civarında yaralıya mal olacak korkunç bir arbede çıkacaktı.

Solcular “Altıncı Filo defol”, sloganları atarken, milliyetçi/mukaddesatçı gençlik “Komünistler Moskova’ya” diye bağırıyordu.

Hakikatte milliyetçi/mukaddesatçı gençlik ABD’ye bayılmıyordu. Emperyalizm emperyalizmdi. Hatta solcular ABD emperyalizmini dillerine doladıkları halde milyonlarca Türkü ezen Sovyet emperyalizminden tek kelime ile olsun söz etmezken sağcılar hem ABD’ye hem Sovyetler’e karşı olduğunu söylerdi.

Öte yandan Komünizmle Mücadele Derneği ile Milli Türk Talebe Derneği’nin başını çektiği milliyetçi/mukaddesatçı gençlik sadece Taksim’de değil, ABD filosunun demirlemiş bulunduğu Dolmabahçe’de de mevzilenmişti. Derken namaz vakti geldi çattı, ezan okundu ve burada solcuları bekleyenler ‘nöbet tuttukları’ sahilde cemaat olup öğle namazını kılmaya başladı.

İşte tam bu sırada Milliyet gazetesi foto muhabiri İlhan Baştan öyle bir hinlik yaptı ki, fotoğraf makinasının deklanşörüne bastığında yakaladığı açı, camiye sığmayıp bahçeye taşan cemaat sanki sahilde demirlemiş bulunan 6. Filoya mensup bir gemiye doğru namaz kılıyormuş gibi bir izlenime yol açtı. Halbuki fotoğrafa dikkatlice bakıldığında cemaatin kıble yönü hizasında bulunan Sarayburnu’na dönük olarak namaz kıldığı anlaşılıyordu. Hem namaz başka nereye doğru kılınırdı ki?

Milliyet 17 Şubat 1969 günü mahut fotoğrafı şu alt başlıkla verecekti:

“NAMAZ. “Solcular”ın Beyazıt’tan Taksim’e yürüyeceğini haber alan “Sağcılar” erken saatlerden itibaren sahilde toplandılar. BUNLARDAN BİR KISMI DA AÇIK HAVADA AMERİKAN FİLOSU’NUN GEMİLERİNE KARŞI ÖĞLEN NAMAZLARINI KILDILAR.”

Halbuki siz sahilde namaza dursanız, önünüzde bir sandal olsa sandalı mı kıble edinmiş olursunuz? Mekke’de sokakta namaz kılarken önümüzden araçlar geçiyordu, onlara mı namaz kılıyorduk? Yahut bir ağacın veya sütunun önünde namaz kılınırsa onlara mı tapmış olunurdu?

Bu kadar mankafalık olur mu?

Oluyor ve maalesef Alman propaganda bakanı Göbbels’in teknikleriyle bir yalan yeterince uzun bir süre tekrarlanınca zihinlere kazınıyor. Kazınınca da temizlemek artık imkânsız gibi bir şey oluyor.

Zira ünlü iletişim bilimci Marshall McLuhan’dan beri biliyoruz ki, Gutenberg çağında mesaj değil, mesajın sunuluş şekli önemlidir.

İşte o tek kare fotoğraf böyle bir mantıkla sunuldu ve Özgür Özel’in diline pelesenk ettiği yaygın algı başarıyla oluşturuldu. Böylece kitlelerin zihnine bir güzel masaj yapılmış oldu.

2004 yılında değerli senarist ve yazar merhume Ayşe Şasa hanımefendinin Gayrettepe’deki evinde bir etkili zata eğri duran tarih omurgasını doğrultacak bir proje fikrini anlatmıştım. Dinlemiş ve cevaben ‘bakarız’ demekle yetinmişti.

Aradan 21 yıl geçmiş, hala bakıyoruz. Ama Özgür Özel’ler bakmıyor, konuşuyor. Bize susmak düşüyor.

Başa dön