Diyanet acilen camileri ve ibadetlerimizi koruma altına almalı

Sevda Türküsev
Sevda Türküsev

Malumunuz bu kıyafet konusu, daha doğrusu “sokakta kıyafetsizlik” konusu bayağı bir gündeme geldi. Bunu da biz ensonhaber ailesi olarak gündeme getirdik. Biz “sokakta plaj kıyafetiyle dolaşılmaz” veya “çok açık giyinilmez” derken şimdi de karşımıza cenazelerde başı açık kadınları geçtim, dekolteli kadınlar görülmeye başladı.

En son oyuncu Nilperi Şahinkaya‘nın annesinin cenazesinde, oyuncu Kerem Bürsin’nin yanındaki bir bayan, askılı bir atlet ve göğüs çatalları gözükecek şekilde bir dekolteyle karşımıza çıktı. İnsanlar cenazede “yok selfie çektirenleri” falan yorumlarken bu detayı kimse gündeme getirmedi. Açık söyleyeyim; sosyal medyada biz ensonhaber olarak bunu gündeme taşıdık.

Bakın bırakın Müslüman bir kişinin cenazesine, farklı bir inanıştan bir kişinin cenazesine, kiliseye veya sinagoga giderken böyle giyinilmez. Zaten böyle giyinip gitseniz sizi o kiliseden ya da sinagogdan içeri almazlar. Kazara içeri girmişseniz çıkarırlar. Ve emin olun bugün bir Müslüman‘ın cenazesine dekolteli giden bir kişi, kiliseye böyle gitse ve cenazeye ve ibadethaneye saygıdan dolayı çıkarılsa tepki vermez. Ama konu; İslam dini ve konu Müslümanların ibadethaneleri olunca bunları herkes görmezden geliyor. Bir oyuncu veya onun yanındaki bir kişi bir kiliseye bu kıyafetle gitseydi emin olun tüm magazin programlarında inanca saygı, cenazeye saygı, ölene saygı diye konu yaparlardı. Hele ki kilise veya sinagog tepkisel olarak bunu dışarı çıkartsaydı veya uyarsaydı yine “e tabii haklılar” diye gündem yaparlardı. Fakat bu cenazede bu bayanı sayfa sayfa gösterdiler ama Kerem Bürsin ve Hande Erçel eski sevgili oldukları için bu yorumlandı.

Anlayacağınız o cenazede kimse bu kıyafetten rahatsız olmadı.

Daha çok yeni sanatçı, şarkıcı Asya, çok yakın bir arkadaşının cenazesine şort ve mini etek gelen gelenlere isyan etmişti. “Toplum olarak biz nerede nasıl giyeceğimizi unuttuk” diye bir mesaj yayınladı.

Tam onu yorumlarken Nilperi Şahinkaya’nın annesinin cenazesindeki bu kadın kameralara yansıdı.

Bence Diyanet bu konuya bir el atmalı ve cami avlusunda kılınan cenaze namazlarına gelenlerle ve camiye girenlerle alakalı bir yaptırım uygulamalı.

Kiliseler buna müsaade etmiyor da İslam dinine mensup bir kişinin cenazesinde o cenaze namazında kıyafet konusuna Müslümanlar niye dikkat etmeyecek? Veya Müslüman olmasa da cenaze namazı da neticede İslam dininin bir gereğidir ve o da bir ibadettir, buna neden saygı duymayacaklar?

Diyanet şayet cami içlerine ve cenaze namazlarına gelenlere bu kılık kıyafet konusuna bir yaptırım uygulamazsa, inanın biz bundan bir sene sonra plaj kıyafetiyle camiye gelenleri konuşuyor olacağız.

Her olayda asıl önemli olan krizi oluşturmamaktır, sonra biz kriz yönetimi ile uğraşıyoruz. Önemli olan bir kriz oluşmadan onun önlemini almaktır.

Ben buradan Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Erbaş’a sesleniyorum: Lütfen camilerimizde caminin içine girenler, cenaze namazına gelenler ve katılanlar; kadın veya erkek fark etmez, bunların kılık ve kıyafetleri konusunda bir görevli mi tayin edersiniz ya da başörtümü verirsiniz şal mı verirsiniz ama lütfen bir şey yapın.

Bunlara müdahale edilmediği zaman yara gittikçe büyüyor ve ondan sonra o kocaman yarayı iyileştirmeye çalışıyoruz.

Ben ayrıca rica ediyorum; Cuma hutbesinde Diyanet,  camiye gelirken ve cenazeye gelirken kılık ve kıyafet konulu bir hutbe hazırlasın.

Tekrar ediyorum: bakın eğer bugün bunlara önlem almazsak yarın bunlar plaj kıyafetiyle camiye gelmeye başlayacaklar.

Kimsenin özel hayatına karışmıyoruz ama sokaklar, özellikle ibadethaneler ve cenaze namazı artık bu toplumsal bir alandır, toplumsal bir saygı gerektirir.

İnsani boyutuna gelince; bu kadar saygısız nasıl olabiliyorlar insan hayret ediyor.

Cenaze bu, ölüm yahu!

Daha ötesi var mı, bugün o musalla taşında birisi yatıyor, yarın bir gün eninde sonunda hepimiz yatacağız.

En azından ölüye, cenaze sahiplerine, onu geçtim bir dinin gereklerine ve ibadetlerine saygılı olun.

Ama tabii şu var: Bir din hariç bir kesim var, bütün inanışlara saygılı ama kendi inandığı dine saygısız.

Şimdi biz bunları da gündeme getireceğiz ve göreceksiniz değerli dostlar anında “özgürlük ve demokrasiden” dem vurmaya kalkacaklar!

Ya kusura bakmayın, özgürlüğün anlamını sizden öğrenecek değiliz.

Siz kendinizi her alanda özgür hissederek insanların hayatlarına, inançlarına zerre miktarı saygı duymuyorsanız; o sizinki özgürlük değil hadsizliğin, saygısızlığın ve şuursuzluğun dibidir!

Sonuç olarak öyle bir noktaya geldik ki; biz bazı Müslümanlardan İslam dininin ibadetlerini ve emirlerini korumak zorunda kalıyoruz.

Camideki cenazeler ve camiler korunmalı!

Bir cenazeye gelirken özel hayatından ödün veremiyorsan o cenazeye hiç gelme.

Ya da geleceksen birazcık saygılı ol!

Netice itibarıyla; Diyanet, acilen camilerimiz ve camilerde yapılan ibadetlerimizi böyle şuursuzlardan dolayı koruma altına almalıdır.