Toplum nereye gidiyor

Sevda Türküsev
Sevda Türküsev

Herkes birbirine soruyor, “bu toplum nereye gidiyor” diye. Aslında dönüp herkes kendisine sorsa, “biz acaba kendimiz nerelerde yanlış yaptık ve bu yanlışları yapmaya devam ediyor muyuz” diye, çok iyi olacak. Sürekli sosyal medya ve dijital mecrada yayınlanan videoları insanlar kınıyor. Fakat ne gariptir ki kime sorsan çoğunluk izliyor. Veya Instagram'da gerek aile hayatını hiçe sayan veya toplumsal değer yargılarını yok edenleri biliyorlar, kınıyorlar ama bakıyorsun takip ediyorlar.

Birkaç kişiye sorduğumda "neden takip ediyorsun" diye bana “gülmek için” dediler. “Gülmek için bu tipleri mi takip ediyorsun” diye sorduğunda ise garip garip baktılar. Oysaki genel bir kuraldır; insanların neye güldükleri de onların görgü seviyelerini belirler. Nasıl ne yediğimiz ne içtiğimiz sağlığımız için önemliyse, aynı şekilde izlediklerimiz de bizi bilinçaltında bir işgale kadar götürebiliyor. Şu an toplumda sosyal medyanın da son 15 yılda çok fazla yoğunlaşmasıyla birlikte bir zihinsel işgal söz konusu.

Bu zihinsel işgali bizzat aileler daha çocuk yetiştirme çağındayken çocuklarına bilerek veya bilmeyerek ya da önemsemeyerek kendileri yaptırıyor.

Diğer taraftan yetişkin olarak tarif ettiğimiz büyükler de kendi zihinlerini işgal ettirmişler ama farkında değiller. Yine sorsan “ben etkileniyorum” diyorlar fakat işin aslı öyle değil. Etkileniyorum diyenlerin yüzde 95’i etkileniyor. Kalan yüzde 5 ise kendi hayatına zarar vermeyecek şekilde etkileniyor onlar kontrolü elden bırakmayanlar. Son zamanların en büyük tehlikesi aile yapısının ortadan kaldırılması ve daha önce de sizlerle bunu paylaştım ve maalesef tekrar ediyorum; aile yapısını bizzat eşlerin birbirlerini rencide ederek ve birbirleri üzerinde yapmış olduklarıyla yok ettiler. Ve bunun adına da “medeniyet” diyorlar. Bir erkeğin ya da kadının kıskanma duyguları medeniyetsizlik değildir. Çok aşırı kıskanmak hastalıktır hiç kıskanmamak da hastalıktır ve normal değildir. Fakat öyle bir şekle getirdiler ki “medeniyet” adı altında kadın ve erkeğin tüm mahremiyetlerini kıskanma duygularının içinden çıkartıp olduğu gibi ortalığa serpiştirdiler.

Bir kadına iltifat edilmesi güzeldir ama bunun nasıl yapıldığı önemlidir. Karı-kocaların eski eş ve eski sevgili tarafından iltifat alması doğru olmadığı gibi, bunun kıskanılması da normal bir şey değildir.

Öyle videolar çıkıyor ki karşıma: 'Karı-koca mahremiyeti' dediğimiz şeyleri ezip geçiyor ve bunun adına "medeniyet" deniyor. Korkuyorum erkekler eşlerinin ya da sevgililerinin eski eşleri veya sevgilileri ile bir araya gelip aynı askerlik anılarını anlatır gibi karşılıklı bu mevcut kadınla alakalı anılarını anlatacaklar. Hani erkeklerin askerlik anıları vardır ya, bıkmadan usanmadan hatırlar. Tabii onları artık demode oldu, bedelli askerlik de var çok fazla bir anı biriktiremiyorlar. Maalesef bazı erkekleri ve çoğalmakta olan bu tip erkekleri yarın bir gün Karılarının eski sevgili veya eski kocaları ile oturup derin bir mahremiyetsizlik sohbeti içinde bulabiliriz. Öyle videolar var ki yani gerçekten insan onurunu hiçe sayan davranışları “biz medeniyiz” diyerek meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Siz medeni değilsiniz, çok cahilsiniz ve çok eğitimsizsiniz.

Değerli dostlar peki ne yapacağız: Vallahi ben de şaşırdım çünkü biri bitiyor biri başlıyor. Her türlü duygu o kadar değersizleştirildi ki ve en önemlisi yani hayvanlarda dahi olan “kıskanma” duygusunun kadın ve erkek tarafından medeniyet adı altında yok oluşunu izliyoruz. Ortalık tabiri caizse hani kan revan içinde insanlık ölmüş can çekişiyor birileri hala çıkıp bu hazin tablonun önünde “ne kadar medeniyiz” diyor.

Ah kardeşim gerçek medeniyet, sınırları bilmek ve sınırları olmaktır.

Medeniyet mahremiyetini korumaktır.

Medeniyet senin özgürlüğün başkasının özgürlüğünü ihlal ediyorsa orada bir sorun var demektir.

Medeniyet aslında muhafazakarlıktır.

Medeniyet örtünmektir açılmak değildir. Medeniyet kadın ve erkeğin birbirine en özel duygularla sahip olup mahremiyetini korumasıdır.

"Çocukları koruyalım" diyorlar; Çocukları nereden koruyacaksınız!

Evde, okulda mahremiyet eğitimi veriyorsunuz özel bölge eğitimi veriyorsunuz ama çocuklar sokaklara çıktığında, AVM’ye gittiğinde hatta parklarda sahillerde özel bölgesi neredeyse açık bir sürü insanla karşılaşıyor.

Bu çocukların gözlerine bant takıp mı sokağa çıkarcaksınız.

Anlayacağınız ortalık öyle toz duman ki; at iziyle it iz birbirine öyle bir karışmış, işin içinden çık çıkabilirsen.

Tekrar ediyorum, dönüp dolaşıp aile içindeki inanç eğitimine, görgü ve kültür eğitimine dönmemiz gerekiyor.

Kısacası fabrika ayarlarına dönüp inanç sistemimizdeki o değerleri çocuklarınıza yüklemediğiniz sürece medeniyet adı altında değersizleşirler ve bunu da bir halt zannederler çoğalacak.

Kadınlarımızı her türlü koruyalım ve doğru düzgün özgür kadınlarla yolumuza devam edelim. Kadın veya erkek kıskanmıyorsa veya mahremiyet duygusunu kıskançlığın içinden çıkarıyorlarsa orada ne bir aile ne bir ilişki ne de bir değer kalır.