Kamera ve Kurşun – City Of God
Sinema bazen hayallerden yapılma bir yalandır. Ama özü hayal değil gerçeklerden mamulse insanı çarpar.
City of God tam olarak böyle bir film. Çünkü oynayanların çoğu zaten o hikâyeyi yaşıyordu.
Sadece kameraya doğru döndüler. Ve konuştular…
2002 Brezilya yapımı City of God, Rio de Janeiro’nun kenar mahallelerinden birinde, yoksulluğun, suçun ve çaresizliğin içine doğmuş çocukların hikâyesini anlatır.
Ama aslında bu bir film değil, şiddetin, umudun ve görmezden gelinen insanların gözyaşıyla yazılmış bir romanın görsel halidir.
Oyuncu Değil, Tanık
Filmin yönetmenleri Fernando Meirelles ve Kátia Lund, profesyonel oyuncular yerine gerçek hayatlarında favela denen kenar mahallelerde yaşayan gençleri oynattı.
Ama sokaklar zaten her gün oyunculuk yapılan yerlerdi.
Hayatta kalmak için, korkmuyor gibi yapmak gerekiyordu.
Yaralanmadan yürümek için gülümsemek, umutsuzlukla başa çıkmak için sesini yükseltmemek…
Zé Pequeno (Küçük Zé), Bené, Rocket…
Bunlar sadece karakter isimleri değil.
Mahallelerin kendi içinde kurduğu mikro-evrenin parçasıydı.
Ve bu çocuklar, kamera önünde değilken de o dünyadaydı zaten.
Profesyonel oyuncular oynamış olsaydı belki teknik olarak daha kusursuz olurdu bu film. Ama kimse, hayatı boyunca silah sesiyle uyanmamış bir oyuncudan, silahın sesiyle yaşamayı anlatmasını bekleyemezdi.
İşte bu yüzden City of God, bir sinema başarısından çok bir toplumsal hafıza kaydıdır.
Ve bu hafıza, aktörlerin değil, yaşayanların gözlerinde kayıtlıdır.
Bir Umut: Rocket
Filmin merkezinde yer alan Rocket karakteri, fotoğraf tutkusu sayesinde suç dünyasından uzak durmaya çalışan bir gençtir.
Ve bu karakter, aslında filmin özüdür.
Çünkü City of God, sadece bir çöküşü değil, çöküşün içinden yükselen direnci de anlatır.
Sadece anlatmakla kalmaz, hayatta başka bir yolun mümkün olduğunu gösterir.
Ve en önemlisi, bunu gerçek çocuklara yaptırarak, bu alternatif yolu gerçek kılar.
Son Söz: Hikâyeyi Kimin Anlattığı Önemlidir
Filmler bazen büyük ama uzaktır.
City of God büyük olduğu kadar yakındır.
Çünkü oyuncular “mış gibi” yapmaz.
Yaptıkları tek şey: “Ben oradaydım” demektir.
Bu yüzden bu film sarsar.
Bu hafta gerçek hayatlarla tanışmak isterseniz ve hala izlemediyseniz,
City of God sizi bekliyor.
Perdenin ardında değil; gerçeğin tam kalbinde.
İyi seyirler…