Kavşakta Karakter Testi

Uhud Tekin
Uhud Tekin

Trafik, bu ülkenin karakter analizidir. Direksiyon başı, medeniyetin sıfır noktası.

Ve İstanbul trafiği?

O artık sadece bir şehir içi ulaşım problemi değil.

Bir ruh hâli.

Bir kimlik krizi.

Bir “ben geçerim abi, sen de geç” ezberi.

Göz göze gelmekten kaçınan, ama sinyal vermeden önüne kırmaktan çekinmeyen bir toplumuz.

Ara sokakta biri ters yönden gelince, suçlu olup olmamasına değil, kimin daha “bakışlarıyla ezdiğine” göre yol veriliyor.

Park yasak mı? Sorun değil.

O sihirli düğmeye basar dörtlüyü yakarsın. Nasılsa “bir şey olmaz.”

İki dakika…

O iki dakika, ambulansa geçit verilemeyen, otobüsün yolda kaldığı, kornanın sinir sistemine kodlandığı bir lanetli zaman birimi.

Belki 10 metre ileride boş bir yer var, trafiği engellemeden park edebilir ama yapmıyor. 10 metreyi yürüyerek harcayacağı zaman çok değerli. Diğerlerinin zamanından çalmak daha kolay.

Her gün trafikte farkında olmadan yüzlerce insanın hakkına girebilirsiniz. Ve onlarla bir daha karşılaşıp helalleşme şansınız yok.

Unutmayalım, bazı cezaların erken ödeme indirimi olmaz…

Kırmızı ışıkta geçmek, sadece kural ihlali değil,

Kırmızıda geçen birini görünce, artık “ne yapıyor bu adam” değil “ben de geçsem mi?” sorusu akla geliyor.

Trafik, aslında toplumun güven duygusuyla olan ilişkisini ifşa eder.

Kimsenin kimseye güvenmediği, herkesin “ya o da yaparsa” diye gardını aldığı bir kargaşa…

Aslında İstanbul trafiği, bir otorite krizidir.

Kural var, ama uygulayan yok. Vicdan var, ama işine gelirse.

Film Önerisi: Captain Fantastic (2016, ABD)

IMDb: 7.8

Yol filmlerinin belki de en iç burkan, en sorgulatan yapımlarından biri.

Toplumdan uzak bir ormanda çocuklarını doğayla uyum içinde büyüten bir baba, karısının ölümüyle birlikte çocuklarıyla birlikte yola çıkar.

Bu yolculuk sadece bir fiziksel güzergâh değil, bir medeniyetle yüzleşme hikâyesidir.

Toplum dediğimiz şeyin ne kadar bozulduğunu, neyin normal, neyin sapma olduğunu sorgulatan bir film.

Tıpkı İstanbul trafiği gibi. Herkes aynı yolda, ama kimse aynı istikamette değil.

Son Söz: Şehir Yolunda, Karakter Tabelası Yok

İstanbul’da yolların genişlemesi değil, insanların vizyonunun genişlemesi gerek.

Yol vermek bir inceliktir.

Sinyal vermek ayıp değil, bir güven taahhüdüdür.

Kaynak yapmak sadece trafiği değil, toplumsal saygıyı da tahrip eder.

Yayaya yol vermek aslında “ben senin de bu toplumun bir parçası olduğunu kabul ediyorum” demektir.

İnsanlık hâlâ dar yollardan geçiyor. Ama tüm gelişmiş toplumların bir zamanlar kaos içinde olduğunu unutmayın.

Bir gün mutlaka trafik açılacak, saygı kazanacak.

İyi seyirler…