Şehir Susunca Hikâyeler Konuşur

Uhud Tekin
Uhud Tekin

İstanbul yaz aylarında başka bir renge bürünür.

Okullar kapanmış, valizler toplanmış, sokaklar biraz sessizleşmiştir.

Kaldırımlarda yürüyen ayaklar daha yavaş, sabahın güneşi daha yumuşaktır.

İnsan kalabalığının çekilmesiyle şehir, kendi sesini geri kazanır.

Ve böyle zamanlarda ekran başına geçmek, sadece bir film izlemek değil, kendi iç sesini dinlemektir.

Bu hafta sana, yazın sıcaklığını taşıyan ama terletmeyen iki yapım öneriyorum.

Biri damağında baharatlı bir gülümseme bırakan bir film, diğeri ise şehirde kalanlara zamansız bir anlatı sunan sade ama etkileyici bir dizi.

Film Önerisi: The Hundred-Foot Journey (2014)

IMDb: 7.3

Tür: Dram / Komedi / Aile

Yönetmen: Lasse Hallström

Hintli Kadam ailesi, trajik bir kaybın ardından Fransa’nın küçük bir kasabasına göç eder.

Burada kendi lokantalarını açarlar. Tam da karşılarında geleneksel Fransız mutfağının soğuk ama kusursuz temsilcisi Madame Mallory’nin restoranı vardır.

İki kültür karşı karşıya gelir…

Baharatla kremanın, sarinin beyaz önlükle, tutkunun disiplinle çatışması.

Ama bu sadece yemek savaşı değil.

Bu, birbirini tanımadan düşman sayan insanların, yemek üzerinden kurduğu sıcak bir köprünün hikâyesi.

Ve tatilin en güzel hali gibi.

Yavaş, samimi, lezzetli.

Dizi Önerisi: Modern Love (2019–2021)

Platform: Amazon Prime

IMDb: 8.0

Tür: Romantik / Antolojik Dizi

Her bölümü başka bir hayat.

Her hikâye başka bir şehir sesi.

New York Times gazetesinin köşe yazılarından uyarlanan bu dizi, aşkı ve bağlanmayı yalnızca romantik düzlemde değil, dostlukta, ebeveynlikte, hastalıkta, ayrılıkta, yolda kalmış bir evcil hayvanda bile buluyor.

Yaz sıcağında insan ruhu kırılgandır ama kabuğu incelir.

Modern Love, kabuğu değil içi anlatır.

Her bölüm kısa, yoğun ve derinlikli.

Balkonda, gölgede, öğle uykusundan sonra izlemek için ideal.

Tatil Sessizliği, Hikâye Duyarlılığı

Bu yaz İstanbul sakin.

Ve bu sakinlik içinde fark etmeden hayat da biraz yavaşlıyor.

Belki de bu yavaşlık, bazı hikâyeleri daha iyi duymak içindir.

Ekranlar bazen sadece kaçış değil, anlayış da sunar.

Bu hafta önerdiğim iki yapım, uzaklara gitmeden içini ısıtacak türden.

Ve belki de en güzel tatiller, valizsiz olanlardır…