Sessizlikten Kalan…

Uhud Tekin
Uhud Tekin

Sessizlikten Kalan…

Bir sokak düşün. Çocukların kahkahalarıyla yankılanan,

Bir kadının sabah çamaşır serdiği,bir adamın her sabah aynı yoldan işe yürüdüğü…

Sonra bir gün…

O sokak sessizliğe gömülür.

Kahkaha susar, pencere kapanır, yol yetim kalır.

Çünkü biri, belki de birkaç kişi, bir gecede o hayattan alınır.

Hem de masumken.

Hem de hiçbir şey yapmamışken.

İşte bu yüzden insanın içindeki adalet duygusu en çok, masum biri öldüğünde çığlık atar.

Çünkü suç, bazen kişisel değil, evrenseldir.

Haksızlık dünyanın öbür ucunda da olsa kalbimiz sızlar.

Geride kalanlarsa susar… Ama unutmaz.

Bu hafta, işte bu unutmayışın, bu sessiz çığlığın, bu içimizde yankılanan adalet arayışının izini süren iki yapım önermek istiyorum.

Film Önerisi: In the Fade (2017)

Yönetmen: Fatih Akın

IMDb: 7.1

Dil: Almanca / İngilizce / Türkçe

Almanya’da bir bombalı saldırıda eşi ve çocuğunu kaybeden bir kadının yas süreci, adalet arayışı ve hesaplaşmasını konu alıyor.

Duygusal anlamda yıkıcı ama anlatımı sakin.

Ve en önemlisi şu soruyu sorduruyor:

“Bir mahkeme kararıyla adalet sağlanabilir mi? Yoksa bazen haklı olmak, yalnızlıktan başka bir şey getirmez mi?”

Diane Kruger’ın güçlü performansıyla, sistemin boşluklarında kaybolmuş insan hikâyelerine ayna tutan bu film, adalet ile intikam arasındaki o ince çizgiyi gösteriyor.

Dizi Önerisi: Unbelievable (2019, Netflix)

IMDb: 8.4

Tür: Suç / Dram / Gerçek Hikâye

Gerçek olaylardan uyarlanan bu mini dizi, tecavüzle suçlanan genç bir kızın ifadesinin ciddiye alınmaması ve sonrasında yaşananları anlatıyor.

Bir yanda suçlanan bir kurban, diğer yanda bu dosyanın peşini bırakmayan iki kadın dedektif.

Ama esas anlatılan, kurbanın yalnızlığı.

Unbelievable, yüksek tempolu bir polisiye değil.

Tam tersine, sabırla, dikkatle izlenen, sistemin insana nasıl sırt çevirebileceğini anlatan bir drama.

Her bölüm, içimizdeki “ya bana olsaydı?” sorusunu derinden hissettiriyor.

Son Söz: Adalet Gecikir, Vicdan Susmaz

Adalet bazen tecelli eder.

Bazen eksik kalır.

Ama vicdan, her zaman içimizde kalan o son izdir.

Masumlar öldüğünde geride sadece mezar taşları değil, yarım kalmış cümleler, silinememiş mesajlar, boş çay bardakları kalır.

Bir insanı yaşarken anlayamıyorsak, hiç değilse ardından hakkını savunmak için ses vermeliyiz.

Ve bu ses, bazen bir belgesel, bazen bir film, bazen bir dizi, bazen sadece sessizce izlenen bir sahne olabilir.

Unutmak kolay ama hatırlamak bir sorumluluktur.

İyi seyirler