FİL SURESİ Arapça okunuşu ve Türkçe meali! Fil suresinin faziletleri ve tefsiri...

Mekke döneminde inen Fil suresi Kur'an-ı Kerim'in yüz beşinci suresidir. Fil suresi beş ayetten oluşur. Fil Suresi, Elemtera suresi olarak da bilinir.

İnternette Fil suresi okunuşu sık sık araştırılmaktadır. Çünkü Fil suresinin çeşitli faziletleri ve faydaları bulunmaktadır.

Fil suresi adını, ilk ayette geçen 'Fil' kelimesinden almaktadır. Bu surede Kabe'yi yıkmak için gelen Ebrehe'nin helak edilişi anlatılmaktadır.

Fil suresinin Arapça okunuşı, Türkçe anlamı ve faziletlerini sizler için derkedik. İşte Fil suresi hakkında merak edilenler..

Fil suresi Arapça okunuşu

- Bismillahirrahmanirrahim

- Elem tera keyfe fe'ale rabbüke biashabilfil

- Elem yec'al keydehüm fîitadlil

- Ve ersele aleyhim tayran ebabil

- Termihim bihicaratin min siccil

- Fece'alehüm ke'asfin me'kül

Fil suresi Türkçe anlamı

- Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?

- Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?

- Onların üstüne sürü sürü kuşlar gönderdi.

- O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.

- Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

Fil suresi fazileti

Kullarına derdi veren Yüce Allah dermanını da vermiştir. Kur’an-ı Kerim surelerini okumanın aynı zamanda birer zikir olduğu da düşünülürse, bu surelerin özelliklerindeki hikmet ve incelikleri daha iyi anlamış oluruz. Fil suresi fazileti, faydaları ve özellikleri şu şekildedir:

'Düşmanlarına karşı Fil Suresini okuyan kimse, düşmanlarını mağlup eder.' Sureleri okuma adeti ise en az üç, beş ve yedi kere olur. Sonra yüz kere olabildiği gibi daha fazla da olabilir.

Fil suresi hakkında "Akşam ile yatsı arasında bin kere okuyan kimse, her türlü muradına kavuşur ve tüm dilekleri gerçek olur" buyrulmuştur.

Fil Suresi hangi durumlarda okunur?

· Fil Suresinin faziletleri çok fazladır. Genellikle tavsiye edilen Fil Suresi'nin 3, 5, 7, 100 gibi tekrarla okunmasıdır.

· Fil Suresi okuyarak kötülüklerden korunur ve düşmanların mağlup olmasına vesile olur

· Fil Suresi'nin akşam ve namazı ile yatsı namazı arasında bin kez okunması halinde okuyanın muratlarına ermesine vesile olmasıdır.

· Fil Suresi öğrenciler ve sınava ya da mülakata girecek kimseler tarafından da sıkça okunmalıdır.

· Fil Suresi dilek ve muratların gerçekleşmesi için de okunur.

Fil Suresi tefsiri

Tefsir ve tarih kaynaklarında anlatıldığına göre o zaman Habeşis­tan’ın yönetiminde bulunan Yemen’in genel valisi Ebrehe her yıl Mekke’deki Kabe’yi ziyaret eden Arap hacılarını San‘a’ya çekmek için burada Kulleys veya Kalis (kilise) denilen büyük bir katedral yaptırdı. Çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mabedi ziyaret etmeleri için halkı San‘a’ya çağırdı. Ancak bu ümidi gerçekleşmeyince Kabe’yi yıkmaya karar verdi ve muhtemelen 570 yılında, içinde mahmud (mamut) adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü (olayın tarihi ve sebepleriyle ilgili farklı görüşler için bk. Mustafa Fayda, “Fil Vak‘ası”, DİA, XIII, 70-71). Ebrehe, hareketini engellemek için karşısına çıkan bazı güçleri etkisiz hale getirerek yoluna devam etti. Gönderdiği bir müfreze, içinde Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’e ait 200 devenin de bulunduğu Mekkeliler’e ait çok sayıda deveyi ele geçirdi. Abdülmuttalib, Ebrehe’ye gelerek develerinin iadesini istedi; Ebrehe’nin Kabe ile ilgili bir sorusu üzerine Kabe’yi merak etmediğini, çünkü onu sahibinin koruyacağını söyledi. Ertesi gün Ebrehe, ordusuna Kabe yönünde hareket emri verdi. Fakat kaynaklarda belirtildiğine göre en öndeki fil (mamut) yerinden kımıldamadığı gibi askerler de üzerlerine taşlaşmış çamur yağdıran sürü sürü kuşlar tarafından –ayetteki benzetmeyle– “yenilip çiğnenmiş ekin” gibi imha edildi. Bazı müfessirler “sürü sürü” şeklinde çevrilen ebabil kelimesinin bir kuş türünün adı olduğu kanaatindedir, buna göre 3. ayete “ebabil kuşlarını göndermedi mi?” şeklinde mana vermek gerekir; fakat –konuya ilişkin rivayet ve tefsirler dikkate alındığında– bu görüş ikna edici görünmemektedir (bilgi için bk. Elmalılı, IX, 6102-6105). Yaygın inanışa göre bu olay Hz. Peygamber’in doğumundan elli-elli beş gün veya üç ay önce vuku bulmuştur.

Surede Hz. Peygamber’e hitap edilerek 1-2. ayetlerde fil ordusunun başına gelen felaketin büyüklüğünden ve Kabe’yi yıkma planlarının boşa çıkarıldığından haberdar olduğu ifade edilmektedir. Hz. Peygamber olaya bizzat şahit olmadığı halde, ona yöneltilen “görmedin mi” şeklindeki hitap mecazi bir ifade olup olayı bizzat gözüyle görmese bile görenlerden işitmiş olduğunu ve görmüş gibi kendisine tasvir edildiğini gösterir. 3-5. ayetler ise felaketin nasıl cereyan ettiğini yani Allah tarafından gönderilen sürülerle kuşun fil ordusunun üzerine pişkin tuğla türü taşlar yağdırarak onları nasıl hayvanlar ve haşarat tarafından yenmiş ekin artığına çevirdiğini ifade eder. Razi’ye göre Ebrehe ve askerlerinin besledikleri kötü emellerin surede keyd (plan, tuzak) kelimesiyle ifade edilmesi, onların sadece Kabe’yi yıkma amacı taşımadıklarını gösterir. Çünkü önceden açıkladıkları için Kabe’yi yıkma fikri artık “tuzak” olmaktan çıkmıştı. Şu halde keyd kelimesi burada Ebrehe tarafının Araplar’a karşı besledikleri başka sinsi planları dile getirmektedir (XXXII, 99; bu planlar ve tuzakların neler olabileceği konusunda bk. Fayda, gös. yer.). Muhtemelen bu plan içinde Mekke’ye ve Mekkelilere verilecek ağır yıkım ve kötülükler de vardı.

Eski tefsirlerde bu fil olayı bütünüyle bir mucize olarak değerlendirilir. Bazı tarihçi ve müfessirlerin, tabiin alimlerinden İkrime’ye atfettikleri bir rivayette o, “Bu taşlar kime isabet ettiyse onda çiçek hastalığı görüldü” demiştir (İbn Hişam, es-Siretü’n-nebeviyye, I, 54-56; Taberi, XXX, 298-299, 303). Rivayete göre Hicaz bölgesinde çiçek ve kızamık hastalığı ilk defa bu olaydan sonra görülmüştür (bk. Taberi, XXX, 196). Muhammed Abduh, Ferid Vecdi, Cevad Ali, Muhammed Esed gibi bazı çağdaş araştırmacılar bu rivayetlere dayanarak olayı bulaşıcı hastalık salgını şeklinde yorumlamaya çalışmışlardır. Abduh’a göre surede sözü edilen kuşlardan maksat bir çeşit gerçek kuş olabileceği gibi sinek, sivrisinek vb. mikrop taşıyıcı canlılar da olabilir (bk. Tefsiru cüz’i Amme, s. 157-158). Ancak çağdaş müfessirlerin çoğu dönemin güçlü akımlarından pozitivizmin etkisi altında ortaya konduğunu düşündükleri bu yoruma katılmamış, ona karşı ciddi tenkitler yöneltmişlerdir (mesela bk. Elmalılı, VIII, 6123-6144; Seyyid Kutub, Fi Zılali’l-Kur’an, VI, 3976-3979). Sonuç olarak Allah’ın evini yıkmaya kalkışan saldırgan bir güç, bir mucize neticesinde cezasını görmüş; hiçbir şekilde düşmana karşı koyma imkanı bulamayan ve şehri terkedip dağlara çekilen Mekke halkı da bu olaydan zarar görmeden kurtulmuştur.

“Pişkin tuğla” diye çevirdiğimiz 4. ayetteki siccil kelimesi “taşlaşmış çamur” demektir. Son ayetteki asf kelimesi ise “ekinin samanı ve buğday kapçığı gibi güve, böcek ve kurtçukların yediği, rüzgarın sağa-sola savurduğu kırıntılar” anlamına gelir. Müfessirler kuşların, ağızlarında ve ayaklarında bu tür taşlar götürüp Ebrehe ordusunun üzerine fırlattıklarını, sonuçta askerlerin birçoğunun bu taşların etkisiyle öldüğünü, Ebrehe’nin ise yaralı olarak San‘a’ya döndükten sonra orada hayatını kaybettiğini ifade etmişlerdir (Taberi, XXX, 196; Razi, XXXII, 96-97). “Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi” mealindeki son ayet, Ebrehe ve ordusunun nasıl büyük bir felakete maruz kaldığını ve sonuçta helak olduğunu gösterir. Bu olayın Mekkeliler için öneminden dolayı bu yıla “Fil yılı” denilmiş ve onlar olayı bir süre tarih başlangıcı olarak kullanmışlardır.

Kaynak: diyanet.gov.tr