Çinliler dev panda yetiştirme konusunda usta oldular, şimdi de onları doğaya bırakıyorlar. Ancak, gerek pandalar gerekse doğal ortamları tehlikelerle karşı karşıya.
Yalpalayarak bana doğru gelen hayvana daha yakından bakmak için çimde çömeliyorum. Yaklaşık dört aylık, futbol topu büyüklüğünde bir dişi. Hafif patlak gözlü ve görünen o ki, yavru bir köpek kadar da yumuşak. İnsanda, dayanılmaz bir tutup sıkıştırma arzusu uyandırıyor.
Dev pandanın Çin’in kültürel ikonu ve ulusal gurur kaynağı, aynı zamanda da ekonomisinin altın madeni olması ve bu arada uluslararası ilgi odağı haline gelmesinde bu sevimliliğin büyük payı var. Çin, Asya’ya özgü bu ayıların varlığını hâlâ sürdürdüğü tek ülke. Tüm dünya, Çinlilerin pandaları yaşatmak için verdiği kararlı mücadeleyi izliyor. Ve bu mücadele, bazı açılardan daha önce benzeri görülmemiş bir başarıyla sürüyor.
Dev pandaların sayısı da, soyu tükenme tehlikesi altındaki birçok türde olduğu gibi, insan nüfusunun artıp doğal arazilere el koymasıyla azalma gösterdi. Soyu tükenme tehlikesi altında ilan edildiği 1990 yılından bu yana soruna çözüm bulunmuş değil. Ancak Çinliler son çeyrek yüzyılı, panda yetiştirme yöntemlerini kusursuzlaştırmaya ve esaret altındaki panda nüfusunu yüzlü sayılara çıkarmaya adadı. Ve bunu turistlerden milyonlarca dolar gelir elde etmek için kullandı.
Hayvanları hayran kitleleri önünde esaret altında yetiştirmekle, türün doğada varlığını sürdürmesini sağlamak aynı şey değil. Korunmasında atılacak bir sonraki adım ne olursa olsun, dev pandanın varlığını parmaklıklar ardında bir anı olarak mı yoksa doğada özgürce dolaşarak mı sürdüreceği sorusunun yanıtı bu adımda.
Personelin “Baba Panda” adını verdiği Zhang Hemin, Bifengxia Panda Üssü’nde 2015 yılında doğan yavrularla birlikte poz veriyor. Çin’deki birçok korumacılık çalışmasını yöneten Zhang, “Benim açımdan güzelliği ve barışı temsil ediyorlar,” diyor.
Dev panda bir adaptasyon ustası. Bifengxia, Dujiangyan ve Wolong’daki panda üslerini yöneten Çin Dev Panda Koruma ve Araştırma Merkezi Müdürü Zhang Hemin, “Biz insanlar çevreyi ihtiyaçlarımıza uygun olarak değiştirmeye alışığız,” diyor. “Fark şu ki, panda ortama uymak için kendini değiştirdi.”