Yeşilçam'ın usta oyuncuları şimdilerde yardımcı oyuncu oluyor
Bu yıl 100. yaşını kutlayan Türk sinemasının gelişmesinde önemli katkıları bulunan Yeşilçam'ın ustaları, yarım asırlarını verdikleri beyazperdede baba, dede veya amca rollerinde sevenleriyle buluşmak istiyor.
Bu yıl 100. yaşını kutlayan Türk sinemasının gelişmesinde önemli katkıları bulunan Yeşilçam'ın ustaları, yarım asırlarını verdikleri beyazperdede baba, dede veya amca rollerinde sevenleriyle buluşmak istiyor.
İlk Türk filmi kabul edilen yedek subay Fuat Uzkınay tarafından çekilen ''Ayestefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı'' adlı tarihi belgeselin, vizyona girmesinin üzerinden 100 yıl geçti.
Türk sinemasının bugünlere gelmesinde katkıları yadsınamayacak Yeşilçam'ın emektar oyuncuları, AA muhabirine yeni rol ve telif hakkı taleplerini anlattı.
Bir dönemin "vurdulu kırdılı filmlerinin" aranan oyuncusu 75 yaşındaki Yılmaz Köksal, ilk kez 1956'da Dormen Tiyatrosu'nda sahneye çıktığını, 1964'te de Orhan Kemal'in "Murtaza" adlı eseriyle sinemaya adım attığını söyledi.
Türk sinemasının yarısından fazlasında emeği bulunduğunu anlatan Köksal, şu ifadeleri kullandı: "Biz çok mutlu bir azınlıktık. Yılda 200-250 film çekildiği dönemlerde, sinemanın altın çağını yaşadık.
Türk sineması son yıllarda çok iyi bir gelişim gösterdi. Bunu yapmak zorundalar. Bizden önceki jenerasyondaki ağabeylerimiz, ablalarımız temel kazmışlar, o temelin üstüne beton döktük. Birinci katın yalnız tuğlalarını ördük.
Ama bizden sonraki nesil fazla bir şey koyamadı. Hiç değilse bizim birinci katın duvarlarının üstüne bir kat daha çıksalardı. Şimdi yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Son 10 yıl içinde çok ilerleme oldu. Çok daha güzel şeyler yapılıyor. İkinci, üçüncü katı da çıksalar sinema yerine oturur."
O çok yanlış bir şeydi. Keşke daha önce ayırsalardı" diyen Köksal, eski kuşak ve yeni nesil arasında büyük kopukluk yaşandığını, iki elin parmakları kadar kalan Yeşilçam emektarlarının kıymetinin yeteri kadar bilinmediğini vurguladı.
Oyunculuk tekliflerini eleştiren Köksal, "Şimdi teklifler geliyor ama olur olmaz şeyler. Hiç değilse onuruna layık bir şey getir. Bizim jön oynayacak halimiz yok. Amcayı, babayı, dedeyi oynayacağız. Bunun bile yoksunluğunu hissediyoruz. Telefon çalsın da... Çalıyor gerçi ama o abuk sabuk şeylerde çalıyor. O zaman kusura bakma oynayamamam" diye konuştu.
Günümüzde gelişen teknolojiyle filmlerin daha güzel ve kolay çekildiğini ifade eden Alço, "İyi şeyler olacak diyorum. Gençlik sinemaya sahip çıkıyor. İnşallah hep birlikte daha iyi şeyler yapacağız.Sinema sektörü eski oyunculara sahip çıkmıyor. Devlet olarak zaten sahip çıkılmıyor. Çıkması da gerekir. Biz isterdik ki, 100. yılda hükümetimiz şölen yapsın, 100. yılımızı onlar nezdinde kutlayalım, böyle bir günde telif hakkını bahşetsinler" dedi.
Eski oyunculara sahip çıkılması ve filmlerde rol verilmesi gerektiğini vurgulayan Alço, aktörlüğün "emekliliği olmayan tek meslek" olduğuna dikkati çekti. Alço, "Oyunculuk çok farklı bir şey. Gençken delikanlıyı, sonra babayı, yaşlanınca da dedeyi oynarsın. Bu ölene kadar devam edecek bir şey. Bizleri unutmasınlar" ifadelerini kullandı.
Türk sinema ve tiyatro oyuncusu 75 yaşındaki Şemsi İnkaya, halen "Kertenkele" dizisinde oynadığını söyledi. Bugüne kadar 80 filmde rol aldığını, bir çok tiyatro oyununda sahne aldığını ifade eden İnkaya, şunları dile getirdi:
Geçmişime dua ediyorum. İyi ki o geçmişi yaşamışım. Ben kuşak çatışması yaşamıyorum. Şimdiki genç arkadaşlar harika. Hepsi konservatuvardan. Dizilerde dikkat ederseniz ağırlıklı tiyatro oyuncuları var. 'Türk sineması geri kaldı' diyeni Allah çarpar. Türk sineması çok ileri. Geçmişinden bugüne çok iyi yol aldı.
Yeşilçam'ın emektarları, sinemanın kilometre taşıdır. Onlar olmasaydı gençlerin başarılı olması çok zordu. Onlar o güçlükleri yenerek sinemayı buraya getirdi ve gençlere teslim etti."
Türk sinemasının karakter oyuncularından 77 yaşındaki Yavuz Karakaş, 1959'da sahneye adım attığını, 100'e yakın dizi ile siyah beyazdan başlayan 300 filminde rol aldığını anlattı.
"Bizim zamanımızda para kazanılmıyordu. Şimdi arkadaşlarımız kazanıyor. Filmlerimiz ekranlarda oynuyor ama telif haklarından bir şey alamıyoruz. İnşallah telif hakları yasası çıkar. Hükümetimiz telif haklarına da el atarsa mutlu olacağız" diyen Karakaş, eski filmlerin televizyonlarda gösterildiği için unutulmadığını belirtti.
Atadeniz, "Biz sinemanın tabanını hazırladık. Çağdaş bir sinemayı onlara teslim ettik. Makyözü, laboratuvarları, platolarıyla... Şu an dizilerimiz 80 ülkeye satılıyor. Meksika ve Amerika ile rakibiz. Bunları yaşamak çok güzel. Filmlerimiz ödüller alıyor. Bunlar bizi memnun ediyor. Türk sineması iyi yolda ilerliyor" dedi.
Yeşilçam emektarlarının telif hakkı sorununun çözülmesini isteyen Atadeniz, emeklilik maaşlarında da gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi.
Atadeniz, genç yönetmenlere "Üzüldüğüm şey, genç yönetmeler kafalarındaki güzel hikayeyi çekiyor. Seyircinin neyi seyredip, neyi seyretmediğinin analizini yapmadan film çekiyor. Filmler iş yapmıyor, hüsran oluyor. Lütfen genç arkadaşlarımız, seyirci neyi seyretmek istiyor araştırsınlar, ona göre film çeksinler. En küçük film 750 bin liradan başlıyor. Lütfen oku tam hedefine isabet ettirsinler" tavsiyesinde bulundu.
Yönetmen 83 yaşındaki Aram Gülyüz, 55 yıldır sektörün içinde bulunduğunu ve 141 film yaptığını belirterek, hapishanede geçen bir film çekimi için hazırlıklar yaptığını söyledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için
Veri Politikamızı / Aydınlatma Metnimizi
inceleyebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.