- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Buluşmaları Kampüs Programı'nda gençlerle buluştu.
- Gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, terörsüz Türkiye vizyonundan, şiiri nedeniyle yaşadığı hapis sürecine kadar birçok konuda düşüncelerini paylaştı.
- Ayrıca Erdoğan, Stoltenberg ile yaşadığı hatıraları salondaki gençlere anlatırken, deprem bölgesindeki sosyal konut projelerinin önemine vurgu yaptı.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi- Haydarpaşa Kampüsü'nde büyük buluşma...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Buluşmaları Kampüs Programı'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada gençlerle bir araya geldi.
Programda mikrofonu eline alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada açıklamalarda bulundu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satırbaşları:
"GENÇLERLE SOHBET ETMEYE SİYASİ YOLCULUĞUM BOYUNCA ÖNEM VERDİM"
Sevgili gençler, sevgili genç kardeşlerim; her birinizi en kalbi duygularımla, sevgiyle selamlıyorum. Türkiye'nin pırıl pırıl yüzlü üniversiteli gençleriyle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gençlik buluşmaları, Türk siyasetine bizim kazandırdığımız, bizimle sembolleşen özgün bir programdır. Şimdiye kadar Konya'dan Bursa'ya, Samsun'dan Şanlıurfa'ya, Mardin'den Muğla'ya kadar birçok ilimizde gençlerimizle bir araya geldik.
Hasbihal ettik, farklı konularda ufuk turu yaptık. Bu buluşmaların şahsen benim de ufkumu açtığını ifade etmek isterim. Gençlerin kalbinde yer edinmeye, gençlerle yoldaşlık etmeye, işte bugün burada olduğu gibi gençlerle ruh ve gönül sohbeti etmeye siyaset yolculuğumda hep özel önem verdim.

"BÜYÜK GENÇLİK BULUŞMALARINA YENİDEN BAŞLADIK"
Hayalini kurduğumuz Türkiye'nin umudu olan siz genç kardeşlerimden sadece cesaret değil, aynı zamanda ilham da aldık. Mesuliyetimizin büyüklüğünü gördükçe, başta gençlerimiz olmak üzere 86 milyonun esenliği için daha çok çalıştık, daha çok koşturduk. Bugün gençlik buluşmalarına yeniden "Bismillah" diyoruz.
Gençlik kollarımızın davetine icabet ettiğiniz için her birinize teşekkür ediyorum. Kısa bir takdimimin ardından, sizlerden gelecek soruların şekillendireceği samimi bir sohbet yapmak istiyorum. Gençlik buluşmalarımızın, Türkiye'deki tüm üniversitelerden böylesine geniş bir katılımla başlamasını da son derece kıymetli buluyorum.
"27 YIL SONRA CUMHURBAŞKANI OLARAK AYNI MEKANDA YİNE GENÇLERLE BİR ARADAYIM"
Sevgili genç kardeşlerim; bugün çatısı altında bir araya geldiğimiz bu tarihî bina, hem şahsımın siyasi hayatında hem de Türk siyasal tarihinde özel bir yere sahiptir. Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane olarak uzun yıllar hizmet veren, İstanbul'un simge yapılarından olan bu bina, aynı zamanda gazeteci merhum Mehmet Ali Birand'ın hazırlayıp sunduğu 32. Gün programının çekildiği mekândır.
Burada kendisiyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. O moderatördü ve sevgili gençler de orada bizi adeta soru yağmuruna tutmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde, 1998 yılında bu salonda rahmetli Birand'ın misafiri olmuş, üniversite öğrencilerinin sorularını cevaplamıştım.
27 yıl sonra bu kez Türkiye Cumhurbaşkanı olarak yine aynı mekânda üniversite gençliğiyle bir araya gelmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Böylesine tarihî bir mekânda bu anlamlı buluşmaya vesile olan Gençlik Kollarımızı huzurlarınızda tebrik ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.

"İMKANSZILIKLARA RAĞMEN SURDA GEDİK AÇMAYI BAŞARDIK"
Gençler, bakınız; biz genç dimağların enerjisini ve heyecanını siyasete katarak yola çıkmış bir hareketiz. 23 yıllık iktidarımız boyunca da hep gençlerle omuz omuza yürüdük. Köklerinden güç alan ama gözünü ufka diken, dünyanın dönüşümünü okuyabilen; iddialı, şuurlu, ahlaklı ve nitelikli bir gençlik aradık ve bunu bulduk.
AK Gençlik işte böyle bir sorumluluğu omuzlarında taşıyor. Biz, onca imkânsızlığa rağmen surda bir gedik açmayı başardık. Şimdi o gediği büyüterek zaferi kucaklayacak olan sizlersiniz. Sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. Bu yolda birlikte, emin adımlarla yürümekte kararlıyız.
21'inci yüzyılı Türkiye'nin asrına çevirecek; gemiyi menziline ulaştıracak ve küresel liderliğini kabul ettirmiş bir Türkiye'ye, ben sizlerle birlikte kavuşacağımıza inanıyorum. Bu hedefe giden yolda her şeyden evvel siz gençlerin enerjisine, yeteneklerine ve dinamizmine ihtiyacımız var. Ve bu dinamizmin sizlerde olduğuna inanmakta herhâlde yanılmıyorum, değil mi?
"YANINIZDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin gençleri olarak, bu milletin geleceğini avuçlarınızda taşıdığınızı lütfen bir an olsun aklınızdan çıkarmayın. Ülkemizin yarınlarına damga vuracak siyasetçiler, ekonomistler, kültür ve sanat insanları, bilim insanları, iş insanları ve her türlü alanda uzman isimler, unutmayın ki sizlerin arasından çıkacaktır.
Onun için kendinize inanın, kendinize güvenin. Hangi alanda eğitim alıyorsanız, en iyisini almaya çalışın. Hükümet olarak biz de elimizden gelen her türlü imkânla sizin yanınızda olmaya devam edeceğiz.

"GEZİ OLAYLARINDA AĞAÇLARI BAHANE EDEREK HÜKÜMETİ DEVİRMEYE ÇALIŞTILAR"
Değerli arkadaşlar; burada şu gerçeği de ifade etmekte fayda görüyorum: Türkiye'de gençlere hep "elde var bir" mantığıyla bakanlar olmuştur. Bunları, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a ve 12 Eylül'e kadar Türkiye'nin demokrasi yolculuğunu kesintiye uğratan tüm darbecilerde ve darbelerde görürsünüz. Ama biz böyle bakmadık. Biz gençlere inandık ve gençlerle yol yürümenin faziletine inandık.
Gençleri sağcı, solcu, Alevi, Sünni diye ayırıp kışkırtarak sokaklarımızı alev topuna çevirenleri de görürsünüz. Bunları, Gezi olaylarında ağaç bahanesiyle hükümeti devirmeye çalışırken görürsünüz. Bunları, halkın parasını yağmalayan suç örgütlerini yargıdan kaçırma teşebbüslerinde görürsünüz. Bunları şimdi de sosyal medyada farklı maskeler altında provokatörlük yaparken görürsünüz.
Genç kardeşlerim; bu istismarcılara, bu millet düşmanlarına karşı dikkatli olmanızı özellikle rica ediyorum. Sakın bunlara aldanmayın. Kendiniz için, mürüvvetinizi görmek isteyen anne babalarınız için, bu milletin ve bu ülkenin aydınlık geleceği için lütfen gençler, bunlara fırsat vermeyin. Kendi geleceğinize de ülkemizin geleceğine de sahip çıkın.
"GENÇLİK BULUŞMALARININ HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM"
Allah'ın izniyle önümüzde, birlikte yürüyeceğimiz daha uzun bir yol var. Rabb'im ömür verirse sizlerle birlikte daha nice başarılara, nice zaferlere imza atacağız. Bunun hayalini kuruyor, bu güzel ideal için her birinize güveniyorum. Sizlere, hayat adına belirlediğiniz hedeflerde başarılar diliyorum.
Gençlik Buluşmaları Programı'nın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Yusuf İbiş kardeşimi bu güzel buluşma için tebrik ediyorum. 81 ilimizdeki 207 üniversitemizden gelen siz değerli genç kardeşlerime katılımlarınızdan ötürü çok teşekkür ediyorum.

GENÇLERİN SORULARINI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından mikrofon etkinliğe katılan öğrencilere verildi.
Erdoğan, gençlerin sorularını tek tek cevapladı.
'TERÖRSÜZ TÜRKİYE' HEDEFİ SORUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir üniversite öğrencisinin, "Terörsüz Türkiye, bizim gençlere bırakacağımız en büyük mirastır" diyorsunuz. Bu sözünüzle tam olarak neyi ifade etmek istiyorsunuz?" sorusunu üzerine, şunları kaydetti:
Yıllarca Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu, özellikle bu bölgeler hep terörle yoğruldu. Bu terör öyle bir sirayet etti ki, başta sizin üniversiteniz olmak üzere üniversitelerimizin içinde dahi gençlerimiz sağlıklı bir şekilde okuma imkânı bulamadı. Halka baktığımız zaman da Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da terör acayip şekilde kan götürdü. Birçok insanımızı bu bölgelerde kaybettik. Dedik ki, biz bu işi aşmamız lazım. Oturduk; askerimizle, polisimizle, hepsiyle bu işi değerlendirdik.
"Terörsüz bir Türkiye'yi nasıl inşa ederiz?" dedik. "Yapar mıyız bunu?" diye sorduk. Tüm arkadaşlarımız, "Yaparız" dediler. Bütün istihbarat teşkilatımız, hükümetimiz, kabinemiz hiç ağırdan almadan, hafife almadan bu adımı atacağız dedi. "Süratle terörsüz Türkiye adımını atalım" dedik ve attık. Şu an itibarıyla gerek Güneydoğu'da gerek Doğu Anadolu'da, belki birkaç mağara kaldı ama bunun dışında her yeri temizledik. Bu temizlik harekâtı da devam ediyor.
Parlamentodaki arkadaşlarımız da terörsüz Türkiye ile ilgili görevlerini üstlendiler ve bu çalışmaları süratlendirdik. Bu şekilde devam ediyor. Mağaralar boşaldı, silahlar yakıldı, yakılıyor. Şu an itibarıyla da hamdolsun, Güneydoğu'ya ve Doğu Anadolu'ya artık bir sulh ve sükûn gelmiş vaziyette. Güvenimiz var, eminiz. Artık yaylalara, dağlara herkes rahatlıkla çıkıyor. Çobanlar koyunlarını, kuzularını rahatlıkla otlatabiliyor.

SAVUNMA SANAYİİ ALANINDAKİ YATIRIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka öğrencinin Bayraktar'ın Türkiye'nin savunma ve teknoloji vizyonundaki rolü sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
Gerek Akıncı gerek Kızılelma… Bunlar şu anda kendi füzemizi havada ateşleyerek, hamdolsun hedefi vurma noktasına geldiler. Bu, Türkiye için çok çok önemli bir adım. Bugünleri de gördük, Allah'a hamdolsun. Kendi Kızılelmamızla, kendi füzemizle havada atışlar yaparak netice alma konumuna geldik. Bunun için özellikle Baykar Grubu'na, şahsım ve milletim adına çok çok teşekkür ediyorum.
Hakikaten nasıl bir heyecan içinde olduklarını kendilerinden dinledikçe, gördükçe ben de daha çok heyecanlanıyorum. Ve bununla birlikte şunu görüyoruz: Demek ki bu millet istediği zaman yapar. Ama bizim çok daha önemli işlerimiz de var, onu da söyleyeyim. Yapacak çok işimiz var, hafife alınacak işler değil. Bununla ilgili olarak gerek silahlı kuvvetlerimiz gerek özel sektör, başta Baykar olmak üzere birçok alanda adımlar atıyoruz.
Yatırımlarımıza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Tabii burada özellikle İsrail'in yaptığı ihanetleri bir kenara koymak mümkün değil. Ama bu ihanetlerin karşısında en büyük güç kimdir, neresidir derseniz; burasıdır. Bunu birlikte yapacağız. Zaten sizin gözlerinizde ben o inancı, o güveni görüyorum.
SİİRT'TEKİ ŞİİRİN ÖYKÜSÜNÜ ANLATTI
Programda söz alan bir genç, Başkan Erdoğan'a, okuduğu şiir nedeniyle yaşadığı hapis sürecinin siyasi yolculuğunda neyin başlangıcı olduğunu sorarak, şiiri yeniden okumasını istedi.
4 ay hapiste kalmasına gerekçe yapılan Ziya Gökalp'e ait "Minareler süngü, kubbeler miğfer" dizelerini içeren 'İlahi Ordu' şiirini yeniden okuyan Erdoğan, "Bu, aynı zamanda Ziya Gökalp'le eş anlamlı olarak da söylenen bir şiirdi. Ama buna rağmen, ne olursa olsun, kimin okuduğu önemliydi. Oradan yaklaşılarak hemen dava açıldı. Hayırlısıyla biz de cezaevine gittik.
Ama bakın, oradan çıktık. Fazla sürmedi. 15 ay sonra siyasette kapılar bize farklı bir şekilde açıldı. Yeni bir dünya kuruldu ve Türkiye'de, yeni bir dönemin kapıları açıldı." ifadelerini kullandı.

ÖZGÜR ÖZEL'İN TAKLİDİ İZLETİLDİ
Programda söz alan bir başka öğrenci, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederek, daha önce okuduğu şiirin CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından taklit edilmeye çalışıldığını ifade etti ve buna ilişkin hazırlanan bir videoyu izletti.
Görüntüler üzerine gülümseyen Erdoğan, "Karıştırdı ya, 'Minareler mızrak oldu' diyerek…" ifadelerini kullandı.
STOLTENBERG İLE OLAN ANISI
Bir başka öğrenci de, Erdoğan'a, eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in anı kitabında yer verdiği ve kulislerde birlikte mısır yenilen anıyı hatırlatarak, bu hatırayı salondaki gençlerle paylaşmasını istedi.
Bu soru üzerine Erdoğan, "İstanbul Dolmabahçe'de bir ziyareti olmuştu Stoltenberg'in. Mısırla kestanenin de mevsimiydi. "Mısırla tanışır mısın?" dedim. Baktım, biraz zor tanışıyor. Ben de, "Ben çok severim, sana da ikram edeyim" dedim. "Mısır kestanesi olmaz" deyince arkadaşlara, "Hemen mısır aldırın" dedim. Kestaneyle beraber o gün orada bir mısır yedik. Fakat böyle bir hatıratına bunları zikredeceğini, oraya koyacağını nereden bileyim? Sağ olsun, var olsun. İyi bir insandı, hoş bir insandı. Onunla uzun yıllar beraber çalıştık. Temenni ederim ki inşallah Rutte de, aynen Stoltenberg gibi bu süreci devam ettirir." dedi.

DEPREM KONUTLARI HAKKINDA KONUŞTU
Programda söz alan bir üniversite öğrencisi, deprem bölgesinde yürütülen yoğun çalışmalar ile eş zamanlı hayata geçirilen sosyal konut projelerinin, Türkiye'nin sosyal devlet anlayışı açısından nasıl bir önem taşıdığını sordu.
Erdoğan, şöyle cevap verdi:
Malatya, gerçekten çok büyük darbe yiyen illerimizden bir tanesiydi. Şu an itibariyle Malatya'da 350 bine yakın konutu ayağa kaldırdık. Sağ olsun ilgili bakanım ve ekibi, çalışmalarını burada kararlılıkla yürütüyorlar. Ve sadece konutlar değil, bunun yanında deprem konutlarıyla beraber köy evlerini de yapıyoruz. Köy evleriyle de buralarda çok farklı bir hava estiriyoruz.
Yani özellikle CHP'nin "Bunlar bunu yapamaz, yetiştiremez" dedikleri yerlerde, biz hem deprem konutlarını yaptık, hem köy evlerini yaptık ve artık vatandaşlarımız yerleşir hale geldi. Bir taraftan inşa ediyoruz, bir taraftan da açılışlar ve deprem konut teslim törenlerini yapıyoruz. Şimdi önümüzde inşallah aynı şekilde Adıyaman ile ilgili adımlarımız olacak ve oradaki konutları da yavaş yavaş teslim etmeye başlayacağız.
GAZZE'DE DEVAM EDEN ATEŞKES
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de Türkiye'nin girişimleriyle sağlanan ateşkesin kalıcı olup olmayacağına dair soruya ise şu yanıtı verdi:
Tabii bize düşen görev, esbaba tevessüldür. Gerisi Allah Kerim. Biz her türlü adımı atıyoruz. Az önce de yine gördünüz; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu konuşmayı yaparken, karşımda masalarda İsrailli delegeler vardı. Onların yüzlerine baka baka o konuşmayı yaptım. Korkaklarla savaşa gidilmez. Biz korkak değiliz. Bizim hükmümüz var ya; "Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmetine râm ol. Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol." Biz bu yola böyle çıktık ve hamdolsun bunun neticesini de aldık.
İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığımız konuşmalar, özellikle Gazze'nin daha çok dayanma gücüne erişmesine vesile oldu. Aynı şekilde yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, dar kapsamlı olarak Sayın Trump'la yaptığımız toplantıda da özellikle Müslüman ülkelere mesajımızı verdik.
Ama burada Türkiye olarak bizim söylediklerimiz, Trump'ın yanında iz bıraktı. Bundan sonraki süreçte de aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bundan geri adım atmak yok. Geri adım atarsak, Allah'a da Gazze'ye de bunun hesabını veremeyiz.

"NATO ZİRVESİ'NE EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRLANIYORUZ"
Programda söz alan bir öğrenci, Erdoğan'a, Türkiye'nin son yıllarda kriz yaşayan ülkeler arasında diyalog kuran "lider diplomasisi" yaklaşımını ve önümüzdeki yıl Türkiye'de yapılacak zirvelerin bu süreç açısından nasıl okunması gerektiğini sordu.
Erdoğan, şöyle konuştu:
Ülkemiz Türkiye, hamdolsun dünyada farklı bir yere, farklı bir konuma sahiptir. Hem liderlik noktasında hem de şu an itibarıyla inşallah NATO Zirvesi'ne Türkiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ankara'da NATO Liderler Zirvesi toplantısını gerçekleştireceğiz. Daha önce İstanbul'da yapmıştık, şimdi de Ankara'da bu zirveyi yapacağız. Tabii Ankara'da bir Ay Yıldız Konsepti hazırlıyoruz.
Bu Ay Yıldız konsepti içinde, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ayrı ayrı kuvvet komutanlıklarını aynı yerde, inşallah bir araya topluyoruz, toplayacağız. NATO Liderler Zirvesi'nde de yapmakta olduğumuz bu komplekste, inşallah gelecek misafirlerimizi ağırlayacağız. Güzel bir kompleks hazırlıyoruz. İnşallah bunu NATO Liderler Zirvesi'ne yetiştirmenin hesabı içerisindeyiz. Çünkü liderlere bu yakışır.
İşte bizim Külliyemizin biliyorsunuz özellikleri var. Gerek Millet Kütüphanemiz gerek oradaki diğer alanlarla birlikte, gelen bütün misafirleri ağırladığımız yerler, onların farklı hatıralarla ayrılmasına da vesile oluyor. Şimdi Ay Yıldız Kompleksi ile de yeni bir güç katıyoruz. Yeni bir kompleksle, inşallah dünyaya mesajımızı vereceğiz.
GİYİM TARZI SORULDU
Programda söz alan başka bir öğrenci ise Erdoğan'a, Marmaris ziyareti sırasında kamuoyunun dikkatini çeken kıyafet tercihlerinin nasıl belirlendiğini sorarak, giyim seçimlerinde kendi zevkinin mi yoksa eşi Emine Erdoğan'ın yönlendirmesinin mi etkili olduğunu merak etti.
Bu soru üzerine gülümseyen Erdoğan, "Kıyafetim nasıl? Siz beğendiyseniz mesele yok. Ama tabii ki eşimin de bunda katkısı oluyor. Kravatımdan gömleğime kadar kendisiyle istişare ederek adım atıyorum. Bugüne kadar da pek yanılmadık. İyi gidiyoruz." dedi.

FUTBOLCULUK YILLARI
Bir üniversite öğrencisi, Erdoğan'a üniversite yıllarında siyaset ve futbolla birlikte yürüttüğü yoğun temponun kendisini nasıl motive ettiğini sordu.
Erdoğan, yanıtında şu ifadeleri kullandı:
"Ben, imam hatip okulu sıralarındayken İstanbul'da cami altında amatör futbola başladım. Bir tarafta imam hatip okulunda eğitim görürken, diğer tarafta amatör futbol oynadım ve üniversiteye başlayana kadar bu süreç devam etti. Üniversiteye başladığımda ise bu defa İETT'ye bir transfer yaptım. Oradan da nasibimizi aldık. Hem evliliğimiz hem de İETT'den aldığımız transferle birlikte, benim için amatör kümede yeni bir süreç başladı.
Fena değildik, başarılı bir futbol sürecimiz oldu. Yaklaşık 14-15 yıl futbola devam ettim. Bu 14-15 yıllık futbol hayatım boyunca siyasete hiçbir zaman ara vermedim. Siyaseti de futbolla birlikte sürdürdüm. Şimdi tabii futbol bizim için artık bir mazi oldu. Ama bu kez de haftanın iki-üç günü basketbol oynayarak yolumuza devam ediyoruz. Gençlik ve Spor Bakanımız da benim takımımda, İbrahim Kalın Bey karşı takımda. Başarımız iyi. Bazıları, "Size torpil var mı?" diyorlar. Ben de diyorum ki, benim torpille filan alakam yok.
Ama basketbolda iyiyiz ve şu anda onu da başarıyla sürdürüyoruz. Basketbolda millî takımımız da biliyorsunuz iyi gidiyor. İnşallah Dünya Kupası'na da gidecek gibi bir havamız var. Önümüzde Sırbistan maçı var, üçüncü maçımız. Bu maçta da Sırbistan'ı yenersek önümüz daha da açılacak. İlginize, alakanıza teşekkür ediyorum. Sporla ilgilenmeniz hakikaten çok çok faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Bütün arkadaşlara da şu anda, lisesinin ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin spordaki konumu nedir, ne değildir bilemiyorum ama hayırlı olsun diyorum.