Fikirci Bey yazdı: YA RAMAZAN NE OLACAK?
Özel Yazı

Görünen o ki korona günlerimizin sona ermesi için henüz önümüzde biraz daha zaman var.

Hatta, henüz kayıplarda en yüksek noktaya ulaşmamış bile olabiliriz.

Dün 87 kişi hayatını kaybetti.

Toplam kaybımız 812’ye ulaştı. İnsan her gün “İnşAllah en yüksek budur, bundan sonra düşüşe geçer” diyor.

Günde bine yakın kayıp yaşayan ABD ve bazı Avrupa ülkelerine göre hükümetin oldukça iyi iş çıkardığı söylenebilir.

BİZİM RUH HASTALARINI BUNA İNANDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL

Kaldı ki bugün bir İsrail gazetesi bile Türkiye’nin mücadelesinin örnek alınması gerektiğini söyledi.

Ama bizim ruh hastalarını buna inandırmak mümkün değil. Aslında gerekli de değil.

Bugün İsviçre’de yayınlanan bir gazete bir “amatör gazeteciyi” kaynak göstererek “Türkiye vatandaşlarını gelip almıyor, İsviçre'deki Türk temsilciliği, İsviçre'deki Türk vatandaşlarının evlerine dönebilmeleri için herhangi bir faaliyette bulunmuyor” diyor ve ekliyor “İnsanlar dehşet içinde ve umutsuz.”

Yani bugüne kadar toplam 14 kişinin koronadan hayatını kaybettiği İsviçre’de Türk vatandaşları “dehşet içinde”…

Oysa Irak merkezli bir Kürtçe haber sitesi bile “Irak’ta çalışan ve koronavirüs nedeniyle ülkelerine dönemeyen Türkiyeli 547 inşaat işçisi, geçen akşam özel bir uçakla önce Ankara’ya, oradan da otobüslerle karantina altına alınacakları Afyonkarahisar kentine götürüldü." diyor.

Yani Türkiye, Irak’taki 547 amelesini özel uçakla getirtiyor ama İsviçre’deki vatandaşları ile ilgilenmiyor…

Her türlü iddiaya varım; o “amatör gazeteci” bizim memleketine sövmeyi iş edinen solcularımızdan biridir.

TÜRKİYE'YE YÖNELİK ALGI OPERASYONU

Bu sadece bir örnek. Son 15 yıldır Batı medyasının algı operasyonları malum. Bugünlerde ise çevire çevire verdikleri haber “Türkiye gibi” gelişmekte olan ülkelerin krizden en çok etkilenecekleri ve bir daha epey belini doğrultamayacakları.

Algı operasyonuna “Türkiye rakamları yanlış veriyor, ülkedeki turistlerin hayatını riske atıyor” şeklinde başlamışlardı.

Malum turizm bütçemizin önemli bir belkemiği. Şimdi de turizmimizin birkaç yıl ayağa kalkamayacağını anlatıp kına yakmakla meşguller.

Krizin herkes gibi bizi de kötü vuracağını hepimiz biliyoruz. Ama yine biliyoruz ki finans kapitalin en büyük sorunu “güven” unsurudur.

GÜVEN ALGISI EN BÜYÜK SERMAYEDİR

Düzenli bir algı operasyonu ile bir ülkeden önemli ölçüde yabancı sermayenin kaçmasını ve uzunca bir süre geri dönmemesini sağlayabilirsiniz. Yani güven algısı en büyük sermayedir, hatta bütün finans kapital “inanma” üzerine kuruludur.

Güven algısı gerçekte güvenilir olup olmamanızdan bağımsız olarak manipüle edilebilir. Tabii insan yabancı basının manipülasyonunu anlıyor da bizim yerli mallarının canı gönülden onlara destek olmasını anlamıyor.

Başka ülkelerde bu kadar ülkesinden nefret eden ebleh var mıdır acaba? Komplo teorileri de hız kesmiş değil.

ÇİN'İN HER SÖYLEDİĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ

Şimdi en büyük geyik; “Neden Çin’in Vuhan kentinde çıkan bir virüs aynı ülkede Şanghay’a bulaşmamış da on binlerce kilometre ötede ABD’ye, İtalya’ya bulaşmış?” Bir kere Şanghay’a bulaşmadığını nereden biliyorsunuz? Çin’in her söylediğine inanıyor musunuz? Çin daha baştan şeffaf olsaydı dünya bu günlere hiç gelmeyecekti. Ama işte, daha önce de belirtmiştim toplumsal olayların karmaşıklığını anlayacak bilgi birikime ve araştırma sabrına sahip olmayan insanların en sevdiği şey hemen bir komplo teorisi bulup onunla her şeyi açıklamaktır.

TIPÇI DEĞİLİM AMA ŞUNU BİLİYORUM...

Biliyorsunuz 23 Nisan itibari ile Ramazan ayı da başlıyor. Hayatında bir gün oruç tutmamış, alnı secdeye varmamış entellerimizin şimdi en büyük kaygısı “Ramazan’da oruç tutulacak mı?” “Ya Müslüman kardeşlerimiz aç kalınca bağışıklıkları düşerse…” Öyle kaygılanıyorlar Müslümanlar için… Yahu bu din bir buçuk milenyumdur burada, hiç mi pandemi görmemiş?

Hiç mi badire atlatmamış. Bu kadim dinin bir pandemiyi nasıl atlatacağının kaygısı bizim çakma entellerimize mi kalmış.

Ama göreceksiniz koronanın umreden geldiğine inandıkları gibi bu konuda da sinik tavırlarını sürdüreceklerdir.

Tıpçı değilim ama şunu biliyorum ki bir hastalığı yenme inancı, isteği ve morali o hastalığı yenmede çok büyük rol oynar.

MEMLEKETİNİZİ SEVİN...

Dünyanın büyük bir sınav verdiği şu günlerde ben oldukça iyimserim. Ben diyorum ki korona dediğinizin de sonuçta bir aşılık canı var ve dünyanın bir yerinde çok yakın bir zamanda o aşı bulunacaktır.

Boş verin moral emici, ruh hastası leş kargalarını; kendinize inanın. Memleketinizi sevin. En mühimi de sevmeyi sevin..

Twitter:@kalemciler