PİŞMİŞ ETTEN çiğköfte yaptı URFALILAR İSYAN ETTİ

Urfalı 'Pişmiş etten çiğköfte olmaz' derken Erzurumlu günde 200 bin YTL kazanıyor

PİŞMİŞ ETTEN çiğköfte yaptı URFALILAR İSYAN ETTİ

Erzurumlu işadamı Erdoğan Güner, Türk mutfağında gerçekleştirdiği inovasyonla çiğköftenin etini pişirerek Çiğköftem markası yarattı. Ancak pişmiş etten yapılan çiğköfte Şanlıurfalıları kızdırdı. Şanlıurfalılar, Güner'i çiğköftenin özelliğini bozmakla suçluyor.

Çiğköftenin etini pişirerek bir anlamda Türk mutfağında bir inovasyona imza atan Erdoğan Güner, Şanlıurfalıları kızdırdı. Şanlıurfalılar, Çiğköftem adıyla peş peşe açtığı yedi şubede günde yaklaşık 600 kilo çiğköfte satarak bir günde 200 bin YTL ciro elde eden Güner'i, binlerce yıllık geleneği bozmakla suçluyor. çiğköftede, pişmiş et kullanılmasının, yeni kapılar açtığını söyleyen Erdoğan Güner ise "Et çiğ olduğu zaman içinde değişik bakteriler barındırıyor. Çok hızlı da bozuluyor. Oysa pişmiş et kullanıldığında bakterilerden arındırılıyor. Daha uzun dayanıyor. Vakumlayarak, soğuk zincir içinde başka şehirlere veya başka ülkelere göndererek satış imkânı olur mu, onu araştırıyoruz" diyor.

Şanlıurfalı çiğköfte ustası İhsan Güneş ise "Başka şehirlerde, çiğköftenin patatesle, ekmek içiyle yoğurulduğunu duyuyorduk. Pişmiş etle yoğurulduğunu da duyduk. Çiğköfte çiğ etle yapılır, bu nedenle de çiğköfte denmiştir. Binlerce yıldır da öyle yapılır. Pişmiş etle çiğköfte olmaz. Olsa bile ona çiğköfte denmez. Böyle bir şey, binlerce yıllık ürünü bozmaktır" diyerek Güner'e tepkisini gösteriyor.

Güner büyümeye kararlı

Ancak Güner, Şanurfalıların tüm tepkisine rağmen işi büyütmekte kararlı. Güner yarattığı Çiğköftem markasıyla önümüzdeki yıl, fabrikasyon üretime geçmeye hazırlanıyor. Daha otomatik sistemlerle yeni bir üretim tesisi kuracağını söyleyen Güner, "Otomatik makinelerle seri üretim planlıyoruz. Dağıtım ağını da genişletmek için çalışmalarımız sürüyor" diyor.

Erzurumlu Erdoğan Güner, çiğköfte ile Şanlıurfalı bir arkadaşı sayesinde tanışır. 1993'te Cağ Kebabı diyarı Erzurum'dan İstanbul'a gelen Güner, Urfalı arkadaşı ile birlikte çiğköfte yoğurup satarak işe başlar. Yaptıkları çiğköftelerin ünü kısa sürede yayılınca ikili, bir yıl içinde zincir marketlerin raflarına da girmeyi başarır. Ancak 1995'te ortaklık bozulur ve Güner tek başına çiğköfte işine devam eder. Tüketicilerin bir bölümünün çiğ olduğu için yemediklerini fark eden Erdoğan Güner'in aklına parlak bir fikir gelir ve çiğköfteye konulan eti pişirmeye karar verir.

Güner yaptığı ürünün kalitesini ve sağlığa uygun olduğunu kanıtlamak için de gerekli başvuruları yaparak ISO 9001 ve Uluslararası Gıda Güvenliği Sertifikası olan HACCP belgesini alır. Şimdi Güner, el değmeden ürettiği pişmiş çiğköfte için bir yıl önce yaptığı pantent başvurusunun sonucunu bekliyor.

İki yılda yedi şube

Pişmiş etli çiğköftenin kısa sürede fanatikleri çoğalınca talebi karşılamakta zorlanmaya başlayan Güner markalaşarak şubeleşmek için harekete geçer. Çiğköftem markasıyla ilk şubesini 2004'te Bahçelievler'de açan Güner, peş peşe iki dükkân daha açarak büyüme sürecine girer. Güner, franchise vererek şube sayısını kısa sürede yediye çıkarmayı başarır. Tüm malzemelerin de üretildiği Çiğköftem tesisi bugün 40 kişiyi istihdam ediyor. Yedi şubede günde yaklaşık 600 kilo çiğköfte satılıyor. Günlük ciro ise yaklaşık 200 bin YTL'yi buluyor. Erdoğan Güner'in bundan sonraki hedefi ise önümüzdeki yıl, fabrikasyon üretime geçmek. Daha otomatik sistemlerle yeni bir üretim tesisi kuracağını söyleyen Güner, "İstanbul Güneşli'de yerimiz hazır. Mevcut imalathaneyi oraya taşıyarak, otomatik makinelerle seri üretim yapmayı planlıyoruz. Seri üretim halinde, dağıtım ağını da genişleteceğiz" diyor.

Çiğköfte nasıl doğdu?

Efsaneye göre Nemrut, Hz. İbrahim'in yakılması için Urfa'da çalı çırpı dahil ne varsa toplatıp, en büyük ateşi yaktırmış. O gün Ahper Dağı'nda geyik avlayan bir avcı, karısına "Bana bu geyiğin etinden yemek yap" demiş. Kadın, yakacak bir dal bile bulamayınca, geyiğin budundan kestiği eti, bir dibeğe koymuş. Üzerine bulgur ve çeşitli baharatı atıp, bu eti saatlerce dövmüş, ezmiş. Pişmiş kıvamına gelene kadar bu işlemi yaptıktan sonra kocasına yedirmiş. Çok sevilen bu yemek, günümüze kadar ulaşmış.

REFERANS