Polise taş atan Barış'a film teklifi yağıyor

Polise taş atan Barış'a film teklifi yağıyor

Mardin'de bir mitingde polise taşa atan 15 yaşındaki Barış, köyüne gelen sinemacılardan oyunculuk tekilifi aldı. "Kırık Midyeler"de başrol oynadı. Film ekibi galaya hazırlanırken, eleştirmenlerin "Marlon Brando''ya benzettiği Barış, cezaevinde gün sayıyordu. Molotofun, taşın gölgesinden set ışıklarına...

KÜÇÜK MARLON BRANDO

Mardinli Uğur Barış henüz 15 yaşında. Köye gelen film ekibi tarafından keşfedildi, 'Kırık Midyeler'de parmak ısırtan bir performans gösterdi. Çekimler bittiğinde, o hapsin yolunu tuttu. 4 ay sonra çıktı, galaya yetişti, hayatı değişti. Eleştirmenlerin 'Küçük Marlon Brando'su, 'Abiler, ablalar alkışladı. Her şey değişti' diyor... Güneydoğu'nun öteki yüzü... Onun hikayesi başlı başına film olur. İşte Mardin'in bir köyünde, at arabası sırtında keşfedilen 'taş atan çocuk' Uğur Barış Mehmetoğlu'nun (15) başrole uzanan öyküsü:

ASLINDA BİZLER İYİ ÇOCUKLARIZ

'Aslında bizler iyi çocuklarız. Sadece bizim oralarda durumlar biraz farklı. Siyaset, ben ve arkadaşlarım için oyun gibi...' Bu sözler Uğur Barış 'a ait. Hikayesinin de ana fikri gibi. Uğur, Mardin Nusaybinli. Kendi ifadesiyle 'çocukluğu misket değil, mermi kovanları' toplayarak geçmiş. Çevresindekilere göre fazla asi, zaptedilemez. 7 ağabeyi ve 5 ablası var. 15 yaşına kadar köyünden dışarı hiç adım atmamış. Taa ki, bir film ekibinin yolu uzaklardaki o köye düşene kadar.

OKULDAN KAÇMIŞTI

Onu keşfeden Yönetmen Seyfettin Tokmak oldu. Mardin'den, İstanbul'a oradan da Almanya'ya gitmek için yola çıkan iki çocuğun hayallerini anlatan 'Kırık Midyeler' için oyuncu arayan Tokmak, Uğur'u görür görmez kararını verdi. Tokmak, 'At arabasının üzerinde, okuldan kaçtığı her halinden belli, eğreti bir kravatla keşfettim onu' diyor. Ve o tesadüfle Uğur için İstanbul yolu açıldı. Yaşadıkları inanılmazdı.

MARTIYLA GÜVERCİNİN FARKI NE

Yönetmen Tokmak, Uğur Barış 'ın ilk günlerini şöyle anlatıyor: 'İstanbul'a getirdiğimizde yüzündeki şaşkınlık inanılmaz anlamlar taşıyordu. Denizi ilk gördüğünde uzun bir süre martıların güvercinlerden farkını anlamaya çalıştı. Geçen zaman diliminde benimle hiç konuşmadı. Türkçe konuşmayacağını ancak Kürtçe konuşabileceğini, Kürtçe öğrenmem gerektiğini söylüyordu.'

HAPİSTEYKEN ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜM

İstanbul'daki çekimler bittikten sonra Uğur Barış için hayatının en zor dönemi başladı. 2011 yılının Ekim ayında, katıldığı bir mitingde polise taş attığı gerekçesiyle tutuklandı. Cezaeviyle de tanışmış oldu. 4 ay boyunca hapiste kaldı. Sancılı günlerdi. Uğur, 'İçerideyken en büyük üzüntüm filmi izleyemeyeceğimi düşünmek oldu. Taşı zarar vermek için atmamıştım çocuk aklı işte' diyor.

OKULA MAYIN BİLE GETİRMİŞTİM

Küçük oyuncunun sözleri düşündürücü: 'Ben küçükken bilye yerine boş kovan biriktirirdim. Okulla aram pek iyi değildi. Bir keresinde Suriye sınırında bulduğumuz patlamamış mayını arkadaşlarımla okul bahçesine getirmiştik. Müdürümüz bize hep kızardı. Aslında bizler iyi çocuklarız. Sadece bizim oralarda durumlar biraz farklı... Siyaset ben ve arkadaşlarım için bir oyun gibi...'

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Uğur, filmin galasına 2 hafta kala tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu. Sonrasında yaşadıkları ise hayata bakışını, beklentilerini baştan aşağı değiştirdi: 'Filmi izleyebileceğimi öğrenince çok heyecanlandım. Cezaevinden çıkıp galaya gittiğimde yönetmenimiz beni sahneye çağırdı. Ablalar, ağabeyler alkışladılar hep. O günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değil.'

EN BEĞENDİĞİM OYUNCU ŞEVKET ÇORUH

Uğur Barış, 'Şimdi arkadaşlarıma da anlatıyorum, 'O eski oyunları artık oynamayalım, babanıza değil bana inanın, bu işlere bulaşmayalım' diyorum. Çocukken birilerinin bizi burada unuttuğunu zannederdim. Ama artık umutlarım, hayallerim var. Oyuncu olmak istiyorum. En beğendiğim oyuncu Şevket Çoruh. Belki bir gün onun gibi olurum' diyor. (AKŞAM)