
CHP lideri Kemal KIlıçdaroğlu, AK Parti'nin seçimden yüzde 50 oy oranıyla çıkmasını "Stockholm Sendromu"yla açıkladı. Peki nedir bu "Stockholm Sendromu?"
HER ŞEY BİR BANKA SOYGUNU İLE BAŞLADI
Stockholm Sendromu tanımlamasını doğuran süreç, 23 Ağustos 1973 günü Jan Erik Olsson Stockholm'un Normalmstorg semtinde bir banka şubesini soymasıyla başladı. Müşterilerin ve bu arada bazı memurların dışarıya kaçmasına göz yuman soyguncu üç banka memuresini esir aldı.
İşte o olay - Tıkla ve İzle
Bu süre zarfında rehineler, soygunculara duygusal bir yakınlık hissetmeye başladı. İddiaya göre rehinelerden biri nişanlısını terk ederek Olsson'un hapisten çıkmasını bile bekledi. Bu soygun girişimi sırasında polise yardımcı olan kriminolojist ve psikiyatrist Nils Bejerot, rehinelerin bu psikolojisini, 'Stockholm sendromu' olarak kavramlaştırdı.
BU OLAYDAN SONRA DÜNYA STOCKHOLM SENDROMU'NA AŞİNA OLDU
Bu olaydan sonra ise dünya, bir başka Stockholm Sendromu'na tanık oldu.
1974'te ünlü medya devi Hearst Yayıncılık'ın sahibi Hearst ailesinin kızı Patricia Hearst, 1974'de Symbionese Liberation Army tarafindan Berkeley'deki evinden kaçırıldı.
Hearst, 2 ay kadar sonra örgüt üyeleriyle birlikte bir banka soygununa katıldı.
Fidye olarak 2 milyon doların yoksullara 70 dolarlık yiyecek paketleri halinde dağıtılmasının istendi.
Hearst'ün örgüte sempati duymasına yol açan etkenlerden biri, yoksullara yemek dağıtım talebi olarak görülüyor.
Siyasi gündemde polemik doğuran "Stockholm Sendromu" rehinenin kendisini rehin alan kişiye duygusal anlamda bağlanması olarak tanımlanıyor. 1973'te Stockholm'deki bir banka soygunuyla başlayan süreç, bu sendromun kurbanı olarak gösterilen Patty Hearst'ün kişiliğinde popülerleşti.