Bestseller Rövşen Abdullaoğlu ile yeni romanını konuştuk
Özel İçerik

Sosyal mesafeden röportajlarımla bugünkü konuğum kardeş ülkeden Rövşen Abdullaoğlu. O, Azerbaycan’ın bestsellerinden biri. Bugüne dek motivasyon psikolojisi, irfan, felsefe, teoloji türünde 26 kitap yazmış. Birçok kitabı İngilizce ve Rusçaya da çevrilen yazarın kitapları ülkemizde de yayımlanıyor. Psikolojik roman türünde yayımlanan ‘Bu Şehirde Kimse Yok Mu?’ Türkiye’de yayımlanan son kitabı. Geçtiğimiz yıl ‘Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor’ ile tanıştığımız Rövşen Bey ile kısa bir söyleşi yapmıştık. Kitaplarından ve seyahatlerinden konuşmuştuk. Şimdi ise ‘Bu Şehirde Kimse Yok Mu?’ ile daha derin bir sohbete daldık.

Kitabın özel bir hikâyesi de var. Yalnızlıktan mustarip eski Amerikan futbolcusu ile yaşama sevinci yüksek ancak kansere mahkum olmuş iki insanın hayat hikâyesi üzerine kurulmuş bu romanı Rövşen Bey, kanser hastalarına ithaf etmiş. Ve hikâyesi yaşanmış olaylardan esinlenilmiş. Azerbaycan’da 2016-2018 yıllarında yılın en çok satan kitabı olan bu roman, insanlara da umut olmuş…

Keyifli okumalar…

‘Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor’ röportajımızı okumak için tıklayınız.

Bestseller Rövşen Abdullahoğlu ile yeni romanını konuştuk

YAPTIĞIM İŞİ SEVİYORUM, BU YÜZDEN DE TÜKENMEDEN ÇALIŞIYORUM

- Rövşen Bey merhaba! Özellikle bir psikolog olduğunuzdan yanıtınızı merak ediyorum. Ulaşılanın dışında duygularınız ve kaleminizle kendinizi nasıl anlatırsınız? Kendi gözünden Rövşen Abdullaoğlu kimdir?

Rövşen Abdullaoğlu kendini tam anlamıyla keşfetmeye çalışan biridir. Bu yol kendimi tanıdığımdan beri başladı hâlâ da devam etmektedir. Bazen bu yolda tökezlediğim, bazen hızlı ilerlediğim oluyor, bazen duruyorum. Galiba durmuyorum. Kendimi tanıdıkça diğerlerini anlamam da kolaylaşıyor.

- Rövşen Bey, yazmaya ne zaman başladınız?

İlk yazılarım, üniversitede okuduğum ilk yıllara denk geliyor. O dönemde gençlerin psikolojik durumları üzerine makaleler yazardım. Aynı yıllarda da ilk kitabımı yazdım. Bu kitap evrim teorisi ve paleontolojik kazılar üzerine yapılan bilimsel bir çalışmaydı. Maalesef kitap olarak yayımlayamadım. Ancak kitaptan seçmeler gazetede seri makaleler şeklinde yayımlandı. Bundan sonraki zamanımı eğitimime adadım. Çeşitli üniversitelerde iktisat, psikoloji, teoloji, Arap edebiyatı, Doğu ve Batı felsefesi üzerine yüksek öğrenim gördüm. İlk kitabım ise 2011 yılında basıldı. Ardından da diğer kitaplar geldi. Şu ana kadar 26 kitabım yayımlanmış durumda.

- Kısa zamanda ne çok kitap… Nedir bu işin sırrı?

Sevgi, sadece sevgi. Yaptığım işi seviyorum, bu yüzden de tükenmeden çalışıyorum, yazarlığa çok zaman ayırıyorum, durmadan çalışıyorum.

- Peki yazma rutininiz nedir?

Bütün günümü sadece ilmi çalışmalara ayırıyorum. Başka hiçbir şey yapmıyorum. Ya araştırıyorum, okuyorum ya eğitim veriyorum ya da eser, makale yazıyorum.

Bestseller Rövşen Abdullaoğlu ile yeni romanını konuştuk

OKUR ESERDE KENDİNİ GÖRSÜN, HAYATİ SORULARININ CEVABINI BULSUN

- Yazacağınız konuları seçerken nelerden besleniyorsunuz? Konularınızı nasıl buluyor, karakterlerinizi nasıl seçip oluşturuyorsunuz?

Kitaplarımın konusu bazen beklenmedik halde aklıma geliyor ve bazen ise bilinçli şekilde herhangi bir konudan düşünüyorum. Zihnime gelen düşünceleri hep not alıyorum, gece yarısı uykudan kalkıp da not aldığım durumlar oluyor. Bir de hadiseleri, olayları gözlemlemeyi çok seviyorum. Sürekli gezerim, seyahat ederim. Farklı yerlere seyahatler ediyorum, farklı medeniyyetler, farklı düşünceler, farklı insanları hep merak etmişimdir. Gezilerim sırasında sürekli iletişim kurarım, insanlarla konuşurum, bir de onların dilinden dinlemek isterim şehri, önceden okuduklarımı. Gitmeden önce gideceğim yeri araştırırım, oraya varınca tüm gideceğim yerlerin planı önceden oluşmuş oluyor. Artık beni nerede neyin beklediğini biliyorum. Bu da daha fazla bilgi edinmeme yarımdcı oluyor.

Tüm bunlar zihnimde kitaba dönüştürebileceğim konuları oluşturuyor. Sürekli okumak, bilimsel araştırmalar da işin bir başka tarafı. Çok şükür, şimdiye kadar hiç düşünce yokluğu yaşamadım. Gelecekte yazacağım onlarca kitabın senaryosu artık zihnimde, notlarımda.

- Bildiğim kadarıyla Azerbaycan’da son yılların en çoksatan kitapların yazarı olarak tanınıyorsunuz. Hatta ‘Bu Şehirde Kimse Yok Mu?’ romanınız 3 yıl boyunca yılın en çok satan kitabı seçilmiş. Kitabı yazarken bunları tahmin eder miydiniz?

Açık konuşmak gerekirse çalışma süresinde kitabı daha çok satıp da daha fazla gelir elde etmek niyetim hiç olmadı. İnsan kendini görmek istediği her an aynaya bakar. Güzel, faydalı eser de ayna gibi okurun duygularını, iç dünyasını, düşüncelerini, yaşadığı ortamı kendinde yansıtmalıdır. O zaman okur, tekrar tekrar o kitaba yönelecek, sadece okumayla yetinmeyip kitabın tanıtımını yapmaya başlayacak ve sonuçta kitap binlerce yeni okur kazanacak. Ben kitabı yazarken özellikle şu duruma çok dikkat ediyorum: Okur eserde kendini görsün, hayati sorularının cevabını bulsun. Bu Şehirde Kimse Yok Mu? okurunu değiştirme gücüne sahip olan, onun kalbine ve hayatına ayna tutabilecek bir eserdir. Kitabın başarısını da sırf bunda görüyorum.

Bestseller Rövşen Abdullahoğlu ile yeni romanını konuştuk

BU KİTAP İNSANA SABRETMEYİ ÖĞRETİR

- Biraz da romandan konuşalım. Okurla ne zaman buluşacak? Bu kitabı değerli kılan şey ne?

Bu kitapta duygu yükümlülüğü fazla. Kitabın hikayesiyle duygular arasındaki bağlantıyı görmek büyüleyici. Kitapı okuduktan sonra intihar düşüncesinden vazgeçen, kendinde gereken azmi bularak engelli arabasından kalkıp normal hayata dönen, depresyondan kurtulup insanlarla ilişkilerini yeniden düzenleyen okurlarımın mektuplarını hatırlıyorum.  Eseri okuduktan sonra okur artık önceki insan değilse, farklı düşünüp hayata farklı bakıyorsa demek ki asıl hedefine ulaşmıştır. Bu Şehirde Kimse Yok Mu? romanı da felsefi, ahlaki ve irfan yönünden sağlam, kapsamlı hayat felsefesi sunarak gerçek hedefine varmıştır. Bu kitap aynı zamanda insana sabretmeyi öğretir, hayat için önayak olur. İnsanın hayata bakışını değiştirir ve insanın duyguları etkiler.

- Peki konusunu bizimle paylaşır mısınız?

Her şey, hayata bambaşka açılardan bakan iki insanın karşılaşmasıyla başlıyor. Eskiden çok başarılı bir sporcu olan, ancak şimdilerde kendi köşesine çekilmiş, temizlik görevlisi olarak çalışan Willy’yi yeniden hayata bağlamak, kendisi de ağır bir hastalıkla savaşan bir “meleğin” görevidir. Uzun bir yolculuktan sonra son durağı Anderson olan genç göçmen, Willy’yi hayata bağlamaya çalışır. Fakat o sırada da kendi geçmişindeki düğümlerle kaşılaşır.

Birbirlerinin yaralarına merhem olan iki yaralı ruhun sınırları aşan dokunaklı hikâyesi okurların kalbinde kendine mutlaka bir yer bulacak. Çünkü hiç kimse  kendi “meleğiyle” karşılaşmadan bu dünyadan göçmez. O melek ister bir insan olsun isterse de bir kitap...

- Kitabınızın insana sabretmeyi öğreteceğini söylediniz. Şöyle bir şey sormak istedim: Çok sabırlı olmak insanı nasıl etkiliyor?

En yüksek zirveler yalnız sabırla fethediliyor. Sabır bütün faaliyetlerin başıdır. Eline kalem almak, sandalyeye oturmak ve uzun süre durmadan yazmak için sabır gerekiyor. Okumak için de sabır lazım. İstediğin olmadığında, başarısızlıkla karşılaştığında da yaptığın işi yarıda bırakmamak için de sabır lazım. Kötü eleştirilere katlanarak pes etmemek için de sabır lazım. Eleştirilerden olumlu sonuç çıkarıp yanlışları düzeltmek için de sabır lazım.

Bestseller Rövşen Abdullahoğlu ile yeni romanını konuştuk

İYİ BİR YAZAR MUTLAKA İYİ BİR PSİKOLOG DA OLMALIDIR

- Hayata bakış açımız sürekli değişmeli mi? Değişmiyorsa bir yerde bir hata mı var demektir?

Hayata bakışın sürekli değişmesi doğru değil. Bazı konularda değişiklik yanlıştır, hatta tehlikelidir de. Örneğin, vatanımızla ilgili düşüncelerimiz değişmemeli. Dün vatanı kutsal bildiysek, bugün de bu şekilde devam etmelidir. Bunun gibi değişmeyen birçok düşüncelerimiz var. Ama bazı konularda bakışlarımızın değişmesi çöküşe sebep olabilir. Bu tür konularda düşüncelerimizin değişmemesi, bilgimizin, hayat tecrübemizin arttığının habercisidir.

- Rövşen Bey, bir psikolog oluşunuzun yazarlığınızı nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

İyi bir yazar mutlaka iyi bir psikolog da olmalıdır. Çünkü yazar, kahramanlarını doğru tasvir etmesi için öncelikle insanları anlamalı, onlarla empati kurmayı başarmalıdır. Toplumunu hissedebilmelidir. Aksi durumda eserleri yavan ve suni olacaktır. Yazdığı gerçekleri canlandıramayacaktır. Böyle bir eserde okur kendini bulamayacaktır.

- Yeni çalışmalarınız neler?

Şu an Afrika kabilelerinin hayatını ve yaşam mücadelesini anlatan bir kitap serisi üzerinde çalışıyorum. Azerbaycan’da bu serinin ‘Ben Yiyecek Değilim’ adlı ilk kitabı yayımlandı. Okurlar tarafından büyük ilgiyle karşılandı, şöyle ki bütün baskısı bir günde satıldı. Kardeş ülke Türkiye’de de bu kitabın basılmasını düşünüyorum.

: Teşekkür ederim.

Rövşen Abdullahoğlu: Teşekkür ederim.

Bestseller Rövşen Abdullahoğlu ile yeni romanını konuştuk

Bu Şehirde Kimse Yok Mu?

Rövşen Abdullahoğlu

Destek Yay.

S.: 280

Kitabı almak için tıklayınız: kitap365

*

Instagram: biyografivekitap