Serkan Tunç ile yeni kitabını konuştuk

‘‘Yüzünden Anlaşılıyor“ kitabının yazarlarından Serkan Tunç ile iş dünyamızı, özel hayatımızı etkileyen mikro ifadeler üzerine konuştuk…

Serkan Tunç ile yeni kitabını konuştuk

Serkan Tunç ve Center for Body Language’in kurucularından Kasia Wezowski ve Patryk Wezowski, ‘‘Yüzünden Anlaşılıyor“ adlı bir kitap yazdı.

Bu kitap, mikro ifadeleri anlatıyor. 7 temel mikro ifadeden yola çıkarak duygularımıza nasıl tercüman olacağımızın rehberi.

Mikro ifadeler nedir? 7 temel mikro ifadeyi öğrendikten sonra bizi nasıl bir hayat bekler? Hepsini ve daha fazlasını Serkan Tunç ile konuştuk…

İNSAN DUYGULARINI ANLAMAK ÜZERİNE MERAKIM ÇOCUKLUĞUMA DAYANIYOR

- Klasik olarak başlangıç yapmak istiyorum. Serkan Tunç kimdir?

1982 yılında eczacı bir babanın ve öğretmen bir annenin cocuğu olarak Antalya’da dünyaya geldim ve bir ablam var. İlk-orta ve lise öğrenimimi Antalya’da, üniversite lisans öğrenimimi ise Süleyman Demirel Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nde tamamladım.

- Peki duygular üzerine düşünmeye, bu konuya merak duymaya ne zaman başladınız?

İnsan duygularını anlamak üzerine merakım ise çocukluk yaşlarıma dayanıyor. Babamın eczanesine gelen insanların konuşma şekilleri, davranışları, benim ilgimi hep çekmişti. Öyle ki insanları zihnimde davranış şekillerine göre kodlayama başlamıştım. Bağırarak konuşan ve kahkaha atan adam, sessiz sedasız ödemesini almaya gelen ve hiç gülmeyen ilaç dağıtım elemanı, sürekli konuşan yaşlı teyze, her şeye sinirli olan market sahibi, tuhaf gülümsemesi olan tezgahtarcı, camda duran her şeye gülen teyze gibi…

- Ailenizde de gözlem yapıyor muydunuz? Orada durum nasıldı?

Aile içinde de aynı durum vardı aslında. Babamın bize bağırdığını hiç hatırlamıyorum diyebilirim. Bağırmak yerine kaşlarını çatardı sadece. İşte o zaman anlardım yanlış bir şey yaptığımı…

Serkan Tunç - Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

- Bu konu üzerine profesyonel çalışmanız nasıl oldu?

Duygular üzerine çalışmaya, 2000 yılında ilk kez NLP eğitimi ile başladım. Bu konuya ilk profesyonel adımım oldu. Sonrasında ise üniversite bitince çalışma hayatına girdim. Ancak profesyonel iş hayatımda, teknik konulardan ziyade daha çok satış alanına ilgi duydum. Sanırım bu benim için insanlar ile daha fazla iletişimde kalmak için yaptığım içsel bir tercihti.

- Patryk ve Kasia (Wezowski) ile de o zaman mı tanıştınız?

Yaklaşık 13 yıl boyunca uluslararası firmalarda satış, iş geliştirme üzerine farklı alanlarda çalıştım. Ancak duyguları anlamak konusundaki çalışmalarım ve araştırmalarım hep devam etti. Mikro ifadeler ile ilk eğitimimi çalıştığım dönemde aldım ve sonrasında 2016 yılında Patryk ve Kasia ile tanıştım.

Bu konuya olan ilgim fark edilince, eğiticinin eğitimi için beni İspanya’ya davet ettiler. Daha sonra eğitici eğitimini tamamladım ve özel sektörden ayrılıp Patryk ve Kasia ile çalışmaya karar verdim.

Şu anda Center for Body Language’nın Türkiye Ayrıcalıklı iş ortağı Gerçeği Keşfet olarak çalışmalarıma devam ediyorum.

Serkan Tunç - Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

İLK ÖĞRENİLEN DİL, SÖZSÜZ İLETİŞİM DİLİDİR

- ‘‘Yüzünden Anlaşılıyor“dan konuşmaya başlayalım o halde. Öncelikle bu sürecin kitap olmasına nasıl karar verdiniz?

Kitap yazmak uzun süredir aklımda olan bir konuydu. Ancak nereden başlayacağımı bilemiyordum. Kasia, beni bu konuda oldukça cesaretlendirdi. Daha önce yurtdışında Patryk ve Kasia‘nın “Microexpressions For Business” adında oldukça ses getiren bir kitabı vardı. Bu kitap üzerinden güncellemeler yaptık ve yeni bölümler ekledik. Bunun neticesinde üç yazar olarak kaleme aldığımız “Yüzünden Anlaşılıyor” okuyucuları ile buluşmuş oldu.

- Gerçekten de insan olarak duygularımızla başa çıkmakta çok zorlanıyoruz. Bizi ele veren şu mikro ifadeler nedir anlatır mısınız?

Mikro ifadeler dediğimiz konuyu saniyenin yarısı ya da daha kısa sürede duygularımıza bağlı olarak yüzümüzde oluşan kas hareketleri olarak isimlendiriyoruz. Mikro ifadelerin evrenselliği üzerine şimdiye kadar yapılan bilimsel çalışmalara kitabımızın “Mikro İfadelerin Kökeni” bölümünden ulaşabilirsiniz. Ancak kısaca özetlemek gerekirse 7 temel duygu, tüm insanlar için aynı şekilde yüzde görülüyor. Bunlar mutluluk, korku, şaşırma, öfke, tiksinme, küçümseme ve üzüntü ifadeleridir.

- Özellikle iş hayatında daha da zor…

Evet iş hayatında duygular ile baş etmek en çok merak edilen konuların başında geliyor. Ancak bu konun temel sebebi, insanlar ile iletişim halinde iken sadece sözcüklere odaklanmamızdan kaynaklanıyor. Bu da iletişim kalitesinin oldukça yüzeysel olarak kalmasına sebep oluyor.

Yani siz gül bahçesinden bahsetmeye çalışırken karşınızdaki “Aa bana dikenleri anlattı" diyebiliyor. Çünkü kelimelere her birimizin yüklemiş olduğu anlam farklıdır. Aslında bu konuda çok fazla çalışma yapıldı.

- Örnekler misiniz?

Örnek vermek gerekirse bir çok firma çalışanların “eksik yönleri” ifadesi yerine “geliştirilmesi gereken alanlar” gibi daha olumlu cümleler kullanmaya başladı ki, bu iyi bir şey.

Ancak yine de iletişimin tamamını kapsamıyor. Çünkü ilk öğrenilen dil, sözsüz iletişim dilidir.

- Nasıl yani? Bu konuyu biraz açalım mı?

Şöyle düşünün, ilk insanlar kabile zamanında yaşadıkları dönemde dil bu kadar gelişmemişti. Kabileye yeni biri geldiği zaman kendisinden zarar gelmeyeceğini göstermek için büyük ihtimalle gülümseme göstermek zorundaydı.

Günümüzde de durum çok farklı değil. Şirketlerde üzerinde çok çalışılmış bir çok proje-toplantı maalesef istenilen başarıyı gösteremeyebiliyor. Bunun sadece sözlü iletişime önem verdiğimizden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir toplantıda insanlar gerçek düşüncelerini söylemek yerine akışa uyum sağlamayı tercih ediyorlar. Bu da toplantılarda asıl konuşulması gereken konuların göz ardı edilmesine, öyle istendiği veya gerektiğine inanıldığı için karara uymaları veya onaylamaları ile sonlanmasına sebep oluyor.

- Bu konuya da bir örnek verelim mi?

Bir lider olarak toplantı sırasında bir hareket planından bahsederken sözlü olarak herkesin sizi onayladığını düşünün. ”Ekip bu işe inandı” diye düşünüp akşam rahat şekilde uyuyabilirsiniz. Ancak siz konuyu anlatırken ekip arkadaşlarınızın yüzünde görmediğiniz bir korku veya küçümseme mikro ifadesi aslında insanların o hareket planı hakkında gerçekten ne düşündüklerinin büyük ihtimal cevabıdır.

Serkan Tunç - Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

BEYNİMİZİN LİMBİK SİSTEMİNDEN GELEN BİLGİLERİN KONTROL EDİLMESİ ÇOK ZOR

- Peki nasıl saklayacağız yüzümüzdeki ifadeyi? Bu nasıl bir süreç? Şimdi birkaç örnek verebilir misiniz?

Bu pek mümkün değil :) Çünkü insanlar ilk olarak duygusal olarak tepki veriyorlar. Beynimizin limbik sisteminden gelen bu bilgilerin kontrol edilmesi çok zor. Kitapta bu konu hakkında oldukça geniş bilgiler mevcut.

Diğer taraftan elbette bu konunun bazı gruplar için kısıtlamaları var. Örneğin “psikopat” teşhisi koyulan insanların duyguları bizim gibi yorumlamadıklarını biliyoruz. Bu yüzden bu grupta mikro ifadeleri bildiğimiz anlamda kullanmamız mümkün değil. Ayrıca güçlü bir drama eğitimi almış insanlarda mikro ifadeleri - yaşadıkları duyguların içine girebildikleri için - taklit edebiliyorlar.

Gerçi göstereceğiniz soru yaklaşım yöntemi ile bir mikro ifadeler uzmanın bu takliti anlaması mümkün. Gene de iyi oyuncular bunu başarabiliyorlar ve bu yüzden biz de onlara iyi oyuncu diyoruz.

- Peki burada aslolan şey ne?

Yüzündeki ifadeyi saklamaktansa o duyguyu neden hissettiğiniz anlamak daha önemli. Örneğin sunum yapmaktan çok korktuğunuzu düşünelim. Bu korkunun neden kaynaklandığını anlamadığınız ve bu durumu değiştirmediğiniz sürece sunum yaparken korku mikro ifadesini göstermeye devam edeceksiniz.

Veya hoşlanmadığınız bir insan ile karşılaştığınızda neden hoşlanmadığınızı anlamadığınız sürece negatif mikro ifadeleri göstermeye devam edeceksin ki karşıdaki insanın da bunu içsel olarak anlaması oldukça mümkün. Bu yüzden mikro ifadeler çok önemli. İnsanların değerler sistemine bağlı olarak kontrol edilmeksizin ortaya çıkıyorlar.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

ÖNEMLİ OLAN GÖRMÜŞ OLDUĞUNUZ TEPKİYE BAĞLI OLARAK DOĞRU YAKLAŞIMI HAYATA GEÇİRMEKTİR

- 7 temel mikro ifadeyi uzun uzun anlatıyorsunuz kitapta. Bir insan ortalama ne kadar zamanda öğrenebilir bu ifadeleri de hayata geçirir?

Bu konuda kendi laboruvaturımızda yapmış olduğumuz çok güçlü çalışma sonuçlarımız mevcut. Yapmış olduğumuz çalışmaları karşılaştırmak için duygusal zeka testlerinden faydalandık. Katılımcılar 4 saatlik bir eğitimle bile mikro ifadeleri farketmede %20 üzerinde artış yakalayabildiler.

Eğitimlerimizi METV (Micro Expression Training Videos) Mikro İfadeler Eğitim Videoları üzerinden gerçekleştiriyoruz. Bu sistemimizin geçerliliğini Kaisa’nın, Warsaw Üniversitesi’nde yapmış olduğu “Assessing Effect of Learning micro-Expressions by Analyzing Images and Video Training programs. American Based Research Journal ISSN (2304-7151) Wezowski,K. (2017)” çalışma ile kanıtlanmıştır.

- Peki günlük hayatımızı nasıl etkiliyor?

Bu hangi açıdan baktığımıza göre değişiyor aslında. Eğer iletişim kalitesini artırmak istiyorsanız karşıdaki insanların vermiş oldukları tepkileri yüzlerinden anlamak iletişim kalitesinde ciddi bir artışa sebep olur. Zaten yapmış olduğumuz araştırmalar da bunu destekliyor. İnternet sayfamızda fazlaca detay bulabilirsiniz. Bir insanın tercihlerini görmek ve buna bağlı yaklaşım göstermek size iletişimde büyük bir güç verir.

Ancak diğer taraftan bu bilginin doğal sonucu olarak; mikro ifadelerin sözcüklerle uyumunu -bu bilgiye sahip olmayan insanlara kıyasla - daha iyi anlayacaksınız ki, bu da “Bir ifadenin güvenilir mi yoksa değil mi?” sorusunun cevabıdır. Bu konuya hazırlıklı olmak gerekiyor açıkcası.

İşte bu nokta da konu hassas bir noktaya gidiyor. Mikro ifadeleri okumayı sadece “İfade güvenilir mi yoksa değil mi ?” sorunun cevabı olarak kullanmaya çalışmak, tıpkı elinde çekiç tutan birisinin sürekli çivi aramasına benzer. Bize göre önemli olan görmüş olduğunuz tepkiye bağlı olarak doğru yaklaşımı hayata geçirmektir.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

BU SORU İLK OLARAK 150 YIL ÖNCE SORULDU

- Mikro ifadelerin amacı nedir?

Onlar hep vardı; bir amaç doğrultusunda bilinç düzeyinde öğrenen ve kullanan bizleriz.

Aslına bakarsanız bu soru ilk olarak 150 yıl önce sorulmuştur. O zamanlar mikro ifadeler tanımlanmadığı için bilim insanları, insan duygularını sözsüz iletişimde güvenilir olarak nasıl görebilecekleri üzerinde çalışmışlar.

Yüz kas hareketlerine bağlı olarak ilk çalışma; Charles Darwin’in 1872 yılında öne sürdüğü yüz kaslarının, yüz ifadelerinin hem insanlarda hem de hayvanlarda doğuştan gelen ve evrensel bir etkinlik olduğunu ileri sürmüştür. Darwin insanların duygularını nasıl ifade edeceklerini öğrenmeye ihtiyaç duymadıklarını ifade ediyordu. Temel duygusal ifade kalıpları biyolojik olarak veriliyordu. Darwin’in bu tezi yaklaşık 1 yy sonra bilim insanları (Ekman and Friesen ,1971) tarafından kültürel etkileşim olmadığı bir çevrede yapılan çalışmalar sonucunda evrensel olduğunu ortaya çıkardılar.

O günden bu güne kadar iletişim, iş hayatı, müşteri tepkilerinin ve duygu değişimlerinin fark edilmesi, pazarlama kampanyalarında kullanılmaktır.

- Bu konuda somut bir örnek verebilir misiniz?

Birçok bilimsel çalışmada tıp, hukuk ve ulusal güvenlik gibi çeşitli alanlarda da yararlı olabileceğine değinmektedir. Ayrıca bazı bilimsel çalışmalar, mikro ifadeler evrensel ve taklit edilmesi zor olduğundan, yalan tespiti ve cezai soruşturmada kritik bir rol oynayabileceğine değinmektedir.

Ancak somut olarak bu konuda verebileceğim en güzel örnek Center for Body Language olarak grubumuzun 2013 gerçekleşen  “Pioneers Festival 2013 in Austria “ yarışmasının sonucunun önden tahmini olabilir.

Meslektaşlarım 2500 kişinin yeteneklerini gösterdiği yarışmada sadece juri üyelerin yüzlerine bakarak yarışma sonucunu kimin kazanacağını önden tahmin ettiler.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

BİZİ DAHA RAHAT BİR İLETİŞİMİN BEKLEDİĞİ KESİN

- Kimse bizi anlamasın isterken bir yandan da karşımızdakini de anlamak istiyoruz. Anladığım kadarıyla ikisini de öğrenmek mümkün. Bu döngüyü anlatabilir misiniz?

Kimsenin bizi anlamasını istemediğimiz görüşüne pek katılmıyorum. Belki şöyle ifade edebiliriz: İnsanlar bizim istediğimiz gibi bizi anlasın. Evet kendimizi doğru ifade etmek açısından bu mümkün. Anlatmak istediğimiz bir konuyu (etik kurallar içinde) karşımızdakinin mikro ifadelerine göre açıklayabiliriz.Daha önce de bahsettiğim gibi kelimelere yönelik farklı anlamlar yükleme eğilimindeyiz. Bu anlamlar her insanın değerlerine göre değişebiliyor. İletişim sorumluluğunu üslenerek görmüş olduğumuz mikro ifadelere göre anlatmak istediğimiz konuyu anlaşır bir dilde anlatmamız mümkün.

- 7 mikro ifadeyi öğrendiğimizde bizi nasıl bir hayat bekliyor?

Daha rahat bir iletişim beklediği kesin. Bunu sadece karşı taraf ile yapmış olduğunuz görüşmeler ile sınırlandırmamak gerek. Aynı şekilde olaylara vermiş olduğumuz kendi tepkilerimizi de çok daha iyi anlayabiliyoruz.

Örneğin; Toplantının ortasında duymuş olduğunuz bir cümleye vermiş olduğunuz negatif mikro ifade sizin o konuyu nasıl algıladığınızı size anlatıyor. Fiyat konuşulurken tiksinme mikro ifadesini yaptığınızı fark ediyorsanız, belli ki bu konudan rahatsız oluyorsunuz. Belki de artık ticari departmanda çalışmamalısınız.

Ya da tüm gün bilgisayarın başında otururken kendinizde üzüntü ifadelerini gözlemliyorsanız, belki de artık dışarıda daha aktif olacağınız bir iş koluna geçmenin zamanı gelmiş olabilir. Dediğim gibi mikro ifadeler herkes için var. Bu değerli bilgileri kendimiz için de kullanabiliriz.

- Aslında özel hayatımızda da etkili olacak, değil mi?

Evet olacak. Beraber olduğunuz insanı artık daha iyi anlayacaksınız. Neden rahatsız olur, neyi sevdiğini anlamanız artık şans faktöründen çok daha ötede birşey olacaktır.

Bu sayede sorunlarınız varsa daha açık iletişim kurma konusunda başarılı olabilirsiniz. Kitabımızda bahsettiğimiz ilişki konusunda Psikolog John Gottman yaklaşımı oldukça değerli. Bu bilgiden yola çıkarak daha sağlıklı ilişkiler için izlememiz gereken bir yol haritası bile oluşturmamız mümkün görünüyor.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

İLGİ DUYAN KESİNLİKLE DAHA BAŞARILI OLUYOR

- Şöyle bir ayrım yapmak mümkün mü? Sizce kadınlar mı, yoksa erkekler mi daha yetenekli duygularını saklama konusunda?

Kadınların ve erkeklerin, olayları farklı anlama ve duygusal zekaları üzerinde yapılan bir çok çalışma mevcut. Ancak eğer duyguları saklama konusunda mikro ifadelerden bahsediyorsak erkek ve kadın için de aynı şekilde zor olduğunu söyleyebilirim.

Ancak bir fark olarak; Japonya gibi bazı doğu kültürleri, mikro ifadeleri daha baskılanmış veya gülümseme ile maskelemiş şekilde gösterme eğilimde olabiliyorlar. Ama eğitimli bir göz için çok fark eden bir durum olmuyor, çünkü mikro ifadeler hala ordalar.

- Ya bunu öğrenme konusunda?

Öğrenme konusu da aynı şekilde. Burada kimin ne kadar öğrenmeye istekli olduğu ile ilgili bir ayrım yapabiliriz. İlgi duyan kesinlikle daha başarılı oluyor. Bu “bilmek ve yapmak” arasındaki fark gibi biraz. Eğer bu bilgileri kullanmak isterseniz tıpkı araba kullanmayı öğrenmeye benziyor. Evet ilk zamanlar sürekli pedalların yerini arayabilirsiniz; ama bir süre sonra süreç otomatik olarak ilerlemeye başlıyor.

- Peki en çok hangi meslek grupları ihtiyaç duyuyor?

Başkaları ile yüz yüze ilişkilerde sosyal becerilerin kullanılmasını temel alan işlerde çalışan insanlar için çok önemli. Genellikle kurumsal firmaların satış ve insan kaynakları departmanlarından çok fazla bir talep var. Çünkü, bu bilgiler sayesinde satış profesyonelleri müşterilerinin ihtiyaçlarını daha iyi anlıyorlar.

METV(Micro Expression Training Videos) Mikro İfadeler Eğitim Videoları üzerinden yapmış olduğumuz çalışmalardan satış yeteneği ile duygusal farkındalık skoru arasında kolerasyon olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Aynı şekilde işe alım yapan insan kaynakları uzmanları, iyi bir pozisyon ile o pozisyona başvuru yapan kişiler arasında daha iyi bir eşleştirme yapabileceklerdir. Özellikle özgeçmişlerin içindeki yanıltıcı bilgileri daha iyi fark edebilecek, aday uygunluklarını çok etkin bir şekilde belirleyebileceklerdir.

Arabulucular , avukatlar, psikologlar , yaşam koçları ,eğitmenler  gibi belirli bir alanda çalışan insanlar için de bu bilgi oldukça kullanışlıdır.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

İŞ HAYATININ RİSK SENARYOLARI İÇİN BİR YAKLAŞIM METODOLOJİSİ

- Center for Body Language’in kurucularından, aynı zamanda kitabın yazarlarından Kasia Wezowski ve Patryk Wezowski’nin geliştirdiği BLINK konuşma tekniğinden bahsedelim mi biraz? Nedir bu teknik? Ne işe yarar?

Evet BLINK tekniğimiz var. Açılımı “Body Language Interpretations Nominology Know-how" olarak geçen bir yaklaşım metodolojisi diyebiliriz. Bu metodolojinin en büyük faydası insanların tercihlerini görebileceğiniz bir yaklaşım sunmasıdır.

Çünkü özellikle iş dünyasında bazı soruları direkt sormanız hoş karşılanmayabilir. Yani müşterinize “Ne kadar paran var?” diye sormak oldukça itici bir ifadedir. Bunun yerine BLINK yaklaşım metodu ile yaklaşmanız en azından hangi seviyede bir bütçe olduğunu sözsüz iletişim üzerinden anlamanıza olanak verir.

Veya işe alım görüşmesinde karşınızdaki adaya, “Bizim satış elemanlarımız sürekli dışarıda. Dışarıda olmak kulağa nasıl geliyor?” diye sorduğunuz zaman büyük ihtimal aday size duymak istediklerinizi söyleme eğilimde olacak ve görmüş olduğunuz mikro ifadelerinin hangi durum ile ilişkili olduğunu yorumlamakta zorluk yaşayacaksınız.

BLINK Teknik, içeriğe bağlı olarak sözsüz iletişimi okumak konusunda size oldukça güçlü bir metodoloji sağlar. Bu sayede insanların tercihlerini yüzlerinde daha etkin bir şekilde görebilirsiniz. Hatta 2500 kişinin önünde yapıldığı gibi, bir yarışma sonucunu bile önden tahmin edebilirsiniz.

İş hayatının riskli senaryoları için bir yaklaşım metodolojisidir diyebiliriz.

Serkan Tunç, Yüzünden Anlaşılıyor kitabı röportajı

EVET DOĞDUĞUMUZ ANDAN İTİBAREN DUYGULARI GÖSTERMEYE BAŞLARIZ

- Kitapta 5. bölümde ilgimi çeken iki alt başlık var, onları sormak istiyorum:

Küçük bebekler duygularını gösterebilir mi?

Evet doğduğumuz andan itibaren duyguları göstermeye başlarız. Kitapta bahsettiğimiz gibi Deneysel çalışmalar da çocukların duyguları çok hızlı ifade etme becerileri olduğunu göstermektedir. Çok küçük çocuklar bile duygularını spontan olarak ifade edebilmekte ve aynı zamanda başkalarının yüzlerinden duyguları okuyabilmektedir. 8 yaşındaki çocuklardan “Mikro İfadeler” testimizi yapmalarını istediğimizde çoğu ortalama bir satış elemanından daha yüksek puan aldı.

Ayrıca 2004 yılında gerçekleştirilen, Dolinski tarafından aktarılan bir deney bize bu durumun ne kadar geçerli olduğunu sunuyor.

- Bizleri mantık mı, yoksa duygular mı yönetiyor?

Bu soruya açıkça duygular olarak cevap verebilirim. Aslında vermiş olduğumuz kararların bizim içimizde uyandırdığı duyguya bağlı olarak değiştiğini düşünüyorum.

Bu soruyu ben kendime şu şekilde soruyorum. Neden insanlar tek bir model araba almıyorlar ve neden bu kadar çok çeşit var? Veya aldığımız giysilerin neden bu farklı şekli veya rengi var? Bazılarımız büyük bir ev isterken, bazılarımız neden küçük bir ev istiyor?

Herhangi bir durum ile karşılaştığımız zaman duygusal değil mantıklı davrandığımızda bile içimizde başka bir duyguya göre karar alıyoruz. Örneğin; günümüzün ön plana çıkan bir sorununu ele alalım. ”Bir yerde sabit maaşlı olarak çalışmak mı? Yoksa serbest olarak yeteneğin doğrultusunda çalışmak mı?” Hangi karar size mantıklı geliyorsa, bilin ki yine de içinizde olan bir duyguya bağlı olarak karar alıyorsunuz.

: Teşekkür ederim.

Serkan Tunç: Ben teşekkür ederim.

*

Serkan Tunç ile yeni kitabını konuştuk

Yüzünden Anlaşılıyor

Kasia Wezowski, Patryk Wezowkski, Serkan Tunç

h2o Kitap

S.: 144

Kitabı satın almak için tıklayınız: idefix

*

Instagram: biyografivekitap