Susan Sontag’ın deyimiyle; yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatının hazinelerinden biri: Gökdoğan
Haber Merkezi

Amerikan modernist akımının Türkçedeki nadir eserlerinden biri olarak okurla buluşan ve Ecenur Değirmenci tarafından çevrilen Gökdoğan, 1928’in Fransa’sında geçerken metaforik bir doğan imgesinin gölgesinde yaşanan tutku, kıskançlık, sınıf çatışması gibi unsurları ele alıyor.

Başarısız romancı Alwyn Tower, bir öğleden sonra arkadaşı Alex’in evinde İrlandalı Cullen çiftiyle ve yanlarındaki sürpriz misafirle, eğitimli bir kuşla, gökdoğan Lucy’yle tanışır. Akşama kadar vakit geçirir, yemeği beklerken içki içip sohbet ederler. Her an her şeyin olabileceği, en ufak anlardan dahi sonsuz anlam çıkarılabilecek bir atmosfer vardır salonda.

Tamamı o günün öğleden sonrasında geçen romanda okurun konumu sık sık değişir, karakterler arası gerilim daima ince bir ip üzerinde seyreder.

GÜNCEL VE DOKUNAKLI BİR BAKIŞ

Amerikan edebiyatının en başarılı novellaları arasında anılan Gökdoğan, merkezine yerleştirdiği gökdoğanın tabiatı üzerinden aşkın amansız gücüne dokunaklı bir bakış sunar.

Sayfa: 104

Kitaptan...

"GENÇLİĞİN SONA ERMESİ..."

"Ne yazık ki gençlik, gençliğin sona ermesinden çok sonra bile varlığını sürdürür. Aşk hayatı, giderek daha az sevilme olasılığı, giderek daha az sevme yeteneği ve aşkın yarattığı karın ağrısının her daim aynı keskinlikte devam etmesiyle sonsuza dek sürer. Yaşlı bir bekâr, yaşlı bir doğan gibidir.”