'Recep İvedik' gibi birini bulursam..

Filmde Recep İvedik'in sevgilisi Sibel'i canlandıran Fatma Toptaş, gerçek hayatta onun gibi biriyle olmak istiyor

'Recep İvedik' gibi birini bulursam..

Vizyona gireli daha bir hafta olmadı ama "Recep İvedik" esprileri herkesin dilinde! Gözler ise başrol oyuncularının üzerinde... Filmde Recep İvedik'in çocukluk aşkı Sibel'i canlandıran Fatma Toptaş "Recep oldukça temiz, dürüst ve namuslu bir adam. Görüntü değil ama karakter açısından benzer birini bulursam birlikte olurum" diyor.

Recep İvedik'in bu kadar kısa sürede, bu kadar çok sevilmesinin sebebi ne olabilir sizce?

- Bir kere Recep İvedik bir halk kahramanı... Canlandırdığım Sibel karakterinin sevilmesini sorarsanız; enerjiminin seyirciye doğru olarak geçtiğini düşünüyorum. İnsanlar "Recep İvedik gibi bir tipin çocukluk aşkı nasıl olabilir acaba" diye kafalarında canlandırmışlardır. Çok kıllı bir adam ve karşısında güzel bir kız! Karakterimi başarıyla canlandırdığımı düşünüyorum.

Sibel karakterine nasıl seçildiniz?

- Yapay bir görüntü istemiyorlardı. İki kere toplantı yapıldı. Şahan da (Gökbakar), yönetmenimiz Togan da (Gökbakar) benim olmam için ısrar ettiler. Bir de bizimkisi doğaçlamaya uygun bir senaryoydu. Çekim öncesi toplantılar sırasında bu doğaçlama yeteneğimiz ortaya çıktı. Yapımcımız Faruk Aksoy da uygun görünce ben seçildim role.

Daha önceden tanışıklığınız var mıydı Şahan Gökbakar'la?

- Ne Şahan, ne Togan, ne de Faruk Bey'i tanıyordum.

Filmin devamı gelecek mi?

- Evet. İkincisinde olur muyum, olmaz mıyım, bunu net olarak bilmiyorum. Şu an senaryo aşamasında çalışıyorlar. Muhtemelen olacağım ama... Sibel'i isteyeceklerdir. Doğru enerji, doğru zaman, doğru yer... Bu projede yer almam büyük şanstı. Filmin tek kadın başrol oyuncusu olmam da büyük avantajdı.

Gerçek Recep İvedik gibi birine aşık olma ihtimaliniz var mı?

- Recep İvedik özünde çok dürüst, tatlı, namuslu ve açık sözlü bir adam... Keşke herkes Recep İvedik gibi olabilse. Böyle bir erkek var mı bilmiyorum!

Doğru, "Memen koluma değdi de biraz panik oldum" diyecek kadar açık sözlü bir adam...

- O sahne tamamen doğaçlama çıktı. Şahan yanlışlıkla çarpıp "Memen koluma değdi" deyince, Togan da "Devam edin" deyip, çekti. Serkan Altuniğne'nin senaryosu çok güzeldi. Doğaçlamalar da biraz renk kattı. Ekip mükemmeldi her şeyden önce. Birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik hepimiz. Film bir ayda çekildi.

Tartışmalarınız oldu mu?

- Olmaması mümkün değil. Eğer tartışma olmazsa, birbirimizi karşılıklı pohpohlarsak, olmaz. Hepimiz iyi bir şeyler yapmak için oradaydık. Tartışmalarımızın karşılığında böyle bir film çıktı ortaya. "Ben bunu beğenmedim, sen bunu beğenmedin" tartışmaları yaşadık. Şahan'ın işi çok zordu. Her gün üzerine kıllar yapıştırılıyordu ve daha sonra asetonla siliniyordu. Zaman zaman rahatlaması için onu kendi haline bırakıyorduk.

"Recep İvedik"ten önce hangi projelerde rol aldınız?

- "Emret Komutanım Şah Mat"ta çok küçük bir rolüm vardı. "Çok Özel Tim"de ana karakterlerden birini oynadım. "Doktorlar" ve "Bıçak Sırtı"nda da konuk oyuncu olarak yer aldım. Ama benim gözbebeğim "Recep İvedik"...

Çocukluk hayaliniz mi oyunculuk?

- Çocukluk hayalim polis ya da dedektif olmaktı... Çünkü ağabeyim polis. O benim rol modelimdi. "Seni geçip, dedektif olacağım" derdim ona. Bundan sonra ancak oyuncu olarak gerçekleştirebilirim bu hayali. İnsanların yüzde 90'ı oyunculuk için "Çocukluk hayalimdi" diyor. Ama ben inanmıyorum. Hangi çocuk bilinçli olarak bunun hayalini kurabilir ki? Kızlar ya doktor ya da öğretmen olmak ister, erkekler de futbolcu...

Bilinçli olarak oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz peki?

- Doğma büyüme Mersinli'yim. Liseyi de orada bitirdim. Sonra İstanbul'a ağabeyimi ziyarete geldim, bir daha da dönmedim. İstanbul'un büyüsü beni esir aldı. Annemle babamı da buraya çağırdım. Böylece ailece İstanbul'da yaşamaya başladık. Farklı işlerde çalıştıktan sonra dedim ki; "Oyuncu olmalıyım ben!"

Ne tür işlerde çalıştınız?

- Halkla ilişkiler yaptım. Banyo-tuvalet ekipmanları satan bir yerde eleman olarak başladım. Üç ay içinde iyi satış yaparak müdürlüğe kadar çıktım. Yaptığım her işte çok iddialıyımdır.

Evdekiler oyunculuk isteğinizi desteklediler mi?

- Sonuna kadar! Zaten onlar oyuncu olacağımı söylediklerinde; "Ne oyuncusu" diyordum ben! Çünkü değişik şeyler yapmak, yaşamak hoşuma gidiyor. Bir de Yay burcuyum. Benim yapabileceğim en doğru şey buydu. Yaklaşık 2 yıldır oyunculuk anlamında mücadele veriyorum. Çok doğru bir yoldayım. Fatma Toptaş olana kadar birçok aşamadan geçtim. Herkes "Bir rol kaptı, meşhur oldu" diyor. Ama öyle bir şey yok. Sadece ismin meşhur oluyor. Evine girip, kapını kapattıktan sonra sadece Fatma'sın!

Hangi durumda bırakırsınız oyunculuğu?

- Ölürsem! Başka türlü bir şey mümkün değil. Çünkü hiçbir şeyin beni yıldırabileceğini sanmıyorum. Ölene kadar halkın peşini bırakmayacağım.

Sizce güzelliğiniz ne kadar etkili oldu seçilmenizde?

- Evet, güzel bir kadınım. "Güzelliğim önemli değil" desem yalan söylemiş olurum. İddialıyım bu konuda. Ama ben güzel olduğum kadar yetenekliyim de...

İddialı olmak başarı için yeterli mi sizce?

- İnsanlar tarafından beğeniliyor olmak güzel. Bunun karşılığında güzel sözler duymak, ödüllendirilmek beni mutlu ediyor. Oyuncu dediğin de iddialı olmalı bence... Bu iş iddia gerektiriyor çünkü. Çok kaygan bir zemin. Bugün ben varım, yarın bir başkası. Ama şu da bir gerçek ki; ne kadar iddialı olursan ol, halk seni istemediği sürece yoksun! Nereye gittiğini bilmiyorsan, her yol seni aynı yere götürür. Ben nereye gittiğimi biliyorum. Yolumu çizdim. Bu yolda mutlaka taş olacak, girinti çıkıntı olacak. Ama ben her şeye hazırlıklıyım.

Çıkış yapan tüm oyunculara sorulan klasik bir soru vardır: Öpüşme ve sevişme kurallarınız olacak mı?

- O kuralları bozabilmek için ekibin çok iyi olması lazım. Tabii benim de kendime göre kurallarım var. Senaryo o kadar iyidir ki; tatlı bir soyunma sahnesi olur. Çırılçıplaklıktan bahsetmiyorum ama. "Limitim yok" dersem yalan söylemiş olurum.

Aşk karnımı doyurmuyor

İddialı bir kadın olduğunuzu söylüyorsunuz. Peki aşk konusunda da iddialı mısınızdır?

- Ne diyebilirim ki; karpuz, kavun seçmeye benzemiyor bu iş! Birden gelip kapını çalıyor ve giriyor. Anlamıyorsun bile! Ama ben bugüne dek hiç aşık olmadım. 25 yaşındayım, hiç acelem de yok. Çünkü aşk bazen insanı çok farklı yerlere götürüyor. Aşık oluyorsun, işini gücünü bırakıyorsun. Böyle saçmalık olmaz. Bu benim mesleğim. Ben karnımı bundan doyuruyorum. Aşk benim karnımı doyurmuyor! Hülya Avşar'ın pozisyonuna geldikten sonra düşünebilirim ama... "Bu saatten sonra yapabileceğim bir şey yok. Yapacağım en güzel şey aşık olmak" dedi ve aşık oldu. Ne mutlu ona! Bir de erkekler 15-20 gün aşk yaşıyor, sonra "Hatun cepte" deyip, işine gücüne bakıyor. Kadınlar şunu unutuyor: "Ben de 15 gün seninle aşk yaşadım. Aslında sen benim cebimdesin." Kadınlar ilişkide kendini saldıkları için böyle oluyor.

Hürriyet