Şimdi olsa Hümeyra'ya asla el kaldırmazdım

Usta oyuncu Fikret Hakan, aralıkta çıkacak kitabını ve bilinmeyenlerini anlattı.

Şimdi olsa Hümeyra'ya asla el kaldırmazdım

- Yakında Türk sinemasının geçmişine ışık tutacak kitabınız çıkacak. “Türk Sinema Tarihi” ciddi bir arşiv çalışması ürünü, değil mi?

Kapı kapı dolaştım bütün bilgileri, fotoğrafları topladım. Asker olduğum ve yılda 30 film çektiğimiz kepaze dönemlerde pek arşivcilik yapamamıştım.Sadece 1958'e kadarı elimdeydi. Kaybolan Yıllar dizisindenaldığım ilk parayla kendimi sahaflara attım. Eksikleri tamamladım. Sonra torunlarım bu arşivleri eskiciye falan satar, en iyisi kitap yapayım dedim. En büyük hatam, yazdığım öyküleri film yaparım diye kimseye vermememoldu, ben yapana kadar Türk Sineması battı.

- Sizin bir muhabirlik geçmişiniz var. Gazeteciliği neden bıraktınız?

İstanbul Ekspres'te muhabirdim. Gazetenin sahibi Mithat Perin, edebiyat öğretmeni babam Gaffar Güney'in öğrencisiydi. Galatasaray Liseliydi, meğer beni de öyle zannediyormuş. Bir çeviri işi verdi, “Rezil olmadan ortadan kaybolayım” dedim. O sırada bir ilan gördüm, “Ses Tiyatrosu genç istidatlar arıyor” diye. Bir lira günlük yevmiyeyle başladım, gazeteden aldığımın kat kat üstü. Gazetede kalsaydım şimdi kesin büyük bir gazetenin ortağıydım.

- Kitap 1914–1996 dönemini anlatıyor. Türk sineması tarihini yıl yıl mı incelediniz?

Evet, önemli ne olmuş, kaç film çekilmiş, kim ne demiş bunları yazdım. Kültürel bir dedikodu köşesi de var ama “Şurada yakalanmışlar” gibi kepazelikler yok.

SEKS FİLMİ ÇEVİRMEDİM

- Neden bir dönem deli gibi film çekildi?

Anadolu'da zengin sinema sahipleri vardı. Bunların karıları, baldızları kardeşleri öyle bir film tüketmeye başladı ki, bir süre sonra “Şöyle film yaptır, şunu oynat” diyerek film çektirmeye başladılar. Senaristler zorlanmaya başladı, aynı rolü önce Fikret Hakan sonra Ekrem Bora oynadı.

- Ama seks filmi furyasına hiç girmediniz.

“Kalitesiz videolar, İtalyan seks filmleri” derken, baktılar iş yapıyor, o tür filmler de çekmeye başladılar. O sıralar tekne yaptırıyordum. Evimi satıp teknemi bitirdim. Marmaris'te sıcak şarap ve ay ışığı eşliğinde tekne turu yaparak geçimimi sağladım. Hiç seks filmi çekmedim.

- Kitap 1996'da çekilen Usta Beni Öldürsene ile bitiyor. Neden?

Son işletmeci parasıyla yapılan film o oldu. Arada kötü bir geçiş yaşandı. 2000'den sonra yapım şirketleri türedi. Birkaç film yapan, birinden kaybettiğini ötekiyle kapattı. Tabii basının faydası büyük. Oyuncu arkadaşlar kızıyor ama onları ayakta tutan basın.

- Türk sinemasında bir Kadir İnanır, Tarık Akan gerçeği var. Onlar kadar iyi oyuncu olduğunuz halde daha aşağı kademede görüldüğünüzü düşünüyor musunuz?

E tabii yani. Benim en az 25 başyapıtım var. Onlardan çok önce başladım ama doğru dürüst bir arşiv olmadığı için gençler bilmiyor yaptığımız işleri. Ancak yayınlanan filmler kadarını biliyorlar. Sorarlarsa cevap veririm, sormazlarsa söylemem. Kendi hakkımı veririm tabii. Yaptığım işler hep ilkler arasına girmiştir.

ESKİLERLE MEZARLIKLARDA BULUŞUYORUZ

- Devlet sanatçısısınız size maaş bağladılar mı?

Bana o payeyi veren en azından müsteşarlık düzeyinde maaş bağlamalı ama umurlarında değil. Kendi maaşlarını yükseltmeyi biliyorlar, kepazelik. Köşke de gitmem, niye gideyim. Dalga geçiyorlar sanatçılarla...

- 1980 darbesine karşı Aydınlar Dilekçesi'ni imzaladıktan sonra “Kahvede oturuyordum, bakmadan imzaladım” şeklinde bir savunma yaptığınız için solcular yıllarca sizden nefret etti. Bu olayın bilmediğimiz bir tarafı var mı?

O olayda Yalçın Küçük'ten büyük kazık yedim. Aziz Nesin bizi bir toplantıya çağırdı sinemacılar adına ben, gazeteciler adına Yalçın Küçük katılmıştı. Birlikte bir dilekçe yazacaktık. Beni aramadı, kendi yazmış, sonra emrivaki yaptılar. O kadar kötü bir dille yazmıştı ki, okusaydım hayatta imzalamazdım.

- Aynı dönemden iki tek attığınız dostlarınız var mı?

Altın Portakal'da bir araya gelirdik. Şimdi onun da tadı tuzu kalmadı, ancak mezarlıklarda rastlıyoruz birbirimize.

OSCAR ALMADAN ÖLMEYECEĞİM

- The French Connection filminde Oscar kazanan Gene Hackman'ın rolü önce size gelmiş. Acaba oynasaydım ne olurdu diye düşündünüz mü?

Londra'daki menajerim “Şimdi git, sonbaharda gelirsin” dedi, kabul ettim. O sırada olmuş her şey. Menajerim iş çıkmadığı için döndüm sanmasınlar diye “Kıbrıs'a tatile gitti” diye sallamış. Ondan önce de Paralı Askerler'de Tony Curtis ve Charles Bronston'la başrol paylaştım. Ne yazık ki, film başarısızdı benim iyi oyunculuğum bile onu kurtaramadı. Ama Oscar almadan ölmeyeceğim.

EN İZ BIRAKAN TÜRKAN'DIR

- Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik arasında en beğendiğiniz hangisiydi?

Çok disiplinli kızlardı ama o dönem bir Lütfi Akad, bir Metin Erksan, bir Halit Refiğ, bir Atıf Yılmaz gerçeği vardı. Büyük yönetmenler oyuncuyu da büyütür. En çok iz bırakan Türkan'dır. Ama Türkan Şoray kuralları yüzünden Türk sineması bomba bir isim kazanmıştır, Müjde Ar. Aliye Rona, Türkan, Hülya, Fatma, Müjde benim favori beşimdir.

- Listede Filiz Akın yok.

Ben ondan çok şey ummuştum. Ankara Koleji'nde okuduğu için kültürel birikimi çok daha fazlaydı, akademik işler yapması gerekirdi, yapmadı.

- Hülya Avşar'lı film çekimleri nasıldı peki?

Şişli'de bir apartmanda “Haram” filmini çekiyoruz, Osman Seden, “Ağla” diyor, kız gülüyor. Osman'a işaret ettim. Bir tane geçirdim buna, “Pat” diye yere düştü, gözlerinden yaşlar fışkırdı, çok gerçekçi oldu sahne.

ÜNLÜ ÇİFTLER HİÇBİR ZAMAN MUTLU OLAMAZ

- Beş kere evlendiniz. Sizinle ikinci evliliğini yapan Hümeyra dördüncü eşinizdi. Görüşüyor musunuz onunla?

Görüşmüyoruz. Öküz ölmüş ortaklık bitmiş, benden sonra iki üç defa daha evlenmiş, çocuğu olmuş.

- Hümeyra'nın size âşık olduğu söyleniyor. Siz de ona âşık olup mu evlenmiştiniz?

Evet öyle bir şeyler vardı. Evlendiğimi bile unuttum, vallahi hatırlamıyorum. Hiç ilgilendirmiyor beni.

- Başrolünde oynadığı “Melekler Korusun” dizisini seyrediyor musunuz?

Hayır ama “O oynuyor, aman çevireyim” gibi değil. Avrupa Yakası'nda izliyordum, gayet başarılıydı.

-1971'de yaşanan dayak olayından dolayı hâlâ küs olabilir mi size?

Kendi bileceği iş...

- Pişman mısınız onu dövdüğünüze?

Tabii ki... Bugünkü aklım olsaydı arkamı dönüp “Ne halin varsa gör” deyip giderdim. Olay çıkarmazdım. Bir daha böyle bir olay yaşamadım. İnsan zamanla olgunlaşıyor. Benim beraber olduğum birinin arkasındankonuştuğumu duydunuz mu? Şimdi neler söylüyorlar, son rezilliklere bakın.

- Ünlülerin evliliği neden yürümüyor?

Birbirlerini kıskanıyorlar, biri fazla para kazanıyor. Bence ünlü olup da evliliğini sürdüren mutlu çift yok.

- Çok çapkınmışsınız zamanında hâlâ güzel kadınlara bakıyor musunuz?

Kadınsız bir yaşam olur mu, tabii bakarım.

- Biri var mı hayatınızda?

Üç yıldır biriyle birlikteyim. Yaş farkı var ama idare ediyoruz. Kendisi yakın bir şehirde öğretim üyesi, haftasonları gelip gidiyor. (HT)