Mide koruyucu ilaçlar besin eksikliklerine yol açıyor
İHA

Toplumda ‘mide koruyucu’ olarak bilinen ilaçların asıl etkisinin mide asidinin üretimini azaltmak olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bülent Yaşar, mide asidinin sanıldığı gibi zararlı olmadığını ve proteinlerin sindirimi, demir, kalsiyum, B12 vitamini ve tiroid hormonu gibi bazı ilaçların vücut tarafından emilmesi için gerekli olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Yaşar, ayrıca mide asidinin yutulan mikroorganizmaların bağırsaklara ulaşıp çoğalmasını ve bu yolla gelişebilecek bağırsak enfeksiyonlarını engellediğini belirtti.

"UZUN DÖNEMDE FARKLI SORUNLARA SEBEP OLABİLİR"

Asit baskılayıcıların 80’li yıllardan itibaren kullanımda olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yaşar, bu ilaçların dünyada ve ülkemizde çok sık, gereksiz ve uzun kullanılanıldığına dikkat çekti.

Yapılan çalışmaların, hastaların yüzde 25 ila 70’inin bu grup ilaçları gereksiz kullandığını gösterdiğini belirten Doç. Dr. Yaşar, "Ülkemizde bu ilaçların ‘mide koruyucu’ olarak tanımlanması da bu gereksiz kullanımın başlıca sebebidir. Diyabet, tansiyon, kalp gibi kronik hastalıklar nedeniyle ilaç kullanan tüm hastalar ek olarak koruyucu mide ilaçları da kullanır. Bu tedaviler sırasında koruma amaçlı mide asidini azaltma çabası doğru ve gerekli bir yaklaşım olmadığı gibi, uzun dönemde farklı sorunlara sebep olabilir. Özellikle ‘Dispepsi’ olarak tanımlanan ve aslında stres, beslenme ve yaşam tarzı ile ilişkili şikayetleri olan hastalarda, yanıt alamamalarına rağmen yıllarca düzenli mide ilaçları kullanımı sıkça karşılaştığımız bir durumdur." şeklinde konuştu.

Mide koruyucu ilaçlar besin eksikliklerine yol açıyor

BESİN EKSİKLİKLERİNE NEDEN OLUYOR

Asit baskılayıcı ilaçların uzun süreli kullanımının birçok soruna yol açtığına işaret eden Doç. Dr. Yaşar, asit baskılayıcı ilaçların 1 yıldan daha uzun süre ve yüksek doz kullanımında kemik yoğunluğunda azalmaya ve kırıklara, bağırsak ve akciğer enfeksiyonlarına, magnezyum ve B12 vitamini eksikliklerine yol açabileceğini söyledi.

Bu nedenle kısa süreli ve düşük doz kullanımını öneren Doç. Dr. Yaşar, "Asit baskılayıcı ilaçların reflü hastalığı, gastrit ve ülser tedavisinde 4-8 hafta, Helikobakter pylori tedavisinde ise 14 gün antibiyotik tedavisi ile birlikte kullanılması yeterlidir." ifadelerini kullandı.

Bazı istisnai durumların olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yaşar, reflüye bağlı ileri derecede yemek borusu hasarı ve ‘Barrett’ hücresel değişikliği olanların bu ilaçları hekim gözetiminde uzun süreli kullanabileceğini söyledi.

Doç. Dr. Yaşar, benzer şekilde yemek borusu darlıklarından dolayı tedavi alanların; yaşlı, ek hastalıkları ve ülser kanaması veya delinmesi öyküsü olup uzun süre ağrı kesici, aspirin ve kan sulandırıcı kullanmak zorunda olan özellikli hasta gruplarının da hekim önerisi ve takibi ile uzun süre mide ilaçları kullanabileceğini söyledi.