- Mutasyona uğramış H3N2 virüsü Türkiye'de hızla yayılmaya başladı.
- Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İftahar Köksal, grip aşısının önemine vurgu yaparak, vitamin ve bitkisel karışımların kontrolsüz kullanımının tehlikelerini belirtti.
- Risk grubundaki kişilerin maske takması ve semptomlar saptandığında evde istirahat etmeleri gerektiği vurgulandı.
H3N2 virüsü, Türkiye'de de görülmeye başlandı.
Uzmanlar hastalığın tedavisinde grip aşısının önemine dikkat çekerken vitamin ve bitkisel karışımlara karşı da uyarılar yaptı.
"HAVALAR SOĞUDUKÇA VAKALAR ARTACAK"
NTV'ye yaptığı açıklamalarda, "Bu salgının adı Influenza A" diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İftahar Köksal, ilk vakaların Avustralya'da ortaya çıktığını söyledi.
Vakaların daha sonra Uzak Doğu ülkelerine yayıldığını anlatan Köksal, Amerika ve Avrupa'da çok sayıda vaka olduğunu ifade etti.
Köksal, havaların daha da soğumasıyla vaka sayısının hızla artacağını vurguladı.
H3N2 BELİRTİLERİ NELER?
Virüsün ateş ve eklem ağrısıyla kendini gösterdiğini belirten Köksal, burun akıntısının çok görülen bir bulgu olmadığını kaydetti.
Hastalarda boğaz ağrısı ve kuru öksürük de görüldüğünü kaydeden Köksal, bazı hastalarda hastalığın ishalle başladığını belirtti.

KİMLER TEHLİKE ALTINDA?
Aşı olanların Influenza A'yı çok hafif ya da hiç geçirmeyeceğini belirten Köksal, "Aşı olmamış bir kişi hasta olmaya adaydır. Kronik hastalığı olanlar, böbrek, karaciğer hastaları ve gebeler ile 5 yaş altındaki çocuklarda hastalık çok ağır geçer" şeklinde konuştu.
Türkiye'de de H3N2 vakaları olduğunu söyleyen Köksal, şöyle devam etti:
Antibiyotik kesinlikle kullanılmamalı. Hijyene çok dikkat etmek lazım. Toplu alanlarda maske kullanılması lazım. Ellerin çok sık yıkanması lazım. Okullarda çocukların uyarılması lazım, çünkü evlerine virüs götürüyorlar.
KİMLER MASKE KULLANMALI?
Bu seneki virüsün yayılma hızının yüksek olduğunu söyleyen Köksal, "İlk 48 saat çok önemli. Semptomlar çıktıktan sonraki 48 saat bulaştırıcılığın maksimum olduğu dönemdir. En az 3 gün, mümkünse 7 gün evde istirahat edilmeli" dedi.
Kalabalık ortama giren risk grubundaki kişilerin maske takması gerektiğini söyleyen Köksal, "Hastalık inanılmaz hızlı yayılıyor" uyarısında bulundu.

"GÖZLERİMİZ FAL TAŞI GİBİ AÇILIYOR"
Vitamin kullanımına yönelik, "Türkiye, vitamin suistimalin en fazla yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Sağlıklı beslenmek, bol sıvı almak en güzeli. Avuç avuç vitamin almanın zararı var, faydası yok. İnsan, sağlıklı beslenirken her türlü vitamini alır" diyen Köksal, şöyle devam etti:
Aşırı vitamin almanın bir faydası yok. Hastalar, 'Hocam benim vitamin düzeyine bakar mısınız?' diyor. O kadar enteresan sonuçlarla karşılaşıyoruz ki gözlerimiz fal taşı gibi açılıyor. Hiç gerek yok. Vitamin eksikliği belirlendikten sonra takviye edilmesi en ideali. Aşırı vitaminler vücut için oldukça toksiktir. İlaçlar karaciğer ve böbrekten atılır. Bunların aşırı tüketilmesi fonksiyon bozukluğuna neden olabilir.
ANNE VE BABALARA ÇAĞRI
Vitaminlerde, antibiyotiklerde olduğu gibi psikolojik etkinin öne geçtiğini söyleyen Köksal, "Anne ve babalar, balık yağı veriyor, C vitamini veriyor. Bunun testi yapıldı mı? Bu çocuklarda vitamin eksikliğine bağlı bir problem mi tespit edildi?" ifadelerini kullandı.
Sağlıklı beslenen bireylerin vitamin takviyesi almaması gerektiğini vurgulayan Köksal, "Hiçbir ilaç, doktor kontrolü olmadan eş dost arkadaş tavsiyesiyle kullanılmaz. Kullandığımız şey vitamin de olsa, adı üstünde ilaç. İlaç da ihtiyaç olduğu zaman kullanılan bir üründür" uyarısını yaptı.
"BÖBREK YETMEZLİĞİYLE GELEN HASTALAR OLUYOR"
İlacın yerini hiçbir zaman aktardan alınan ürünlerin tutmayacağını söyleyen Köksal, "Karışımlar yapılıyor. Bu karışımların birbiriyle etkileşimleri toksik hastalıklara yol açabilir" uyarısında bulundu.
Bitki çaylarının içilebileceğini ancak karışımların tehlikeli olduğunu belirten Köksal, "Karışımların etkileşimini bilmeden, doktor görüşü almadan yapmamak lazım. Bunlar hiçbir zaman ilaç yerini tutmaz. Hiçbir bitkisel boğazı rahatlatacak ürün, influenzadaki ilacın yerini tutmaz" şeklinde konuştu.