Sapanca Gölü alarm veriyor

Sakarya ve Kocaeli’nin içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Sapanca Gölü’nde su seviyesi, tarihinin en düşük noktası olan 28,54 metreye geriledi.

  • Sapanca Gölü'nde su seviyesi, son 65 yılın en düşük değeri olan 28,54 metreye indi.
  • Yağış azlığı, buharlaşma ve artan kullanım göldeki ekosistemi tehdit ediyor.
  • Yetkililer tasarruf tedbirleri alırken, Ballıkaya Barajı gibi alternatif projeler gündemde.

Marmara Bölgesi’nin en önemli içme suyu kaynaklarından Sapanca Gölü, son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Anadolu Ajansının “Sapanca Gölü Alarm Veriyor” başlıklı haber dosyasında, göldeki su kaybının boyutları ve alınan önlemler mercek altına alındı.

Sakarya’nın Sapanca ilçesinden başlayarak Kocaeli’nin Kartepe ilçesine kadar uzanan gölde, su kotu 15 Aralık itibarıyla 28,54 metre olarak ölçüldü. Bu seviye, göl tarihindeki en düşük değer olarak kayıtlara geçti.

KIYILAR ÇEKİLDİ, İSKELELER SUSUZ KALDI

Yüzölçümü 47 kilometrekare, en derin noktası 61 metre olan Sapanca Gölü’nde su çekilmesi, kıyı bölgelerinde yaklaşık 50 metreye ulaştı. Göl kıyısındaki kayıklar karaya otururken, bazı iskeleler tamamen susuz kaldı. Aynı noktalardan çekilen eski ve yeni fotoğraflar, yaşanan su kaybını gözler önüne serdi.

KURAKLIK VE YAĞIŞ AZLIĞI ETKİLİ OLDU

Sapanca Gölü’nü besleyen Karaçay, Kuruçay, Kurtköy, Mahmudiye, İstanbuldere, Karadere ve Kaymakçı dereleri, son yıllarda azalan yağışlar nedeniyle yeterince su taşıyamadı. Kentte son 11 yılın en düşük yağış miktarları kaydedilirken, 2024’te metrekareye düşen yağış 585,1 kilogramda kaldı. Bu yıl ise yağış miktarı 474,7 kilogram/metrekareye kadar geriledi.

Özellikle yaz aylarında “sıfır yağış” yaşanması, göldeki buharlaşmayı artırarak su kaybını hızlandırdı.

SON İKİ YILDAKİ KAYIP, BİR YILLIK TÜKETİME DENK

Normal şartlarda kış ve ilkbahar aylarında yükselmesi beklenen göl seviyesi, 2023’ten bu yana düşüş eğilimini sürdürüyor. Son iki yılda yaşanan su kaybının, Sakarya’nın yaklaşık bir yıllık su tüketimine eş değer olduğu belirtiliyor.

UZMANDAN KRİTİK UYARI: "ACİL ÖNLEM ŞART"

Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asude Ateş, göldeki su varlığının ciddi bir baskı altında olduğunu belirtti.

Sapanca Gölü’nün Sakarya ve Kocaeli için hayati bir içme suyu kaynağı olduğunu vurgulayan Ateş, yaklaşık 185 hektometreküplük su bütçesinin 100 hektometreküplük kısmının içme suyu olarak kullanıldığını söyledi. Yağış azlığı, buharlaşma ve artan kullanımın ekosistemi tehdit ettiğini ifade etti.

"KRİTİK SEVİYE 29,4 METRE"

Göl için kritik eşik değerin 29,4 metre olduğunu belirten Ateş, mevcut seviyenin bu sınırın altına indiğine dikkat çekti. Ateş, “Kış mevsiminde olmamıza rağmen bu seviyedeyiz. Son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Yağış azlığı ve artan buharlaşma bu tabloyu oluşturdu.” değerlendirmesinde bulundu.

YER ALTI SUYU HAYATİ ÖNEME SAHİP

Sapanca Gölü’nün tabandan beslenen bir göl olduğuna işaret eden Ateş, yer altı sularının korunmasının kritik olduğunu vurguladı. Kar yağışlarının yetersiz kalmasının da gölü besleyen su rejimini olumsuz etkilediğini belirtti.

TASARRUF VE KISITLAMA KARARLARI ALINDI

Sakarya Valiliği İl Kuraklık Merkezi tarafından içme suyunda sorun yaşanmaması için bir dizi tasarruf tedbiri hayata geçirildi. Bahçe sulamalarının kısıtlanması, kayıp-kaçak denetimlerinin artırılması, sanayi ve turistik tesislerde su kullanımının sınırlandırılması gibi uygulamalar devreye alındı. 

Ayrıca göl havzasındaki şişeleme su tesislerinin, kaynak noktalarında yüzde 30 can suyu bırakması zorunlu hale getirildi.

ALTERNATİF KAYNAKLAR GÜNDEMDE

Sapanca Gölü üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla alternatif içme suyu projeleri de gündemde. Ballıkaya Barajı projesinin tamamlanmasıyla göle olan bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Ancak uzmanlar, bu sürecin en az iki yıl alacağına dikkat çekerek, bu süre boyunca gölün “çok dikkatli” korunması gerektiğini vurguluyor.

"BU KAYNAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK"

Uzmanlara göre Sapanca Gölü’nde yaşanacak olası bir eşik aşımı, ekosistemin geri dönülemez biçimde zarar görmesine yol açabilir. Bu nedenle suyun hem kurumsal hem de bireysel kullanımda tasarruflu ve planlı yönetilmesi, gelecek yıllar için hayati önem taşıyor.