ÖZGÜR ÖZEL’İN GÜNDEMİNDE TERÖRSÜZ TÜRKİYE VAR MI?

Serkan Kalemciler
Serkan Kalemciler

Eğer Araplara küfretmiyorsanız siz “Arap seversiniz”

Eğer Kürtlere sövmüyorsanız siz PKK’lısınız

Eğer dindarlara hakaret etmiyorsanız siz şeriatçısınız.

Eğer AK Parti’den nefret etmiyorsanız siz yandaşsınız.

Eğer birkaç yüz kişi sokakta toplanıp AK Parti Başkanı'na galiz küfürler savurmuyorsanız siz muhalefet değilsiniz.

İşte muhalefetin derin ideolojisi, alternatif siyaseti bu.

Kürt’ü sevmezler, Arap’ı sevmezler, dindarı sevmezler, kendileri gibi olmayan kimseyi sevmezler. Dini bilmezler ama mezhepçidirler, Türk’ü bilmezler ama milliyetçidirler, bir Arap ile on dakika konuşmamışlardır ama Arap düşmanı ırkçıdırlar.

Gerçi bugüne kadar bu siyaset kendilerine herhangi bir seçim kazandırmış değil ama olsun.

Zaten kessen başka partiye oy vermeyecek CHP yobazlarını bir araya toplayıp konsolide ediyor ya, yeter…

Ama Özgür Özel öyle başlamamıştı.

Normalleşme önerdi, hakaret etmedi, sakin bir dil kullandı.

İlk birkaç ay ben de destekledim o dili.

Hatta AK Partililere hakaret eden bir densiz, medya marifetiyle emrivaki yapılarak yanına oturtulunca komplodan kaçamadı Özel ama densizden de AK Partililerden özür dilemesini istedi.

Densiz özür dilemedi tabii, çünkü biliyor CHP, AK Parti'ye küfretmeyeni ertesi gün kapının önüne koyar.

Bunu zor yolla da olsa sonunda Özgür Özel de öğrendi.

Muhalefetin normalleşmeyi kaldıramayacağını, küfür meraklısı olduğunu, “Asacaaaz! Keseceeez!” diye bağırmayanı başında tutmayacağını anladı.

Ve o da höykürmeye başladı.

Üstelik bu tavır ne tipine ne de kişiliğine uygundu ve bu çemkirişler bir “tavşan adayı” cesur değil ancak komik gösteriyordu.

Giderek de ivme kazandı hakaretleri: Sonunda Cumhurbaşkanına, “Bana milleti sokağa çağırtma, aklını başına topla yoksa Mısır'daki meydanı izlediğiniz gibi TV'den izlersiniz demokrasi meydanlarını.” diyerek CHP’nin o yüzyıldır vazgeçemediği darbeci, tehditkâr, faşist diline döndü. Aslına rücu etti yani.

Aslında şimdi anketler CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak tabanın gönlünde Özgür Özel’in olduğunu gösteriyor, hatta ikinci Mansur Yavaş.

İmamoğlu ise Kılıçdaroğlu’ndan az bir farkla üçüncü.

Yani taban anladı İmamoğlu’nun çamura battığını ve CHP’nin bir an önce bir alternatif çıkarması gerektiğini.

Ama Özel, partiyi İmamoğlu’na kilitledi…

O derece ki, içeride enflasyon, hayat pahalılığı halkı serseme çevirmiş durumda, bu ikisi kendi başına iktidarın rakibi ama CHP rakip değil. Çünkü CHP’nin emekçilerle hiçbir zaman organik bağı olmadı, onları temsil etmedi, önlerine düşmedi.

Bugün ise Özel’in ajandasında İmamoğlu’ndan başka konu yok. O derece ki Türkiye için tarihi bir fırsat olan “Terörsüz Türkiye” projesini bile İmamoğlu’nu mahkemelerden kaçırmak için bir araç olarak görüyor. Terörsüz Türkiye projesini yönlendirecek Meclis komisyonunun adında illa “demokrasi” sözcüğü geçecekmiş. Sebep? Kürtlerin demokratik haklar sorunu mu varmış, parti kurup oy veremiyorlar mıymış? Ana konu bu muymuş? Komisyonun adı düpedüz “Terörsüz Türkiye Komisyonu” olsa ne sorun olacakmış? Daha başlamadan hareketi yokuşa sürmek de nedir Allah aşkına? DEM bile böyle takozlukla başlamıyor projeye.

Mesele demokrasi falan değil tabi ki. CHP, belediyelerinin yolsuzluklarının soruşturulmasını, İmamoğlu’nun mahkeme önünde hesap vermesini anti-demokratik buluyor ya, oradan girecek konuya. Ve konusu terörü sonlandırmak olan bir projeyi yolundan saptıracak. Yani komisyonu da İmamoğlu’na kilitleyecek.

DEM’i de kışkırtacak tabi. DEM’in “Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın” talebinin sonuna hemen “O zaman İmamoğlu da serbest bırakılsın” diye ekleyecek.

Aslında CHP’nin şahinleri çoktan “Ne işimiz var böyle bir komisyonda?” diye homurdanmaya başladı bile, esasen İyi Parti'den bir milim farklı düşünmüyorlar. Başka koşullarda olsa Özel de Komisyona adam göndermezdi ama Komisyonu İmamoğlu avukatlığı yapma amaçlı bir platform olarak gördüğü için destekliyor.

Her türlü iddiaya varım, Komisyon’daki CHP’liler oyunbozan çocuklar gibi kendi gündemleri dikkate alınmazsa bir bahane uydurup bir noktada Komisyonu terk edecekler. Çünkü terörsüz Türkiye gündemlerinde yok ve hiç olmadı…

Özel’in bu vizyonsuz İmamoğlu avukatlığı hem Komisyona hem de uzun vadede CHP’ye zarar verecek. Komisyonun çalışmaları verimsizleşeceği gibi, seçime yaklaşırken aniden İmamoğlu’nun aday olamayacağı gerçeği ile yüzleşecek CHP ve artık bir şeyler yapmak için de çok geç olacak.

Ya yine konu ile alakasız bir Ekmelettin, bir “Gel bakalım Muharrem!” veya altı tabureli bir yuvarlak masa ile çıkacaklar AK Partinin karşısına, ya da Özel, “Artık ne yapalım? En çok tanınan benim, ben aday olayım bari” diyecek…

Bunca zamanı İmamoğlu’na kilitleyerek harcayan Özel’e taban sandıkta ne cevap verecek onu da göreceğiz.

Yani bize CHP’den yine takozluk, yine vizyonsuzluk düşecek ve yine kendi yarattıkları mağduriyete kendileri düşüp önce Özel’i linç edecekler (İnce’ye, Kılıçdaroğlu’na yaptıkları gibi) sonra da konuyu “Oylarımız çalındıya”, “Bidon kafalıya” bağlayacaklar.

Allah’ım, aklı başında bir muhalefet bizim de hakkımız değil mi, nedir bizim suçumuz?

(Ben bu yazıyı bitirene kadar Komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olmuş. Annenin de babanın da kendi tarafından birilerinin adını vermeye çalıştığı bir çocuk adı gibi. Komisyon biraz daha renkli olsa “Milli Dayanışma, Kardeşlik, Demokrasi Özgürlük ve Aşk Komisyonu” olurdu gibi geliyor bana. Neyse hayırlı olur inşAllah)

@kalemciler