İnsan Doğasının Derinliklerine Bir Bakış: Sessizlik, Kar ve Suçun Tadı

Uhud Tekin
Uhud Tekin

Bazı hikâyeler vardır, kanıt peşinde koşmaz. Size neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bağırmaz. Sadece serer önünüze…

Ve der ki: “Bak, insan böyle biri olabilir.”

Bu hafta, baharın getirdiği hafifliği bir kenara bırakıp, karakterin karanlık tarafına doğru kısa bir yürüyüşe çıkalım. Soğuk, sessiz, ama düşündürücü bir yolculuk bu. Önerdiğim dizi ve film, hem estetik hem ahlaki anlamda sizi biraz zorlayacak. Ama sonunda şunu diyeceksiniz: “Bunu izlemek iyi geldi. Çünkü düşündürdü.”

Dizi Önerisi: Fargo (2014– )

Eğer henüz tanışmadıysanız, Fargo sizi bekliyor. Coen Kardeşler’in aynı adlı 1996 tarihli filminden ilhamla çekilen bu dizi, her sezonunda bambaşka karakterler, suçlar ve durumlarla izleyiciyi insan doğasının o tanıdık karanlığına çekiyor.

Minnesota’nın bembeyaz kar örtüsü altında işlenen suçlar, her zaman büyük patlamalarla değil, küçük kararlarla başlıyor. Karakterler sıradan insanlar: muhasebeciler, ev kadınları, küçük esnaflar… Ama içlerinden biri bir anda raydan çıkıyor. Ve oradan sonra olanlar, aslında hepimizin içinde taşıdığı potansiyel soruyu doğuruyor: “Ben olsaydım, ne yapardım?”

Fargo, mizahı, şiddeti ve felsefi derinliği bir araya getiren, benzersiz bir dil kuruyor. Karakterlerin çaresizliğiyle empati kurarken, fondaki absürtlük sizi sık sık tebessüm ettiriyor. Her bölümü hem sinematografik bir şölen, hem ahlaki bir satranç tahtası.

Film Önerisi: Prisoners (2013)

(Denis Villeneuve / Başroller: Hugh Jackman, Jake Gyllenhaal)

Kaybolan iki küçük kız çocuğu, panikle her şeyi yapmaya hazır bir baba ve ipuçlarının ortasında ilerleyen bir dedektif. Prisoners, aile, adalet ve insanın sınırları üzerine yazılmış karanlık bir masal gibi.

Bu film, iyi niyetle başlayan her hareketin nasıl birer canavara dönüşebileceğini, adalet arayışının nasıl körleşebileceğini anlatıyor. Kimin doğru, kimin suçlu olduğu sürekli yer değiştiriyor. Tıpkı hayatta olduğu gibi. Ve filmin sonunda bir soru kalıyor akılda: “Kurtarmaya çalıştığımız şey gerçekten masumiyet mi, yoksa vicdanımız mı?”

Kardan Yansıyan Gölgeler

Fargo ve Prisoners… İkisi de bize insanın aslında ne kadar kırılgan ve öngörülemez olduğunu anlatıyor. Sessiz, sade, ama güçlü hikâyeler bunlar.

Bu hafta, hayatın gürültüsünden bir adım geri çekilin. Bu iki yapımı izleyin. Belki dışarısı hâlâ bahar, ama içeride biraz kar yağsın. Göreceksiniz, bazen soğuk hava en net düşünceyi getirir. İyi seyirler…