Kartalkaya davasında müştekinin sözleri ayakta alkışlandı

Grand Kartal Otel yangınında oğlunu kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, duruşmada “Evlatlarımızı uykularında katlettiniz. Ben sizin yerinizde olsam kendimi aşağı atardım” diyerek sanıklara seslendi.

Milyonların gözü, kulağı bu davada....

21 Ocak günü ara tatil değerlendirmek isteyen yüzlerce aile, çocuklarıyla beraber Bolu'da gittikleri Kartalkaya Kayak Merkezi'nde dehşeti yaşadı.

O gece, otel yönetiminin neden olduğu ihmaller zincir, sonucunda mutfakta başlayıp tüm otele yayılan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı.

BİN 998'ER YIL HAPİS İSTENDİ

Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78'er kez 'Olası kastla öldürme' suçu ile 'Olası kastla kasten yaralama' suçlarından toplam 1998'er yıla kadar hapis cezası istendi.

OTEL PERSONELLERİ İÇİN 22'ŞER YILA KADAR HAPİS TALEBİ

İddianamede ayrıca otelin teknik personeli Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

İLK DURUŞMA 7 TEMMUZ'DA BAŞLADI

Dava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü.

Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden altyapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Duruşma öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, Türkiye'nin merakla beklediği davanın ilk duruşması 7 Temmuz'da başladı. İlk 5 günde sanıkların tamamı savunma yaptı.

OĞLUNU KAYBEDEN DANIŞTAY 9'UNCU DAİRE BAŞKANI MÜŞTEKİ OLARAK İFADE VERDİ

Duruşmanın 6’ncı günü de yoğun güvenlik önlemleri altında saat 10.30’da başladı. Sanık, mağdur ve müşteki yakınları ile avukatlar polis kontrol noktasından geçtikten sonra salona alındı. Duruşmada, mahkeme başkanı alfabetik sırayla müştekilerin ifadelerini almaya başladı.

İlk olarak yangında oğlunu kaybeden Doktor Yiğit Gençbay'ın Danıştay 9'uncu Daire Başkanı babası Abdurrahman Gençbay (58) dinlendi.

"SİZİN YERİNİZDE OLSAM KENDİMİ AŞAĞIYA ATARDIM"

Yangın sırasında dışarıya çıkan ve sonrasında tekrar arkadaşıyla birlikte tatilcileri kurtarmak için içeri giren Doktor Gençbay’ın babası Abdurrahman Gençbay, evlatları katledildikleri için buraya geldiklerini belirterek, "Otele gidenlere müşteri denilmez, misafir denir. Ev sahipleri tarafından uykularında katledildi. Gözümün önünde sanık yakınları ağza alınmayacak küfürler ettiler. Savunma hakkı kutsaldır saygım var ama karşısındaki insanların duygusunu anlamayacak kadar tepkisiz olmasınlar. Biz artık sizlerle hasımız ama sizden de mertlik bekliyoruz. Benim evlatlarım dışarıya çıktı, çocukların çığlıklarını duyunca gözünü karartarak o ateşin içine girdiler. İntörn doktordu ama insanlığı daha öndeydi. Cenazeleri 10'uncu katta bulundu. Ben sizin yerinizde olsam kendimi aşağıya atardım, gidip otele muz yemezdim" dedi.

"BU DAVA TARİHE GEÇECEK"

Abdurrahman Gençbay, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na da otel yetkilileri hakkında şikayette bulunacağını ifade ederek, "Burada organize bir vergi kaçakçılığı var. Bu kadar organize kötülük, suçu aşçı yamağına atmaya bile çekinmiyor. Bu organize suça iştirak edenler yönetmeliklerin arkasına sığınıp kendilerini, sorumluluğunu dışarıda bırakmaya çalışıyorlar. Bu dava, tarihe geçecek davadır. Tarihte yerini alır. Yapanın yanına kar kalır algısının paramparça edileceği bir dava olacaktır. Bu mazlum milletin davası olacaktır. 84 milyonun gözü kulağı bu davada. Bu yargılama sonucunda alınacak karar hukuk tarihine altın harflerle geçecek” dedi.

Abdurrahman Gençbay'ın konuşması salonda bulunanlar tarafından ayakta alkışlandı.

"HALA BİZ SORUMLU DEĞİLİZ, DİYORLAR"

Yangında ölen Yiğit Gençbay'ın annesi Serpil Gençbay, duruşmada müşteki olarak ifade verdi.

Oğlunu teşhis etmek için Adli Tıp'a gittiğinde yaşadığı o anları gözyaşları içinde anlatan Serpil Gençbay, “Oğlum 25 yaşında kısa süre önce mezuniyeti oldu. Arkadaşı ile TUS'a çalışıyordu birkaç günlüğüne oraya tatile gittiler. Televizyonda yangını öğrendik, ‘3 kişi öldü’ dediler. Telefonla aradık açmadılar. Gittiğimiz zaman bir sürü kişiyi siyah poşetlere dışında kızarmış tavuk resmi olan kamyona koymuşlar. Evlatlarını arayan insanları gördük. Doğru düzgün bilgi yok, hastanelerde yatanların isimleri yok. Bu otel bir süre önce denetlendi, eksiklikleri olduğunun söylendiğini oralarda olan insanlardan duydum.

Öğleden önce oradaydık, biz saatlerce çocuğumuz öldü mü, diye öğrenemedik. Bunu bir düşünün. Bunları savunma yaparken de düşünseydiniz. Gece 03.00'de Adli Tıp'a gittim, o kapının açıldığı an filmlerde gördüğünüz gibi yavaş yavaş açılan. O anları düşünün. Biz bir kişi ölmedik, biz bin kişi öldük. Toplumda artık bu ahbap çavuş ilişkileri bitsin, diye mücadele ediyoruz. Dosyadaki bilgi ve belgelerde kimin yalan söylediği o kadar belli ki. Herkes kendisini, yakınını, aracını kurtarıyor. Hala biz sorumlu değiliz, diyorlar. Yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı, üyeleri ve yöneticiler kim varsa hepsinden şikayetçiyim. Kim varsa cezasını çeksin" dedi.

Gençbay'ın konuşması sırasında salonda bulunanlar da gözyaşlarını tutamadı.

"KENDİ ÇABALARIMIZLA ÇOCUKLARIMIZI ARADIK"

Serpil Gençbay, "78 kişinin öldüğü ailelerin yok olduğu duruşma böyle olmamalı. Oğlum 2000 doğumlu çok kısa bir süre önce mezun oldu. Biz hangi otel olduğunu bile bilmiyorduk televizyonlar 3 kişi 5 kişi yazıyor. Otele kimse rahat çıkamıyor bir sürü kişiyi siyah poşetlere koymuşlar. Sorduğumuzda çocukların çıktığını söylüyorlar. Kime sorsak bilgi alamıyoruz. Kişisel çabalarımızla çocuklarımızı aradık. Biz saatlerce çocuklarımız öldü mü? Kaldı mı? düşüncesiyle yaşadık. Ben oğlumu göremedim otele gönderdiğim şekliyle hatırlıyorum. Aylarca telefonlarımıza bakamadık" şeklinde konuştu.

"HERKES BİRBİRİNİ SUÇLUYOR"

Mahkemede savunma verenlerin birbirlerini suçladığını dile getiren Serpil Gençbay, "Ben yavrularımızın bize güç verdiğini düşünüyorum, onlarda bizimle beraber bu duruşmada. Biz sadece çocuklarımızın kanı yerde kalmasın diye mücadele ediyoruz. Biz bu sanıkların anneleri çocukları aileleri ölmesin diye mücadele ediyoruz. Biz bu sanıklar için bile mücadele ediyoruz. Alp ve yiğit kimseyi tanımamalarına rağmen o çığlıklara kayıtsız kalmayarak tekrar otele girmişler biz 10. Katta bulduk. Bu çocuklar bize ve topluma ders vermek istedi. Bize anne, baba biz öldük ama geri kalanı sizde bu toplum böyle olmasın demek istediler. Kim suçlu kim suçsuz bilmem ama hiç kimse her şeyi açık konuşmuyor. Herkes birbirini suçluyor. Burada bunu yapanlar yangında neler yapmıştır. Benim oğlumun ölme sebebi doğru düzgün yetiştirilmesidir ben burada kendimi suçluyorum. Çocuklarımı doğru ve düzgün yetiştirdiğim için. Ben burada neyin yargılanmasının yapıldığının farkında değilim. Bir insanda merhamet olur" dedi.

Sanıklardan kendisinin yüzüne bakmasını isteyen acılı anne, "Yarın öbür gün hastaneye gittiğinizde doktorların yüzüne bakın ve aklına yiğit gelsin. Herkesten şikayetçiyim ve en ağır cezayı almalarını istiyorum" ifadelerini kullandı.

"BU YANGIN BİR KAZA DEĞİL"

Yiğit Gençbay ile birlikte yanan otele girerek tatilcileri kurtarmak isterken yaşamını yitiren Alp Mercan'ın babası Eray Mercan, oğlunun yangından kurtulmasına rağmen insan olmanın gereği olarak ateşin içine daldığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Genetiği gibi kahraman oldu. Benim oğlum ne yönetici ne otel çalışanı ne itfaiyeci ama o kurtarmak için otele girdi. Hayatında ilk defa kayak yapmaya geliyor. Odasını gördüm. İçeride bir tane is yok. Yönetim kurulu başkan vekili diyor ya camdan çıkamadık, tam karşısındaki oda. Benim oğlum çıktığı yere giriyor. Resepsiyon görevlisi dışarıya çıkıyor ve tutuksuz yargılanıyor. Bir babanın evladını morgdan alması ve yüzünü görememesi nasıl tarif edilebilir.

Bu yangın bir kaza değil. Denetim elemanıyım ben. Otel sahibi 300 çalışanı olduğunu bir kişinin hatasıyla yangının çıktığını pişkince söylüyor. İnsan hata yapabilir önemli olan hatayı gidermektir. Resepsiyon görevlisi ‘İkinci kattaki odada sigara içiliyordu, duman dedektörü çalışmıyordu’ dedi. Çünkü kapatmışlar. Belgeler sümenaltı edilmiş, genel müdür, ‘Kağıt üzerinde genel müdürüm’ diyor. Yönetim kurulu üyeleri 'Biz bundan anlamayız, biz çocuk bakarız' diyor. Geçin bunları. İkisi de en iyi üniversiteleri okuyor ve yaptıkları işin farkındalar" dedi.

"BİR BABANIN OĞLUNU MEZARA KOYARKEN YÜZÜNÜ BİLE GÖREMEMESİ NASIL BİR DUYGUDUR"

Eray Mercan, "Benim oğlum ne otelde çalışan ne yönetim kurulunda ne itfaiye eri ne de otelin sahibi ama oğlum insanları kurtarmak için otele girdi. Oğlumu DNA testiyle tespit ettirdik. Bir babanın oğlunun naaşını alması, mezara koyarken yüzünü bile görememesi nasıl bir duygudur. Şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum" dedi.

"OĞLUM OLMADAN KURTARIP GÖNDERDİĞİNİZ ARABAYA HEPİNİZİ KOYUP YAKMAK GELİYOR İÇİMDEN"

Alp Mercan’ın acılı annesi Ceyda Mercan, "Ceset torbalarından oğlumu bulmaya çalıştım. Bulurum diye dua ettim ama bulamadım. Oğlumu teşhis için DNA’mı verdim. Mezar başında oğlumu öpmeden son yolculuğuna uğurlayan anneyim ben. Oğlum teşhis edilecek durumda değildi. Eşim oğlunun sünnetine bile dayanamazken öpmeye doyamadığı oğlumu kendi elleriyle mezara koydu.

78 kişiyi siz öldürdünüz, katilsiniz. Siz otoparktan arabaları çekerken Yiğit ve Alp üst katlarda insanları kurtarmaya çalıştı. Başka canlar ölmesin diye bu ihmalin hesabı sorulmalı. Yalnızca bir ceza değil dosyada yer alan herkesin gerçeklerle yüzleşmesini adaletin satırlarda değil vicdanlarla da tecelli edilmesi gerekir. Oğlum olmadan kurtarıp gönderdiğiniz arabaya hepinizi koyup yakmak geliyor içimden. Şikayetçiyim" diye konuştu.