Doğanın bir parçası: Öksüz Ağaçların Çobanı

Öksüz Ağaçların Çobanı, özünde bir aşk hikayesi! Aşkı ya yaşarsınız ya da ona şahit olursunuz. Ancak yaşamıyor da şahit oluyorsanız pek çok yorum hakkını kendinizde görebilirsiniz. Çünkü sağlıklı düşünebiliyorsunuzdur. Duygularınız sizi gergefine almamıştır ve her şey çok daha kolaydır. Bu işte öyle bir hikaye… Bir ağacın toprağı kucaklayan kökleri gibi görülmeyen şeylerin masalı…

(İsmail Güzelsoy)

ÖKSÜZ AĞAÇLARIN ÇOBANI

Bu, bir ada vapurunda başlayıp 17 yıl 3 ay 5 günlük bir ayrılıktan sonra, kenti saran gaz bulutunun içinde, kaldığı yerden devam eden bir aşkın hikâyesi…

Meryem, ağaçlarla konuşup, onlarla bir bütün olabilmektedir. 17 yıllık bir ayrılığın üzerine doğanın sesine kulak vermiş ve kent ahalisinin peşinde, Almanya’dan İstanbul’a gelmiştir. Geldiği gibi etkisini de hissettirir. Şimdi bütün İstanbul, Meryem gibi ağaçlara sarılmış, onların dilinden konuşma çabasındadır.

Beyoğlu da yeraltındadır şimdi, hatta bütün İstanbul yeraltındadır. Hatırlananlardan unutulanlara, aşka varana kadar her şey buradadır. Bu, İstanbul’un altına bir tünel kazıp, kayıp sevgilisini arayan bir adamın hikayesidir; onun tutkulu akının hikayesi! Ferhat ile Şirin’den bir gölge edinen Öksüz Ağaçların Çobanı, yürüyen ağaçların, gerçekle aldanmayı reddeden Meryem’in, Pinokyo’yu sorgulayan emekli bir hayat kadının büyülü hikayesidir…

Öksüz Ağaçların Çobanı

İsmail Güzelsoy

Doğan Kitap

S.: 216

Kitabı satın almak için tıklayınız: D&R

*

Instagram: biyografivekitap