- The Wall Street Journal, Beşşar Esad dönemi istihbarat dosyalarını ortaya çıkardı ve rejimin acımasız gözetim ağının ayrıntılarını aktardı.
- İnsanlar istihbarat servisleri tarafından gözetlenip, birbirlerini ihbar ettikleri için hapsediliyor veya işkenceye maruz kalıyor.
- Belgeler, Esad rejiminin 160.000'den fazla kişinin kaybolması ve vatandaşların birbirine karşı güvensizlikle dolu bir ortam yaratılması gibi sonuçlara yol açan istihbarat faaliyetlerini içeriyor.
ABD merkezli yayın organı The Wall Street Journal, Şam Cezaevi’nden çıkarılan istihbarat dosyalarındaki çarpıcı ayrıntıları gün yüzüne çıkardı.
İHBAR AĞI VE GİZLİ ARŞİVLER DEŞİFRE EDİLDİ
Haberde, Esad dönemi boyunca insanların istihbarat servisleri tarafından yoğun ve acımasız bir gözetim altında tutulduğu, eş, dost ve akrabaların ihbar mekanizmasının parçası haline getirildiği, bunun sonucunda ise çok sayıda kişinin hapishane ve işkenceyle karşı karşıya kaldığı aktarıldı.
Dosyaların bir bölümünün binada tuğla duvar delinerek oluşturulan gizli bir depoda saklandığı, diğer belgelerin ise devrim sırasında her şeyi geride bırakıp kaçan istihbarat görevlilerinin masalarında dağınık halde bulunduğu belirtildi.

KAÇIRILARAK HAPSE GÖNDERİLDİ, BİR DAHA EVİNE DÖNEMEDİ
Şam'ın yoksul bir mahallesinde yaşayan 60 yaşındaki imam Abdu Haruf'un maruz kaldığı olaylar aktarıldı. Buna göre; bir istihbarat subayı, iki aile arasındaki anlaşmazlığı çözmesi gerekçesiyle Haruf'u bir yere çağırdı. Haruf oraya vardığında bir kamyonun arkasına tıkıştırılıp kaçırıldı. Bir daha da kendisine ulaşılamadı. Ailesi, 60 yaşındaki imamın bir hapishanenin bodrum katında öldüğünü aylar sonra öğrendi. Cenazesini ise teslim alamadı.
İstihbarat dosyalarına dayandırılan haberde, yaşlı adamın bir soruşturma kapsamında tutuklandığı ortaya çıktı. Buna göre, Haruf'un kuzeni, onu Esad'e karşı muhalefet etmekle suçlayarak ihbar etti. Ailesi onun siyasetten uzak durduğunu, her cuma hükümet onaylı vaazları okuduğunu söylese de kuzeninin ifadesi yaşlı adamın tutuklanmasına yetti.

YÜZLERCE DAVA VAR
Haberde, bu olayın Esad rejiminin acımasız gözetim sistemini gösteren yüzlerce davadan biri olduğu kaydedildi. İstihbarat güçlerinin vatandaşlara korku salarak komşuları, arkadaşları, eşleri nasıl birbirine düşürdüğü anlatıldı.
Suriye İnsan Hakları Ağı'nın sayımına göre, 2011'den beri Esad rejimi altında 160.000'den fazla kişi ortadan kayboldu.
HERKESİ VE HER ŞEYİ RAPORLAMIŞLAR
Belgeler, Esad'ın dört ana istihbarat teşkilatının eylemlerini ele alıyor. Bunları şunları içerdiği kaydedildi: Barışçıl aktivistler, militanlar, ziyaret eden diplomatlar, Birleşmiş Milletler personeli ve hatta birbirlerini nasıl gözetledikleri yer alıyor.
Suç sayılan eylemler arasında ise şunlar var: ABD doları taşımak, kayıt dışı SIM kart bulundurmak ve hatta özel olarak hükümete karşı konuşmak.
Güvenlik servislerinin diğer birimlerinden ve Suriye, Orta Doğu ve Avrupa genelindeki casus ağından gelen raporlar da dosyada mevcut.
Belgelerde gizli servisin Suriyeli vatandaşları birbirini ihbar etmeye nasıl teşvik ettiğin anlatıldığı aktarıldı. Bunun ardında ise bir güvensizlik mirası kaldığı belirtildi.

EŞLERİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMÜŞ
Oyuncu Firas el-Fakir'in eşi tarafından ihbar edildiği aktarıldı. Başlangıçta hükümet karşıtı protestolara katılan Firas, ölümcül baskılar artınca geri adım attı. Bir devlet televizyonunda çalışmaya devam etti ve programlar yaptı.
Ancak evde eşi Hala'yla yaptığı konuşmalar sonrasında başına iş açtı. Firas'ın bir akşam yemeğinde devletin Rusya'ya bağımlılığı ve Esad'in iş dünyası elitleriyle ilişkilerini eleştiren cümleler kurduğu iddia edildi.
Kadının aniden boşanma talebinde bulunduğu ve eşinden para istediği, aksi halde gizlice kaydedilmiş ses kayıtlarının gizli servise teslim etmekle tehdit ettiği ifade edildi.
Belgelerden aktarılan bilgilere göre; güvenlik görevlileri Firas hakkında daha fazla bilgi edinmek için kadını boşanmak vazgeçirdi. Firas'ın defalarca istihbarat servislerince sorgulandığı ve tutuklanma korkusundan işe bile gidemediği aktarıldı.
İŞKENCE VE İNFAZLA GÖREVLİ BİR İSTİHBARAT ŞUBESİ
The Wall Street Journal (WSJ), Esad'a karşı çıkan Suriyelilerin moralini bozmak amacıyla rejim tarafından yürütülen kampanyanın bir parçası olarak tutsaklara işkence yapan ve onları infaz eden 215. Askeri İstihbarat Şubesi'ni de anlattı.
Konuya ilişkin konuşan bir BM yetkilisinin "Ne söylerseniz söyleyin, hatta şu anda söylediklerimi bile, muhtemelen birilerinin duyduğunu varsaymalıyım" dediği aktarıldı.
Eski tutukluların anlattıklarına dayandırılan habere göre; 215 numaralı şubenin altında tüneller labirentler bulunuyor. İstihbarat görevlileri topladıkları insanları penceresiz beton odalardan oluşan bir hapishaneye tıkıyorlardı.
Rejimin düşüşünden sonra WSJ muhabirlerinin hapishaneleri ziyaret ettiği belirtildi. Hapishanelerde buldukları şeyler ise; tek kişilik hücreler için tabut benzeri hücreler, insan saçı parçaları, kan lekeleri ve mermi kovanlarıyla dolu diğer odalar.
Eski askeri adli tıp görevlisi Ali Hamdan, WSJ'ye verdiği röportajda biriminin 2012 - 2015 yılları arasında 215 numaralı şubeden her gün 3 ila 10 arasında ceset kaydettiğini söyledi. Birçoğunun kafatası kırıkları, yanık izleri ve elektrik çarpması belirtileri olduğunu belirtildi.