Dünyanın en uzun ikinci kumsalı Samandağ'dadır
Antakya’yı inanç turizminin önemli noktalarından biri sayılmasının başlıca nedeni de Hristiyanlığın ilk yayılış alanı olması. Kurulan ilk kiliselerden St. Pierre (Aziz Petrus) Kilisesi Antakya’nın kuzeybatısında Reyhanlı yolu üzerinde bir mağara kilisesi. Birçok hristiyanın bugün hacı olmak için geldiği kilise 9,5 m genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde bir mağaradan oluşuyor. Dağın eteklerindeki kiliseye ulaşmak için bir süre aracınızla çıkıyorsunuz. Daha sonra merdivenler başlıyor Antakya ayaklarınızın altına serilinceye kadar ağır ağır çıkıyorsunuz. Kilisenin bulunduğu noktadan Antakya bir tablo gibi beliriveriyor. Antakya’nın ilk başpapazı olan St. Pierre’in kurduğu kilisenin, Roma döneminde baskılardan kaçan hristiyanlar için bir sığınma yeri olduğu belirtiliyor. Kilisenin ve dağın içinde bir çok tünel kazılmış. Kilise içindeki tünel bir zamanlar Roma lejyonelerinden kaçmak için kullanılıyormuş. Ancak depremlerde bu tüneller tıkandığı için bugün tünelleri takip edemiyoruz. Kiliseden çıktıktan sonra dağın yüzeyinde deliklerden ve çökmelerden gün yüzüne çıkan tünel bölümlerini inceliyoruz. Çok geniş olmayan, ancak bir çocuğun veya zayıf bir kişinin sürünerek ilerleyebileceği genişlikteki tünellerin tüm dağın içini bir ağ gibi ördüğü söyleniyor. Kiliseden dağın yüzeyine çıkan gelincik çicekleriyle süslü patikayı takip ettiğinizde sizi bir kaya kabartması bekler. Haron (Cehennem Kayıkçısı) adı verilen ve 4. Antiochus döneminde yapılan bu kabartmanın, milattan önce II. yüzyılda bir veba salgını sırasında ölümleri durdurmak amacıyla yapılmış.