ensonhaber.com

2009 yılında vahşice işlenen Münevver Karabulut cinayetinin yankıları sürüyor.

Yıllar geçse de hafızalardan silinmeyen olay, 17 yaşındaki Münevver Karabulut'u hayattan kopardı.

Cinayet, Karabulut'un erkek arkadaşı Cem Garipoğlu tarafından işlendi.

Testere ile parçalanarak bir bavulun içine konan genç kızın cansız bedeni, daha sonra bir çöp konteynerinin yanında bulundu.

Katil zanlısı Cem Garipoğlu ise cinayetin ardından bir süre kaçsa da sonunda teslim olarak Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı.

Ölmediği iddiası yıllardır gündemdeydi

18 Kasım 2011'de 24 yıl hapis ile cezalandırılan Cem Garipoğlu, Silivri 5 Nolu Cezaevi'nde üç kişilik koğuşta tek başına kalmaya başladı fakat gardiyanlar, 10 Ekim sabahı sayıma gelince bir cesetle karşılaştı.

Cem Garipoğlu'nun başına poşet geçirerek çamaşır ipiyle intihar ettiği, resmi kayıtlara geçti.

Ancak Cem Garipoğlu'nun intiharı sonrası başlayan 'Kaçırıldı mı?' tartışmalarının ardı arkası kesilmedi.

Önceki başvurudan sonuç çıkmadı

Türkiye'yi sarsan Münevver Karabulut cinayetinde baba Süreyya Karabulut, cezaevinde 9 yıl önce intihar eden kızının katili Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasını istemiş ancak yargıdan bu talebe ret cevabı gelmişti.

Önce Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ardından Sulh Ceza Hakimliği, ardından ise Adalet Bakanlığı'na yapılan kanun yararına bozma başvuruları reddedilmişti.

Bu kararla birlikte 'Feth-i kabir' işlemi gerçekleşmedi.

Bu sefer hamle Garipoğlu ailesinden geldi: Mezar açılsın

Yaşananların ardından konuyla ilgili dikkat çeken bir başvuru yapıldı.

Baba Garipoğlu avukatı aracılığıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na oğlunun mezarına "Feth-i Kabir" DNA eşleştirmesi yapılsın talebinde bulundu.

Dilekçede, Mehmet Nida Garipoğlu'nun oğlunun işlediği cinayetin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, dönem dönem aralıklı fakat süreklilik arz eder şekilde konunun gündeme getirildiğine söyledi.

Münevver Karabulut'un babasının yapmış olduğu mezar açılsın talebinin reddedilmesi üzerine ailenin toplum nezdinde lince uğradığının iddia edildiği dilekçede, "Geçmişte yapılan otopsi raporu ile de sabit olan, fakat toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulan ve tüm bu tarafları töhmet altında bırakan, ilgili kuruluşlara, (Savcılık, Adli Teşkilat, Cezaevi Yönetimi ve Adli Tıp Kurumu) olan güveni zedeleyen gerçek dışı iddianın araştırılması için, oğlunun mezarının açılmasına muvafakat (razı olmak) ve hatta talep edecektir. Böylece gerçeğin bir kez daha ortaya çıkarılmasını isteyecek kadar elem ve ızdırap duymuştur." ifadeleri yer aldı.