Dostoyevski'nin sürgünde döndükten sonra yazdığı edebiyata dönüş kitabı: Amcanın Düşü
ensonhaber.com

Rus edebiyatının en önde gelen romancılarından olan Fyodor Dostoyevski'nin Amcanın Düşü kitabını keyifle okudum. Sanırım yazarın okumadığım tek kitabıydı ve nihayet elimdeki kitabı da okuma fırsatım oldu. Yazarın her zamanki edebi lezzetinden ödün verilmeyen romanı bir solukta okudum. Dostoyevski'nin derin gözlem yeteneğiyle bütünleşen bu kısa romanı çok seveceksiniz. Büyük yazarın Çar yönetimi tarafından cezaya çaptırıldıktan sonra o dönem meşhur sürgün yeri olan Sibirya'ya sürüldü. Buradaki cezasını çeken yazar, Peterburg'a döndükten sonra kendini tekrar yazmaya verdi. Bu yazmanın ürünü olan Amcanın Düşü kitabı ortaya çıktı. Dostoyevski'nin edebi dehasının bir başka örneğidir Amcanın Düşü...

Fyodor Dostoyevski, 1850 yılında çarlığın baskıcı yönetimine karşı çıkan bir harekete katıldığı gerekçesiyle Sibirya’ya sürgüne gönderildiğinde İnsancıklar, İkiz, Beyaz Geceler gibi yapıtlarıyla edebiyat çevrelerinde saygın bir yer edinmişti. Amcanın Düşü adlı roman, Dostoyevski’nin acılarla geçen beş yıllık sürgün cezasını tamamladıktan sonra kaleme aldığı bir edebiyata dönüş yapıtıdır.

Topluma ayna tutan romancı

Daha önceki kitaplarından çok farklı bir nitelik taşıyan Amcanın Düşü yergi ve taşlamanın ağır bastığı bir romandır. Dostoyevski, küçük kasaba insanlarının alışkanlıkları ve ahlak anlayışını eğlenceli bir yaklaşımla anlatır. İnsanın iç dünyasının en gizli yönlerini erişilmesi güç bir saydamlıkla yapıtlarında toplumun bütün yönlerini aktarıyor.

Rusya ve Dünya Edebiyatı’nın tartışmasız en önemli yazarı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski...

Sayfa: 176

Edebiyat dünyasının dehası

İlk romanı İnsancıklar ile yazarlığa giriş yapan büyük yazarın adı edebiyat dünyasında altın harflerle yazılmıştır.

Bireyin iç dünyasını derinlemesine işlemesiyle adeta psikolog gibi davranmıştır. Evrensel bir yazar olması onu edebiyatın yapı taşlarından biri haline getirmiştir.

Moskova’da 1821’de doğan yazar, sorunlu bir ailede büyüdü. Babasının sarhoş ve çekilmez biri olması Dostoyevski’nin edebiyat hayatından da ilham kaynağı olacak ve eserlerinde bu izler kendini gösterecekti.

Babasının toprak köleleri tarafından öldürülmesi, Dostoyevski’nin hayatından önemli dönüm noktası olur. 1843’te mühendis olan yazar, daha sonra asteğmen rütbesiyle orduya katılır.

İdamdan kurtulan bir yazar

Zamanının toprak köleliği düzenine karşı çıkan Petraşevski grubuyla gizli bir toplantıda yakalanır ve 1849’da tutuklanır.

Mahkeme ünlü yazar hakkında hükmünü açıklar:

İdam…

Kurşuna dizilmek için bekleyen Dostoyevski, sırasına az bir süre kala, 4 yıl kürek, 5 yıl sürgün cezasına çarptırıldığını öğrenir.

Yazar, bunun etkisinde öyle kalır ki, daha sonra yazdığı romanlarına sık sık konu eder. Dostoyevski, hasta insan ruhunun en ince detayına kadar bulup ortaya çıkartarak, romancılığın dehasını oluşturur.