Hayatta ne öğrendiyse futboldan öğrenen bir yazar: Albert Camus
ensonhaber.com

Ünlü Fransız yazar Albert Camus, 4 Ocak 1913 yılında Cezayir’de dünyaya geldi. Cezayir Üniversitesi’nde sürdürdüğü felsefe öğrenimini sağlık nedenleriyle yarıda bıraktı. 1938’de Paris’e gitti, ilk yapıtları Tersi ve Yüzü ve Düğün bu dönemde yayınlandı. Edebiyat dünyasına asıl girişini, 1942’de yayınlanan Yabancı adlı romanı ve Sisifos Söyleni başlıklı felsefi denemesi belirledi.

Birbirini tamamlayan bu iki yapıtta, varoluşçu izler taşıyan “saçma” felsefesini geliştirdi. Başkaldıran İnsan, Yaz, Sürgün ve Krallık isimli eserleriyle hem edebiyat hem de düşünce alanlarında yetkinliğini kanıtladı. Mutlu Ölüm ve İlk Adam adlı romanları ölümünden sonra yayınlandı.

Fransız yazar ve filozof Albert Camus, 109 sene önce doğdu. Yazarın dünya edebiyatına mal olan eserleri günümüzde bile en çok okunan kitapların başında gelmektedir. Çünkü Albert Camus, ne öğrendiyse futboldan öğrendi.

Bu sözler onun...

"Hayatta ne öğrendiysem futboldan öğrendim; Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi."

Yazarlıktan önce kalecilik yapan daha sonra yazar olan romanlar yazan Camus, dünya ve Fransız edebiyatı için eşsiz bir yazar ve filozoftur.

Albert Camus'nun babası Alsace'lı yoksul bir işçiydi, annesinin okuma-yazması yoktu. Babası 1'inci Dünya Savaşı'nda cephede öldü. Yoksulluk ve acılarla dolu bir hayat sürdü. Denemelerinden oluşan ve 1963'te basılan ilk kitabı Tersi ve Yüzü'nde bu dönemde yaşadıklarını anlattı.

1918'de ilkokula başladı. Öğretmeninin yardımıyla burs kazanarak 1923'te liseye yazıldı. Yüzme, boks gibi sporlarla uğraştı. 1930'da vereme yakalanınca sporu bırakmak zorunda kaldı.

Cezayir Üniversitesi'nde felsefe bölümüne yazıldı. 1934 yılında evlendi. İki yıl sonra boşandı. 1936'da yüksek öğrenim diplomasını aldı. Üniversitede kalıp bilimsel kariyer yapmayı amaçlıyordu. Ama hastalığı izin vermedi. 1930'larda Fransız düşünürlerin kitaplarını okumaya başladı.

Cezayir'deki genç solcu aydınlar arasına katıldı. 1934-1935 arasında Komünist Partisi üyesi oldu. İşçi Tiyatrosu için oyunlar yazdı, yönetti. 2'nci Dünya Savaşı'ndan önce Alger Republicain gazetesinde başyazarlık, yayın yönetmen yardımcılığı, politika muhabirliği yaptı, kitap eleştirileri yazdı.

Kabilya bölgesindeki Müslümanların sorunlarını inceleyen bir yazı dizisi hazırladı. Ardından 1940'ta Paris'e yerleşti. Paris'te günlük Combat gazetesinin yayın yönetmeni oldu.

İlk roman: Yabancı...

Gazetecilikle ilgisini kesip, kitaplarına döndü. İlk romanı "Yabancı" 1942'de yayınlandı. İkinci romanı "Veba" 1947'de basıldı. Bu eser, Camus'nun düşüncesinin temelini yansıtır. Romandaki kişiler, veba salgınına karşı verdikleri savaşta başarısız olacaklarını bile bile yılmadan çalışır. Camus, insanın değerini ve insanlar arası kardeşliği, amansız bir hastalığın perde önünde anlatır. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra yalnız Fransa'da değil, Avrupa ve tüm dünyada kendi kuşağının sözcüsü, sonraki kuşakların yol göstericisi oldu.

Sayfa: 112

İnsanın kendisine yabancılaşması

Özellikle insanın kendisine yabancı bir evrendeki yalnızlığı, bireyin kendisine yabancılaşması, kötülük, her şeyin ölümle sona ereceğini bilmenin yarattığı bunalım gibi duyguları ele aldı. Savaş sonrasında aydınların içine düştüğü yabancılaşma ve düş kırıklıklarını tüm ayrıntılarıyla yansıttı.

Liberalizm ve hümanizm

Çağdaşlarının nihilizme kapılmasını anladı ve hak verdi ama doğruluk, ılımlılık, adalet gibi değerleri savunmanın gerekli olduğunu da belirtti. Hem Hristiyanlığın hem Marksizm'in katı yönlerini reddeden liberal bir insancılığın temellerini çizdi.

1957'de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1960'ta yayıncısı Gallimard ile birlikte geçirdiği bir otomobil kazasında yaşamını yitirdi.