İyilik yaparken kırmamak: İyi niyetin ince çizgisi

İyi niyetle yapılan pek çok davranış, empatiyle desteklenmediğinde karşı tarafta destek değil kırgınlık bırakabiliyor. Gerçek iyilik, çözüm dayatmaktan çok duyguyu kabul edebilmekle ilgili.

İyilik yaparken kırmamak: İyi niyetin ince çizgisi
  • İyi niyetle yapılan yardımlar, empatiyle desteklenmediğinde karşı tarafta kırgınlığa yol açabilir.
  • Gerçek destek, duyguyu kabul ederek ve karşı tarafın ihtiyaçlarına saygı göstererek sağlanır.
  • İyilik, karşılık ve gösteriş beklemeden, samimiyetle ve anlamlı sınırlar içinde yapılmalıdır.

İyilik, niyetle başlar ama etkisiyle anlam kazanır. Çoğu zaman “yardım etmek istedim” cümlesi, karşı tarafta beklenen rahatlamayı değil, sessiz bir kırgınlığı bırakır. Çünkü iyi niyet, doğru yaklaşımla birleşmediğinde faydadan çok yük haline gelebilir. Günlük hayatta sıkça yaşanan bu durum, aslında empati eksikliğinin en görünür sonuçlarından biridir. 

İnsanlar çoğu zaman yardım ederken ne söylediklerine değil, ne niyetle söylediklerine odaklanır. Oysa asıl belirleyici olan, kurulan cümlelerin karşı tarafta nasıl bir his bıraktığıdır. Destek olmak isterken fark edilmeden sınırları aşmak, iyi niyetle söylenen sözlerin bile kırıcı hale gelmesine neden olabilir.

İYİ NİYET TEK BAŞINA YETMEZ

Birine yardım ederken yapılan en yaygın hata, onun neye ihtiyacı olduğunu sormadan varsayımda bulunmaktır. Yeni doğum yapmış bir anneye sürekli “şöyle yapmalısın” demek, işini kaybetmiş birine “olsun, daha iyisi olur” diye teselli vermek ya da kilo alan birine “sen yine de güzelsin” cümlesiyle yaklaşmak çoğu zaman destek değil, baskı yaratır.

Zor bir dönemden geçen birine “ben olsam takılmazdım” diye başlayan cümleler de teselli etmez; aksine aynı etkiyi doğurur. Bir diğer sık karşılaşılan durum ise yas anlarında ortaya çıkar; acısını yaşayan birine “zamanla geçer” demek, acıyı hafifletmekten çok onu yaşamakta yalnız bırakır.

Söylenen sözler olumlu görünse bile, çoğu zaman karşı tarafın yaşadığı duyguyu küçültür ya da geçersiz kılar. Oysa iyilik, her zaman çözüm sunmak değildir. Bazen sadece duyguyu kabul etmektir. Her sorun hemen düzeltilmek zorunda değildir; bazıları sadece anlaşılmak ister.

YARDIM EDERKEN SÖZÜ AŞMAK

İyi niyetle yardım etmeye çalışan bazı insanlar, desteği açıklamalarla boğar. Uzun uzun konuşur, nasihat verir, konuyu dağıtır. Bazen de sözü kendi hayatına getirir; “ben de yaşadım”, “benim de başıma geldi”, “bak ben nasıl atlattım” diye anlatmaya başlar. Oysa bu tür yaklaşımlar, karşı tarafı rahatlatmak yerine daha da kötü ve yetersiz hissettirebilir.

Çünkü o an ihtiyaç duyulan şey bir başarı hikayesi ya da karşılaştırma değildir. Yaşanan acıyı başkalarının deneyimleriyle ölçmek, fark edilmeden “sen de böyle yapabilirdin” duygusu yaratır. Yardım ederken sözü kendine çevirmek, karşı tarafın duygusunu geri plana iter. 

Asıl ihtiyaç duyulan ise çoğu zaman nasihat ya da örnek değil; yaşananın olduğu haliyle kabul edildiğini hissetmektir. Gerçek destek, her boşluğu doldurmaya çalışmak değildir. Bazen az konuşmak, bazen de sözü kendine çevirmeden dinlemek, yapılan yardımı çok daha anlamlı hale getirir.

YARDIMIN GİZLİ KİBRİ

Ben senin iyiliğini düşünüyorum” cümlesi, fark edilmeden kurulan bir üstünlük dili taşıyabilir. Bu dil, yardım edenin kendini güçlü, yardım alanın ise eksik hissetmesine neden olurken ilişkilerde görünmez bir mesafe yaratır. Oysa gerçek destek, eşit bir zeminde kurulur. Karşınızdakini “düzeltilecek” biri gibi değil, kendi yolunu bulmasına alan tanıyan bir yerden yaklaşmak gerekir. 

Örneğin maddi destek sunarken bunu herkesin içinde yapmak ya da ima yoluyla duyurmak, yardımın anlamını zedeler. İyilik, görünür olmak zorunda değildir; hatta çoğu zaman görünmez kaldığında daha değerlidir.

EMPATİ NEREDEN BAŞLAR

Empati, ben olsam ne hissederdim”  sorusuyla değil, “o şu an ne hissediyor” sorusuyla başlar. Kendi deneyimlerini ölçü almak, iyi niyetli ama yanlış bir refleks olabilir. Çünkü aynı durum herkes için aynı anlama gelmez.

Empatik yaklaşımın temel adımları nettir:

- Dinlemek: Söz kesmeden, yönlendirmeden, çözüm dayatmadan.

- Sormak: "Nasıl yardımcı olabilirim?" demek, en güçlü başlangıçtır.

- Alan tanımak: Yardım teklifinin reddedilebileceğini kabullenmek.

- Yargıdan kaçınmak: "Keşke""ama""zaten" gibi kelimeleri geri planda tutmak.

SAMİMİYET ÖLÇÜ GEREKTİRİR

Samimi olmak; her an orada olmak, sürekli konuşmak ya da her detaya müdahil olmak değildir. Bazen kısa bir mesaj, bazen sessiz bir eşlik, bazen de hiçbir şey yapmadan geri çekilmek en doğru destektir. Samimiyet, karşı tarafın sınırlarını sezebilme becerisidir.

Gerçek iyilik, karşılık beklemez. Teşekkür edilmediğinde alınmamak, fark edilmediğinde kırılmamak da bu duruşun parçasıdır. Çünkü yardım, alkış için değil; gerçekten ihtiyaç duyulduğu için yapılır.

İYİ NİYETİN OLGUN HALİ

Olgun bir iyilik anlayışı, şunu bilir: Herkesin yarası farklıdır ve her yara pansuman istemez. Bazıları sadece görülmek ister. Bazen sadece yanında durmak yeterlidir. Bazen de geri çekilmek en büyük saygıdır.

İyilik yaparken incitmemek; daha yumuşak konuşmak, daha az bilmişlik taslamak ve daha çok hissetmeye çalışmakla mümkündür. Niyet temiz olabilir ama asıl sorumluluk, karşınızdaki kişide bıraktığınız izdedir.

Çünkü iyilik, en çok da kırmamayı başardığında anlam kazanır.