- Tuğçe Ünveren, minyatür mutfakta Türk ve dünya mutfağını tek lokmalık sanat eserlerine dönüştürerek bu alanda profesyonelleşti.
- Ünveren, bu sanatı Türkiye'de yaygınlaştırmayı ve uluslararası alanda temsil etmeyi hedefliyor.
- Sosyal medyada paylaşımlar yaparak ablası Burcu Ünveren ile birlikte çalışıyor ve minyatür yemeklerin hazırlanmasının büyük özen gerektirdiğini belirtiyor.
Ankara’da yaşayan Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunu 29 yaşındaki Tuğçe Ünveren’in minyatür mutfakla tanışması, eğitim yıllarında başladı. Tasarım ve minyatür sanata duyduğu ilgiyi bitirme projesine taşıyan Ünveren, “kurumsal kimlik tasarımı” çalışması için küçük ölçekli bir mutfak kurdu.
Başlangıçta hobi olarak gördüğü bu alan, zamanla profesyonel bir üretim sürecine dönüştü. Ünveren, gerçek bir mutfakta bulunan tezgâh, dolap, lavabo, buzdolabı ve mutfak ekipmanlarının minyatür versiyonlarını bir araya getirerek çalışma alanını genişletti.

"MİNİMELA MUTFAK'TA ASLINA UYGUN MİNİK TARİFLER
Süzgeçten rendeye, baharatlıktan şekerliğe kadar her detayı tamamlayan Ünveren, kurduğu bu özel alana “Minimela Mutfak” adını verdi. Türk ve dünya mutfağından tarifleri minyatür ölçekte, aslına sadık kalarak hazırlamaya başladı.
Mini tahtalarda sebzeleri doğrayıp, hamurunu küçük oklavayla açan Ünveren; pizzadan makaron ve kruvasana, mantıdan Kayseri yağlamasına kadar birçok lezzeti tek lokmalık sunumlara dönüştürüyor. Küçük şişelerde kurulan turşular ve reçeller de minyatür sofraların tamamlayıcısı oluyor.

"TABAKLARIMIZ KÜÇÜK AMA HİKAYELERİ ÇOK BÜYÜK"
Tuğçe Ünveren, ilk mutfağını minik bir bavulun içine kurduğunu ve birçok parçayı kendi emeğiyle yaptığını anlattı.
İlk mutfağın 35x50 santimetrelik bir alana sahip olduğunu belirten Ünveren, “O mutfakta musluktan gerçekten su akıyordu. Küçük bir stüdyo gibiydi. Zamanla mutfak 4-5 kez dönüşüm geçirdi. Yaklaşık 2 yıl önce de bu hobi mesleğe dönüştü.” dedi.
Takipçilerden gelen talepler doğrultusunda özellikle Türk mutfağına ağırlık verdiklerini vurgulayan Ünveren, şunları söyledi:
Mantı, içli köfte, kısır, mercimek köftesi, yaprak ve lahana sarma gibi yöresel lezzetler çok ilgi görüyor. Bahçesinde mangal yaptığımız bir sahne bile kurduk. Yemeklerimiz minyatür ama etkisi büyük. Çünkü her tabağa bir hikâye sığdırıyoruz.

MİNİK MUTFAKTA BÜYÜK DİKKAT VE SABIR
Minyatür mutfakta yemek hazırlamanın zaman ve yoğun dikkat gerektirdiğine işaret eden Ünveren, küçük boyutların süreci daha hassas hale getirdiğini söyledi:
Metal kuzinemiz çok güçlü, yemekler anında yanabiliyor. Bazı yiyecekleri normal fırında, çok kontrollü pişiriyoruz. Malzemeler gerçek olduğu için pazarlarda en küçük sebze ve meyveleri seçiyoruz. Küçük yemekler olduğu için tadı damağımızda kalıyor.

"TÜRKİYE'Yİ BU ALANDA EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETMEK İSTİYORUZ"
Minyatür yemek sanatının Türkiye’de yaygın olmadığını belirten Ünveren, hedeflerinin bu alanda Türkiye’yi uluslararası ölçekte temsil etmek olduğunu söyledi:
Bu sanat dalında daha çok yabancı örnekler var. Türkiye’den dünya çapında güçlü bir temsilci olmak istiyoruz. Yabancı biri bu mutfağı gördüğünde, ‘Türkler bu işi gerçekten çok iyi yapıyor’ desin istiyoruz.
Ünveren, ilerleyen dönemde minyatür ev odaları ve farklı yaşam alanlarını da projelerine eklemeyi planladığını dile getirdi.

KISA VİDEOLARIN ARDINDAKİ SAATLER SÜREN EMEK
Sosyal medya içerikleri ve mutfak çalışmalarında ablasına destek veren 25 yaşındaki Burcu Ünveren ise minyatür mutfakta üretimin göründüğünden çok daha zahmetli olduğunu anlattı.
Normal mutfakta sadece yemeği yaparsınız. Ama burada ışık, kamera, açı, düzenleme ve kurgu var. Her şey planlı ilerliyor. Kısa görünen videoların arkasında saatler süren bir emek yatıyor.







