DEMET AKALIN GERÇEĞİ

Adem Metan
Adem Metan

Herkese merhaba…

Biliyorsunuz, haftada 2 gün de olsa bu mecrada sizinle buluşuyoruz.

Ve burayı gerçekten önemsiyorum.

Notlar alıyorum…

Üzerine düşünüyorum…

Farklı konulara eğilmeye çalışıyorum…

Karşınıza en doyurucu bilgilerle çıkmaya çalışıyorum.

Sizler de hep ilgi gösterdiniz; sağ olun, var olun.

Gelelim bugünkü gündemimize.

Muhakkak haberdarsınızdır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Yolu Festivali düzenliyor.

Açıkçası ben hayatımda bu festivale hiç katılmadım.

Katılmam konusunda bir davet de almadım.

Davet gelmeyince de katılmamayı tercih ettim.

Gerçi yakın zamanda bir davet geldi ama ona da ben, prensip olarak katılamayacağımı belirttim.

Fakat katılmasam da yayıncı refleksiyle yakınen takip etmeye çalışıyorum.

Çünkü benim ya da bir başkasının katılmaması, o işin kötü olduğu anlamına gelmez.

İyi iş, iyi iştir.

Hakikaten de bakanlık, bu festival sürecini son derece titizlikle yürütüyor.

Bence Kültür Yolu, iyi bir proje.

Peki ben neden gündemde yokken bu festivale eğildim?

Aslında denklem basit.

Çünkü festivalin öne çıktığı dal, müzik.

Sanatçıların şehirlere konuk olması, festivali hakikaten daha görünür kılıyor.

Lakin burada yapıcı bir eleştiri yapmak isterim.

Bu sanatçıların yelpazesi genişletilmeli.

Milletini seven…

Vatan sevdalısı…

Kutuplaştırmayan, aksine birleştiren…

Birçok sanatçımız bu festivalde yer almalı.

Sahneye çıkan isimler, ahbap-çavuş ilişkisiyle değil; toplumun sevip saydığı sanatçılardan seçilmeli.

Şu anda da elbette çıkan isimler çok değerli.

Fakat…

Bazı önemli isimleri de ben şahsım adına bu festivalde görmek isterim.

Mesela; Demet Akalın.

Bence Demet Akalın, bir Kültür Yolu Festivali’nde mutlaka sahne almalı.

Neden mi?

Size bununla ilgili yaşadığım bir olayı anlatayım.

Geçen gün, Sakarya’da köydeki evin bahçesinde ağaçları sularken yan tarafta ablalar, bangır bangır Demet Akalın dinliyordu.

Bu belki bizim için küçük ama yerel bölgelerde oldukça önemli bir olay.

Zaten biz günlük yaşam içerisinde radyoları açtığımızda muhakkak bir Demet Akalın şarkısıyla karşılaşıyoruz.

Ama burada olay farklı.

Ablalar, bilhassa Demet Akalın açıp dinleyip eğleniyorlar.

Üstelik bu yazı, tek başına sırtlayan bir sanatçıdan bahsediyoruz.

‘Yerinde dur’ şarkısı trendleri altüst etmişken…

Türkiye’nin en ücra köylerinde bile dinleniyorken…

Halkın geneli, bu yaz dönemini pek çok yazda da olduğu gibi Demet Akalın’la açıp Demet Akalın’la kapatıyorken…

Halkın sesine de kulak vermek gerek.

Bence Akalın muhakkak bu projede yer almalı.

Aksi hem dinleyene hem de sanatçıya büyük ayıp olur.

BİR DURUŞ MESELESİ

Geçenlerde bir paylaşımda bulundum.

Sosyal medya hesabım X’ten.

Görenler görmüştür.

Görmeyenlerin de beni muhakkak takip etmesini dilerim.

Hem Instagram hem X hem de artık Next Sosyal’den.

HalkBank Genel Müdürü Osman Aslan’la ilgili yaptığım bir paylaşımdan bahsediyorum.

HalkBank Müdürü Osman Aslan’la ilgili muhalif gazetelere birileri bir şeyler servis ediyor.

Bir aparat görevi görerek muhalif gazeteler de sorgulamadan haberi yapıyor.

Sonra da dezenformasyon alıp başını gidiyor.

Tüm bunlar üzerine…

Yaptığım paylaşımda; “Osman Aslan’ın yerinde olsam çalışma arkadaşlarımı sıkı bir denetimden geçiririm” yazmıştım.

“Bu haberleri kim uçuruyor?” onu da yasal olarak bulurum demiştim.

Osman Arslan özelinde yaşanan bu olay, aslında bize son dönemlerdeki hadiselerle ilgili de bir pencere açıyor.

Son dönemde…

İktidara katkı sunan daha doğrusu devlete katkı sunan çok değerli isimlere itibar suikastleri yapılıyor.

Hem kamudaki hem özel sektördeki insanlar, bir anda hedef haline geliyor.

Kabine değişimi söz konusu olduğunda, ismi ön plana çıkan isimler…

Devlet menfaatine çalışan bürokratlar…

İşinde ehil görevliler…

Dikkat ediyorum bilhassa hedef alınıyor.

Geçen gün Fatih Sayan’a yapılanlar, bu duruma güzel bir örnek.

Diplomasının sahte olduğu iddiaları, dolaşıma sokularak üst düzey eğitim almış bu ismi bir anda sosyal medyada linç unsuru haline getirdiler.

Üstelik bunları yapanları da çok da uzakta aramamak gerek.

Bizzat parti içerisinden ya da kendilerini AK Partili olarak lanse eden kişiler tarafından bu mesnetsiz iddialar servis ediliyor.

Dolayısıyla…

Muhalif gazeteler üzerinden kendi yol arkadaşlarını yıpratanları bulmak gerek.

‘Sizden’ gibi görünüp size çelme takmaya çalışan isimler de ibreti alem için afişe edilmeli.

Ve mahalleden de dışlanmalı.

Mesela ben bir prensip edindim.

Ne birinin hakkında konuşurum, ne de biri hakkında yanımda konuşulmasına izin veririm.

Eğer ki biri hakkımda konuşmuşsa, direkt muhatabını ararım.

Ya da…

Sosyal medyada biri beni takipten çıktıysa kendisiyle iletişime geçip irtibatı keserim.

Çünkü gün sonunda bu, bir duruş meselesidir.

Ne kimsenin arkasından konuşurum, ne de kendi hakkımda konuştururum.

Düşene bir tekme de ben atmam, aksine düşeni yerden kaldırmak için ilk eli ben uzatırım.

Çünkü bir duruşu olmalı insanın arkadaşlar…

Konumunuz, mevkiniz, kazancınız, ne iş yaptığınızdan bağımsız.

Bir duruş ortaya koymalıyız.

Zaten duruşunuz yoksa gittiğiniz yönün de bir anlamı yok.

Hayatta herkesin, hepimizin bir pusulası var.

Kimi vicdanına göre yön buluyor, kimi de çıkarına göre.

Vicdanıyla yön bulanlara selam olsun.